kapat
16.07.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor

www.ciceknet.com
Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

www.euronet-tr.com
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
SELAHATTİN DUMAN(sduman@sabah.com.tr )

Yiğidi dişçi koltuğunda tartmalı..

Dişçiye gittiği zaman "korkmadım" diyen biri varsa yalan söylüyordur.. Dünyanın en şahbaz yiğidini alıp dişçi koltuğuna oturtun, titremesini zaptetmek için çevreden üç babayiğit daha bulmanız icap eder..

Bilime karşı direnmenin sonucu budur.. Elimiz erip bir diş doktoruna gitmediğimiz, daha doğrusu gitmeye gerek görmediğimiz için bu hallere geldik.. Hangi hallere mi? Şöyle tarif edeyim..

Yolda yürürken uzaktan geldiğimi gördünüz.. Yüzyüzeyiz yani.. Cepheden baktığınızda önce sağ avurdumun altındaki şişkinliği görüp "Belli ki adamın pisboğazlığı tutmuş, ağzına birşey tıkmış.." diye düşünürsünüz..

Sonra neden yutmayıp ağzımın kenarında tuttuğumu düşünürsünüz.. Aklınıza lokmanın tamamını yutamadığım o yüzden bir kısmını çiğnerken bir kısmını da avurdumda tutmuş olabileceğim gelir..

Böyle bir çiğneme tekniği sadece davarlarda ve büyükbaş hayvanlarda görüldüğünden, birden "Acaba?" deyip, benim geviş getirdiğimi düşünmeye başlarsınız..

***
Ankara'da gazetecilik mektebinde talebeydik ki biz ona yaptığımız eğitimin ciddiyetinden dolayı "Fatma Hoca Mektebi" derdik.. Çenemin sağ tarafında, arkadan üçüncü azı dişimde bir arıza belirdi..

İnceden ağrıyor.. O zamanlar tıp bilimine karşı değilim.. Diş ağrıdığında doktora, miden ağrıdığında kebapçıya gidileceğini bilenlerdenim..

Arkadaş çevresinde "Bildik bir dişçi var mı?" diye soruşturduk.. Bildikten murat, vizite ücreti makul olan.. Varmış.. Bizim sınıftan Elazığlı Hıdır "Barbaros diye biri var, çok iyi dişçi.." dedi.. Ayrıca kendisini de tanıdığını söyledi..

Adı Barbaros haaa!
Cebinde üç beş lira ile dolaşan birine daha iyi referans mı olur? Üstelik adı Barbaros.. İçimden, mutlaka babayiğit kesimli biri olmalı, diye düşünüyorum.. Öyle ya! Ailesi bebeğin durumuna bakıp böyle bir ad seçmiş olmalı..

Ana karnından çıkan bebe el kadar birşey olsa başka isim takarlardı.. Ne bileyim "Doğa.. Umut.. Barış.." böyle yarım doğan ve umut vermeyen bebelere iyi gelen isimlerdir..

Adını Barbaros koyduklarına göre, babayiğitliği daha doğumunda belli olmuş.. İhtimal ki el yerine pençe kullanıyordur. Dişi şöyle ucundan tutması ile asılması bir oluyordur..

Bunları düşüne düşüne, elimizdeki adreste yazılı muayenehaneye gittim.. İçeri girdim.. Sekreteri oturttu, doktorun işini bitirmesini bekliyorum..

Dişçiye gittiği zaman "korkmadım" diyen biri varsa yalan söylüyordur.. Dünyanın en şahbaz yiğidini alıp dişçi koltuğuna oturtun, titremesini zaptetmek için üç yiğit daha bulmanız icap eder.. Bunları halime mazeret olsun diye söylemiyorum, bilimsel tesbit yapıyorum..

Sonunda sıram geldi.. Sekreter kız içeri geçmemi söyledi, geçtik.. Geçmemizle de zihnimizde büyüte büyüte "Orjinal Barbaros" yerine koyduğumuz doktorla yüzyüze geldik..

O anda Demirci Mehmet Efe'den beter oldum..

***
Kurtuluş Savaşı başlamış.. Demircioğlu Efe de Garp Cephesi'nin belkemiği.. Etrafına topladığı silahlı adamlara sabah akşam Mustafa Kemal propogandası yapıyor ki elinin altındaki başıbozuk taifesini tutabilsin..

- "Şöyle yiğittir, böyle yiğittir.. İki adam azmanını yanına koy, bebe gibi kalırlar.. Yaverine seslendiğinde dersin ki nara salmış.. Hele bıyıkları böyle burma bilezik gibi.. Uçlarına iki paşa as, bana mısın, demez gezdirir.."

Efe böyle propoganda yapa dursun, birgün haber gelir.. "Mustafa Kemal filanca istasyona inecek.. Karşılana.." diye..

Demirci Efe havalarda uçmakta.. Üçyüz küsür adamını alıp istasyonun bulunduğu mevkiye gider.. Oradaki kır kahvesine halılar döşetir.. Meyvalı, ayranlı, şerbetli masalar kurdurur.. Adamlarına anlata anlata bitiremediği paşayı beklemeye başlar..

Koca Paşa istasyonda..
Tren düdüğünü çala çala göründüğünde heyecan son haddindedir.. Lokomotif durur, istim salar.. Efe adamlarını ikişerli sıra halinde dizmiş, gözünü vagonlara diker..

Derken vagonların birinin önünde subay kargaşası olur.. Üçbeş zabit oradan oraya koştururken, vagonun merdivenine lame ayakkabı giymiş, bir ayak uzanır, ardından bir bastonun ucu görünür.. Derken ikinci ayak..

Bir iki zarif adımdan sonra Mustafa Kemal Paşa zemine ayak basar.. O istasyona ayak bastığı anda bizim Efe'nin suratı da allak bullak olur.. Dağ padişahı gibi tarif ettiği koca Mustafa Kemal'i kendisi de ilk kez görmektedir..

Üstelik karşısında cihan pehlivanı gibi kesimi olan dev bir cüsse yoktur.. 1.67 boyunda, ince kemikli, solgun yüzlü, sarışın bir adam vardır.. Giyimine bakıp, maiyetindeki zabitlerle kıyaslandığında biraz da fazla süslüdür..

***
Efe herşeye rağmen bozuntuya vermemeye kararlıdır.. Olabilir, Paşa'nın boyunu posunu biraz fazla abartmıştır.. Olsun.. Koca orduyu peşine taktığına göre belli ki yiğit adam..

- "Paşam hoşgeldiniz.." diye seyirtip önüne vardığında, selamına incecik bir ses karşılık verir:

- "Hoş bulduk Demircioğlu.."

Efe'nin ikinci darbeyi yediği andır bu.. "Emir vermez, nara atar.." diye tarif ettiği Paşa'nın sesi fazlaca incedir..

Allak bullak olan Efe içinden "Ulan bu ne iştir!" diye geçirirken, bir yandan da adamlarına bu halleri nasıl açıklayacağını düşünmektedir..

Mustafa Kemal, zabitandan ve eşraftan ileri gelenlerle selamlaşa selamlaşa kahveye doğru yürür.. Efe de kös kös yanında yürümektedir.. Bel kahvesine otururlar.. Efe yine yanıbaşında.. Misafirine sorar:

- "Paşam, kahveyi nasıl emredersiniz?"

Bu aslında bir formalite sorusu.. Çünkü yiğit kısmı bilir ki erkek adam kahveyi sade içer.. Paşa "Şekerli olsun.." deyince Demirci Mehmet Efe'nin direnmesi biter..

- "Bunu bana yapmiyeceğdin Mıstafa Kemal.." diye söylenir..

İşte benim Barbaros adlı diş doktoru ile gözgöze gelmem de böyle oldu.. Demirci Efe'den beter yıkıma uğradım..

NOT: Yazının dibini bulamadık, gerisi yarına kaldı..


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır