kapat
08.07.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.sahibinden.com
Dünyadan
Spor

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 

Ötanazi tartışması


TCK'da yapılan değişiklik ile acı çeken, umutsuz bir hastanın hayatına son verme 'kasten adam öldürme' kapsamından çıkarılıyor. Tasarı ötanaziyi teşvik eder mi? İşte görüşler...
Türk Ceza Kanunu'nda yapılan değişiklik ile acı çeken, kurtulma şansı olmayan bir hastanın hayatına son vermek, "kasten adam öldürme" suçunun kapsamından çıkartıldı. Yeni kanuna göre böyle bir uygulamaya giden doktor ya da hasta yakını artık idamla değil, 1 ila 3 yıl arasında değişen ağır hapis cezasıyla yargılanacak. Hatta ceza ertelenebilecek. TCK'da yapılan bu değişiklik doktorlar ve hukukçuları ikiye böldü. Onkolog Dr. Süalp Tansan değişikliği doğru bir uygulama olarak değerlendirirken, "Bu çağda ötanazi yaptı diye bir insanın idamla yargılanması hataydı"diyor. Ceza Hukuku Profesörü Süheyl Donay ise uyarıyor: "Miras davalarında insanlar bu yasayı kötüye kullanabilir."

TIP CEPHESİ

Metin Bakkalcı (Türk Tabibler Birliği 2. Başkanı): Kabul edilemez
Yeni tasarı ve bu madde hakkında pek konuşmak istemiyorum. Çünkü ötanazi dünya kamuoyunda sık sık tartışılan, çok zor bir konu. Son olarak da Hollanda parlamentosundan ötanaziyi yasallaştıran böyle bir madde geçti. Bu konuya ilişkin olarak Dünya Tabibler Birliği'nin kararı açıktır: Hekim yardımıyla intihar kabul edilemez.... Bir insanın yaşamına, doktor da olsa ikinci bir insanın ya da yakın çevresinin iradesiyle son verilemez düşüncesindeyim.

Dr. Süalp Tansan (Onkoloji Uzmanı): Doğru bir tasarı
Olayı iki aşamada değerlendirmek gerekir. Birincisi modern onkolojide artık yaşamdan umudunu kesmiş hastaların acısız bir şekilde hayatlarını devam ettirmeleri mümkün. Ama sinir ve kas hastaları hayatları boyunca komada kalabiliyorlar. Bu tür hastalar için ötanaziden bahsedilebilir ancak bunlar çok nadir hastalıklardır. Kişisel olarak bu yasa değişikliğini doğru buluyorum. Modern çağda ötanazi yaptı diye bir kişinin idamla yargılanması çok yanlıştı. Zaten Türk insanının dini inançları da bu tür girişimleri engeller.

Prof.Dr.Gündüz Gedikoğlu : Hekimlik bu değil
Bir hekimin görevi hastasına sağlıklı bir nefes daha kazandırmaktır. Halk arasında söylenen bir söz vardır, 'Allah'tan ümit kesilmez' diye. Hastanın durumu ne kadar ağır da olsa, ıstırap çekiyor olsa da hekimin birinci görevi ıstırabı dindirmektir. Ama bu, hastayı öldürme şeklinde olamaz. Acı çeken bir hastayı öldürme cezasının 1-3 yılda tutulmasının da adalet duygusunu zedeleyeceğine inanıyorum.

HUKUK CEPHESİ

Prof. Dr. Hüseyin Hatemi: Ölümü teşvik olur
Kişilik hakları olması nedeniyle ötanazi benim ilgilendiğim bir konu. Eskiden bu madde 'adam öldürmeye yardım' olarak değerlendirilirdi. Bu tasarıyla doktorlar ötanazi konusunda cesaretlendirilmemeli. Maddeyle serbest bırakılmasa da hafifletme söz konusu. Birkaç yıl sonra da suç olmaktan çıkarılır. Bu düşünce tıbbın gereklerine aykırı olduğu gibi doktorluk mesleğine de gölge düşürür. İntihara teşebbüs eden cezalandırılmaz.

Prof. Süheyl Donay (Ceza Hukuku pofesörü) : Ya miras davaları?
Önceden bu durum kasten adam öldürme olarak kabul edilirdi ve hastanın çok acı çekmesi yüzünden cezada bazı indirimler yapılırdı. Ancak şimdi bunu 1 - 3 yıl hapis cezasıyla sınırlamak suiistimallere sebep olur. Hasta yakınları mirasa konma gibi durumlar söz konusu olduğunda, hastanın yaşama şansı yüksek olsa bile, bu yola başvurabilir. Bu tür olumsuzlukları önlemek için kanun ötanazi konusunu açıklığa kavuşturmalı. Kurallar saptanmalı ve doktor heyetinin karar verebileceği vurgulanmalı.

Prof. Dr. Çetin Özek (Ceza hukukçusu): Bu hak tanınsın
Yıllardır savunduğum bir şey bu. Hasta kendi rızasıyla hayatına son vermek istiyorsa, doktor inisiyatifinde bu hak tanınmalı. Çünkü insanın kendisi için karar verme özgürlüğü vardır. Kaldı ki kimse bile bile 'öldürün beni' demez. Hollanda'da bu yasa parlamentodan geçti. Kurallar ve doktor kontrolünde bu tür bir uygulamanın olması gerektiğini düşünüyorum. Sulhi Hocayı kesinlikle destekliyorum.

Sadece 3 ülkede ölüm hakkı var
Hollanda, Belçika ve ABD'nin Oregon eyaletinde ölümcül hastaların yaşamlarına son verilmesi yasal bir uygulama...

Umutsuz hastaların acı çekmesini önlemek için yaşamlarına son verilmesine olanak tanıyan ötanazinin yasallaşıp yasallaşmaması dünyanın birçok ülkesinde tartışılıyor. Bugüne kadar sadece üç ülke ötanaziyi yasallaştırdı.

Hollanda yasayı Nisan ayında senatodan geçirdi ve ölüm hakkını tanıyan ilk ülke ünvanını kazandı. Avustralyalı doktor Philip Nitschke de, Hollanda bandıralı bir gemiyle Sydney açıklarında demirli bir "yüzer ötenazi kliniği" kurarak Avustralya yasalarından etkilenmeden ötenazi yapıyor. Nitschke, ötenazinin Avustralya'da serbest olduğu 1996-97 yıllarında 4 hastasını ölüme göndermişti. Ancak Avustralya Anayasa Mahkemesi ötanaziyi serbest bırakan yasayı iptal etti. Hollanda'da cezaevinde yatan Kenan Doğan adlı behçet hastası bir Türk mahkum da ötanazi yasasından yararlanmak için ilk başvuruyu yapan kişi oldu

Belçika ötanaziyi kabul eden ikinci Avrupa ülkesi... Yasaya göre ölmeyi talep eden hasta, yazılı beyanı ve doktor raporu ile başvurduktan sonra bağımsız bir hekim tarafından muayene edilerek ötenazi olup olmayacağına karar veriliyor. Belçika'da doktorların yüzde 80'inin uyguladığı ötenazi, yasak olmasına rağmen Yunanistan, İtalya ve Portekiz'de yüzde 20, Kuzey ülkelerinde ise yüzde 60 oranında uygulanıyor. Hakimler olaya belli bir toleransla yaklaşıyor.

ABD'nin Oregon eyaleti de 1997 yılında aldığı kararla ötanazinin yasal olduğu ilk eyalet oldu. Kararın ardından Oregon'da bir gün içinde 8 hastanın hayatına son verildi.

Tacizci kadına da hapis
* Tasarıda "Aileye Karşı İşlenen Suçlar" başlığı altında aileden birine veya 18 yaşını bitirmemiş bir çocuğa kötü muamelede bulunan kişiye 2 aydan 2 yıla kadar hapis cezası verilmesi öngörülüyor. Tasarı, yürürlükteki yasadan farklı olarak bu suçun takip edilebilmesi için 'şikayet' şartını kaldırıyor.

*Yeni TCK'da tanımlanan yeni bir suç da ailenin terk edilmesi. 334. maddeye göre şu suçları işleyenlere1 yıla kadar hapis cezası verilecek:

- Önemli bir neden olmadan müşterek yerleşim yerini 2 aydan az olmayan bir süre terk eden kişi.

- Hamile olduğunu bildiği eşini veya sürekli birlikte yaşadığı ve hamile kaldığını bildiği 'evli olmayan' bir kadını çaresiz durumda terk eden kimse.

- Velayet hakları kaldırılmış olsa da çocuklarının ahlak, güvenlik ve sağlığını ağır şekilde tehlikeye sokan anne veya baba.

* Tasarı, 15 ise 18 yaş arasındaki küçüklerle, rızaları da olsa cinsel ilişki kurmayı 'ırza geçmek' olarak kabul ediyor ve bu fiileri işleyenlere 6 aydan 3 yıla kadar ceza öngörüyor.

* Yürürlüktekİ TCK'da sarkıntılık ve laf atma dışında cinsel taciz için ayrı bir hüküm yok. Tasarıda ise laf atma ve sarkıntılığın 'cinsel taciz' boyutuna gelmesi durumunda cezanın ağırlaştırılması hükmü var. Kadınlara veya erkeklere laf atanlara 3 aydan 6 aya, sarkıntılık edenlere 2 aydan 2 yıla kadar hapis cezası verilecek. Böylece kadınlar da tacizden ceza alabilecek. Bu fiillerin cinsel taciz boyutunda olması halinde 2 yıla kadar hapis cezası verilecek.

Alper URUŞ


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır