|
|
|
Kolomb iyi ki ayak bastın!
Bob Marley'in memleketi Jamaika'da sarkan palmiyelerin altında bembeyaz kumsala uzanıp, Bacardi'nizi yudumlayın.
Yerlilerin 'One Love' selamını mutlaka alın ve tabii ki reggae'ye ayak uydurun. Karayibler ile ilk tanışmam James Bond'un Dr. No filminde Ursula Andress'in elinde bir deniz kabuğu, kumsala çıkması ile olmuştu. Aman Tanrım, o ne güzellikti öyle! Denize sarkan palmiyelerin süslediği bembeyaz bir kumsal, turkuazdan laciverte dönüşen bir deniz. Filmin çekildiği ada Jamaika idi ve bu ada da yılda bir buçuk milyar doları bulan turizm geliri ile dünyanın önde gelen turizm merkezlerindendi.
Karayibler, Kristof Kolomb'un yıllar önce Amerika diye keşfettiği adalara ve içinde bulundukları denize verilen ad. Uzun yıllar Avrupalıların sömürgeleri olan bu adaların hemen hepsi bağımsızlıklarını kazandılar, ancak hâlâ eski efendilerinin kültürlerinin izlerini taşıyorlar. Örneğin Barbados. Başkent Bridgetown'da yürürken bir zamanlar üzerinde güneş batmayan imparatorluğun bütün izlerini görebilirsiniz. Çok iyi korunmuş kolonyal mimari çok kimseye göre Barbados'u Karayibler'in en cazip adası yapıyor. Barbados'taki Sandy Lane Karayiblerin efsane otellerinden biri kabul ediliyor. Yemek için ise The Cliff ve Pisces çok popüler.
CLUB MED
Galatasaray Lisesi mezunu iseniz, tercihiniz Guadeloupe veya Martinique adaları olabilir. Fransızlar Karayiblerdeki sömürgelerine bağımsızlık vermedikleri için buralar hâlâ Fransa'nın ve tabii ki Fransızca konuşuluyor. Martinique adasındaki Club Med uzun yıllar dünyadaki en iyi tatil köyü olarak kabul ediliyordu.
Karayibler, kumsalları ile olduğu kadar, adalardaki yemyeşil tepeler ve yanardağları ile de görülmeye değer. Jamaika'nın dağlarında dünyanın en iyi kahveleri yetiştirilirken, bazı tepeler kendilerini sadece turistlerin beğenisine sunuyorlar. St. Lucia adasındaki adeta denizin içinden fırlayan sipsivri piramitlere benzeyen Pitonlar gibi. Ladera Resort ve Jalouzie Hilton Karayiblerdeki en güzel manzaralı oteller olmalılar.
Jamaika'ya dönecek olursak, bu adanın kuzey sahilindeki Montego Bay, size Karayiblerden beklediğiniz her şeyi verebilir. Muhteşem kumsallar, çok iyi oteller, en iyi romlar. Ve tabii ki nadide romlar ve tropikal meyve suları ile hazırlanmış kokteylinizi içerken dinlemeniz için reggae. Bu ada ne de olsa Bob Marley'in adası. Her köşede satılan Rastafari perukları takıp takmamak size kalmış, ama Jamaika'nın keyfini çıkarmak için reggae dinlemek şart.
Jamaika'nın iyi otelleri ünlü misafirleri ile tanınıyorlar. Plajda veya yemekte hangi asilzadeye veya Hollywood yıldızına rastlayacağınızı bilemem, ama Trident, Jamaica Inn ve Round Hill bu cennet adanın en ünlü otelleri.
İÇ ÇATIŞMA
Jamaika'nın tek kötü yanı ise, son günlerde yoğunlaşan çeteler arası çatışmalar. Gerçi sorunları birbirleri ile olduğu için pek turistlere bulaşmıyorlar, ama gene de bu turizm ile geçinen bu adayı kötü etkiliyor. Siz de terörden korktuğunuzdan veya ekonomik krizden dolayı oralara gidemiyorsanız, evinizdeki müzik setine bir Bob Marley şarkısı koyun, elinize Bacardi'li bir kokteyl alıp, gözlerinizi kapatın. Hayal gücünüzü biraz zorlarsanız, kumsala vuran denizin sesini duyabilir, hatta Ursula Andress'i görebilirsiniz. Belki bu arada James Bond Jamaika'ya dönüp, durumları düzeltir.
Her derde deva rom
Rom, şeker üretimi sonunda arta kalan şekerkamışı posasının damıtılması ile elde edilir. Karayiblerde eskiden rom damıtabilmek için şeker üreticisi olmak şarttı. Dünyada en tanınan marka rom, aynı zamanda dünyanın en çok satılan içkisi olan Bacardi'dir. Meşe fıçılarda dinlendirildiği için viskiye benzer bir renk alan Gold romlar ve bakır imbiklerde damıtıldıktan sonra karamel ile renk verilen siyah romlar da var.
Son yıllarda sekiz seneden çok eskitilmiş romları yemek sonrası içmek çok modadır. Hele yanında o coğrafyanın purosu varsa. Havana Club Anejo, Bacardi, Mount Gay Extra Old ve Appleton Estate tadılacak romlar.
Rom eskiden İngiliz donanmasında denizcilere hastalıktan korunmaları için verilirdi. Hem de günde yarım litre! Bu miktarlarda içmenizi tavsiye etmesem de, romu kendi başına, kokteyllerde, hatta çayınızın içinde makul miktarlarda denemeniz yararınıza.
Teoman HÜNAL
|
|
|
|