Geçen yıl toplam yüz bin kişinin izlediği Aspendos festivalinin kapanış gecesi için antik tiyatronun kapısından girdiğimizde kozmopolit bir grupla karşılaştık. Ellerinde büyük kartlarla arkasında onlarca turistle birlikte boş yer arayan tur rehberleri, en güzel yerleri erken gelerek kapan yerli halk ilk göze çarpan enstantanelerdi. Amfitiyatronun yukarılarında yaşlı bir adam göze çarpıyordu: Yere serdiği genişçe bir kilime bağdaş kurmuş, önüne de bir torba çekirdek alarak bale seyretmek için pozisyonunu almış! Belarus Cumhuriyeti sanatçıları Spartaküs balesini sergilemek için çırpınırken bizim 'amca' aynı hararetle çekirdek çıtlattı. Daha aşağılarda piknik sepetiyle gelen bir aile, zeytinyağlı dolmaları büyük bir afiyetle yiyordu. Bir diğeri termosuyla getirdiği çayını yudumluyordu. Gösterinin büyüsüne kapılan turist kızların verdikleri frikikleri yakalamaya çalışan genç Türk erkekleri de gösteriye değişik boyut katıyordı.

Üç bölümden oluşan bale gösterisi önceden bilgi kitapçığını okuyanlar için bir anlam ifade ediyordu ancak konu hakkında hiçbir fikri olmadığı anlaşılan bazı izleyiciler baleye pek anlam veremeyen gözlerle seyrettiler. Bazı sahnelerde halüsinasyon gören Spartaküs'ün hareketlerini anlamayan bu izleyiciler oldu. Bu arada Spartaküs, sahnede insanüstü bir gayretle esirleri Roma ordusuna karşı ayaklandırırken, küçük bir çocuğun omzuma dokunmasıyla yerimden fırlıyorum. Elinde çizgili bir torbayla saf saf bana soruyor: "Abi soğuk su içer misin?"

Kızamıyorum, çünkü hava çok sıcak. Meğer antik tiyatroda bu ufaklıklardan onlarcası cirit atıyormuş. Hepsi gizli gizli dolaşıyorlar basamaklarda. Kimisi su satıyor, kimisi dondurma...