kapat
14.07.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

www.euronet-tr.com
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
OKAY GÖNENSİN(ogonensin@sabah.com.tr )

İki örnek olay

AF yasasI, çıkmadan önce çok tartışılmıştı. Çıktıktan sonra da, aslında gerçek dertlere deva olmadığı anlaşıldı. Af yasasının bu şeklinin "vicdani" açıdan fazla eksik kaldığı iyice ortaya çıkmıştır.

Af çıktığı sırada Türkiye'de yeni bir "yangın" başlamıştı. O "yangın" bugün on binlerce aileyi, yüz binlerce insanı yakmaya devam etmektedir. Bu olayların hepsini izlemek, aktarmak mümkün değildir. İki örnek bile yangının boyutunu anlamaya ve anlatmaya yetebilir.

'Çıkabilseydim ödeyecektim'
Birinci örnek olay:

"Ticaretle uğraşırken iflas ettim. O ara arkadaşlarıma verdiğim hatır çekleri de dahil olmak üzere toplam 26 çekim karşılıksız çıktı. Yuvam dağıldı, eşimden ayrıldım. Firari olmama rağmen çalışarak çeklerimin 14 tanesini ödedim. Af yasası çıktığı zaman bir çekten de sahtecilik davam vardı. Firari olmamdan dolayı bu haklı olduğum ve suçsuz çıkabileceğim davayı takip etmedim. Bu suç af kapsamına girmiyordu.

Af yasası çıkınca firari durumdan kurtulmak ve işime gücüme bakmak için bizzat gidip kendim teslim oldum. Beş ay yatıp haziran sonunda özgürlüğüme kavuşacaktım. Bu arada içerdeyken bir çekimi daha ödedim. Hem de kapsama girmesine rağmen. Çıkabilseydim aranmadığım için çalışacak ve yavaş yavaş diğerlerini de ödeyecektim. Çünkü hatır çeki olsalar da bunlar benim borcum.

Fakat tahliye olmama bir gün kala, faydalanmış olduğum af Yargıtay tarafından geri alındı. Gıyabımda aldığım 4 aylık bir hapis cezası yüzünden şu an 3 yıl 10 ay hapis yatacağım."

Bu mektubun yazarı Ödemiş'te, cezaevinde yatıyor. İkinci olayın "mağduru" ise hapse girmeyi bekliyor.

"1965 Aydın doğumluyum. Lise mezunuyum. 1987 yılında katıldığım bilgisayar kurlarını bitirdikten sonra 1989'da bilgisayar satın aldım.

Bu arada bir sürü girişimlerim oldu. Hep yanımda çok insan çalışsın, iş vereyim istedim. Onlarca kişiye ekmek kapısı açtım.

Ekonomik kriz gelene kadar işlerim iyi gitti.

Kasım krizinde işler durdu. Maliye, SSK, Bağ-Kur, üçü birden saldırdı.

Bilgisayar kursum, program yazılım birimim, lokantalarım, bilgisayar satış birimim, sanayide özürlü aracı imalathanem vardı.

Neticede ben de işsiz kaldım. Şu anda ister inanın ister inanmayın, cebimde 5 milyon param var. Ev kirasını ödeyemiyorum. Ev sahibi çıkartıyor, evdeki eşyaları topladık. Yarın ne olacak belli değil.

Tüm demirbaşlarımdan elimde sadece 1 bilgisayar kaldı.

Çeklerim ödenmez oldu. İlk şikâyet Maliye'den geldi ve dava sonuçlandı, 2 yıl hapis cezası aldım.

Şu anda diğer cezalarla birlikte 7 yıl cezam oldu. Bunun arkası gelecek. Peki suçum neydi?

Bu ekonomik krizde esnafın hali perişan. İnancım olmasa, intihar etmemek elde değil.

3 çocuğum ne olacak? Onlara kim bakacak?

Maliye Bakanlığı'na e-mail gönderdim hâlâ cevap gelecek. Bu ne biçim iş, bu ne biçim yaşamak, anlamıyorum.

Haftada on milyonla idare...
Şu anda evde program yazıyorum. Bir arkadaşımdan aldığım haftalık 10.000.000 TL ile idare ediyorum.

Ümidimi yitirmedim. Defterdar'a yemin ettim, 'Ben bu işten sıyrılırsam Aydın'da vergi rekortmeni olacağım' dedim. Tabii ki güldü bana.

Sizlerden şunu istirham ediyorum: Anayasa Mahkemesi'nin af kapsamını görüştüğü şu günlerde esnafın halini ve çek davalarını gündeme getirebilir misiniz?

Ülkenin 70 cent'e muhtaç olduğu şu günlerde benim gibi girişimcilerin hapis yatması çok büyük bir kayıp diye düşünüyorum."

Af yasası kapsamının "mantığa" ve "vicdana" uygun olarak genişletilmesi kuşkusuz, yangını tam söndürecek asıl çare değildir. Ama çökmüş orta sınıfın bir bölümünün acısına su serpmiş olacaktır.


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır