Özel Hayatlar'ın konu edildiği Teke Tek programı yayınlandığı saatlerde ben Antalya Finike'deydim. Arykanda Antik Tiyatrosu'ndaki muhteşem bir konserin telaşı içinde, galiba, ya yollarda ya da kaldığımız otele varmak üzereydim.
Bu yüzden yurdum insanı için bu son derece "mühim" tartışmaya seyirci olamadım. Ünlüsü, ünsüzü, dillisi, dilsizi ne kadar "zede" ve "zade" varsa hepsi orada hazır ve nazır olmuş ve eteğindeki taşı dökmüş.
Gazetelere yansıdığı kadarıyla anlıyorum ki epey de ilgi görmüş. Fakat benim asıl dikkatimi çeken, daha doğrusu katıla katıla güldüğüm bir tartışma açılmış ki dillere destan.
Efenim, programda "Bakan düşüren kadın" namıyla maruf Aynur Aydan buyurmuş ki:
"Agah Özgüç, beni Hasan Fehmi Güneş'le buluşurken görmüştü. Tarık diye bir magazinci arkadaşım vardı. İkisi beni sıkıştırdı. (Nasıl olsa gördük, fotoğrafını çekeriz; gel seninle birlikte bu işi ayarlayalım) dediler" Evet, Aynur Hanım, "halim, selim" oturduğu koltuğunda, kuyuya bu "taşı" atıp ve "görüyorsunuz ben masumum" dedikten sonra ertesi gün "ciddi" gazetelerimizden ikisinin "ciddi" köşelerinde bu sözlerden mülhem bakın nasıl bir "teori" üretildi. Efenim. Agah Özgüç Basın Konseyi'ne açıklama yapmalıdır. O günlerde (22 yıl önce) İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş, "bazı şüpheli faaliyetlerini izlediği" ve büyük ihtimalle CIA ajanı olduğunu düşündüğü, ABD vatandaşı Robert Peck'i, Amasya'da yakalatarak sınır dışı etmişti.
Ve bu hareketiyle Güneş, CIA'nın boy hedefi haline gelmişti. Malum "Aydan olayı" da CIA ajanının kovulmasından birkaç ay sonra gerçekleşmişti. Acaba, Türk magazincileriyle, CIA işbirliğine mi girmişti?
Şimdi. Tarık'ı(soyadı geçmiyor) tanımam. Hasan Fehmi Güneş'in bir CIA komplosu sonucu düşürülüp düşürülmediği konusunda da bilgim yok, (Belki de CIA, dünyanın dört bir yanında uyguladığı "iğrenç" yöntemlerden birini Güneş için de uygulamış olabilir, bilemem.)
Ama Agah Özgüç'ü çok iyi tanırım. (Ya da tanıdığımı zannederdim!) 70 yıla yaklaşan ömrünün 55 yılını, sinema aktrist ve aktörlerinin fotoğraf, afiş ve hayat bilgilerini toplamak ve derlemekle geçiren, bu alanda 30'a yakın kitap yazan Agah Özgüç'ün, "CIA'yla işbirliği yapan" bir magazinci olarak bizi "ayakta" uyuttuğunu hiç düşünemezdim!
CIA dosya ve kadrolarında adın geçermiş de haberimiz yok!
Biz senden yıllarca "Bir Yudum İnsan" için fotoğraf ve belge alırken meğer yan odadan CIA şefleriyle konuşurmuşsun (!) da haberimiz olmazmış! Hay allah! Güleyim mi ağlayayım mı? Ayıp beyler ayıp. Hem de çok ayıp. "Cerahat, karalama, komplo ve entrika"larla kuşattığınız(!) şu "ölümlü" dünyada garibim Agah Özgüç'ü bu kadar kolay neden dilinize dolarsınız?
Gidin komplo teorilerinizi gerçek CIA ve MOSSAD ajanları(!) üzerine üretin. Arşivinde "magazin tarihi"ne ilişkin hazine değerinde onca malzeme, hafızasında inanılmaz anılar varken "iş" vermediğiniz bu emektar sinema yazarından ne istersiniz?
Agah Özgüç'ten açıklama mı bekliyorsunuz? Ben sizin gülcemaliniz (!) hatrına Agah Abi'den aldım bu cevabı. Telefon edip sordum. Alın not edin bir yere!
"Yahu ne utanmazlıktır bu. CIA'dan falan ne anlarım ben! O sıralar Hafta Sonu değil Pazar mecmuasında çalışıyordum. Doğrudur, Aynur Aydan'ı otelin asansöründe gördüm ve bana Hasan Fehmi'yle buluşacağını söyledi. Çok şaşırmıştım. Beni kullanıyor düşüncesiyle ilgilenmemiştim bile. Zaten isteseydim kendi dergime yazar çizerdim. Öyle geçip gitti. Aylar sonra herkes gibi ben de Hafta Sonu'nda gördüm!"