kapat
02.07.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.iku.edu.tr
Dünyadan
Spor

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
RUHAT MENGİ(rmengi@sabah.com.tr )

'Sağlıkta devrim' olabilecek mi??

Bu konu size sıkıcı gelebilir, aslına bakarsanız bana da gelebilir, ama öyle çok kimseyi, özellikle de hastayı yakından ilgilendiriyor (ve günün birinde sizi de ilgilendirebilir) ki sıkıcı da olsa elimizden geldiği kadar çözüme katkıda bulunmamız gerekiyor.

Yeni başlatılacak ve Türkiye'de de ilk kez denenecek "Managed Health Organisation" (HMO) adlı bir sistem nedeniyle ülkenin en iyi, en prestijli hastanelerinden olan Amerikan Hastanesi'nde yapılan yönetim değişikliğinden ve bu değişikliğin yarattığı huzursuzluktan Cuma günkü yazımda söz etmiştim.

Hastane'deki doktorların büyük bir çoğunluğuyla konuşarak yazdığım bu yazı, konunun ve değişim üslubunun doktorlar cephesinde yarattığı psikolojiyi yansıtmaktaydı. Bugün, Vehbi Koç Vakfı Yönetim Kurulu Bşk. Semahat Arsel ve Vakıf Müdürü Erdal Yıldırım'la yaptığım uzun bir sohbet toplantısından sonra karşıt görüşü, yönetimin açıklamalarını yansıtmaya çalışacağım.

Vakıf, getirilecek sistemin Türkiye'de ve birçok dış ülkedeki uygulamalarla çelişmeyen, aksine örtüşen bir uygulama olduğunu ve böylesi radikal bir değişikliğin dirençle karşılaşmasının, bu süreçte ortaya çıkacak yanlış anlama ve değerlendirmelerin beklenen bir gelişme olduğuna inanıyor.

VKB tarafından yapılan yazılı ve sözlü açıklamada "Hastanelerimizdeki doktorlarımız çok değerlidir ve bir çoğuyla da Koç Ailesi'nin çok eskilere dayanan dostlukları vardır. Bu nedenle Amerikan ve İtalyan Hastaneleri'nde bir 'doktor kıyımı' olması söz konusu değildir ve böyle bir uygulama da yoktur" deniyor ve yeni sistemde doktorlara sunulan iki seçenek açıklanıyor:

1) Muayenehanelerinde çalışmaya devam edecek hekimler "anlaşmalı doktor" sıfatıyla ve en iyi koşullarda cerrahi müdahale ve (poliklinik hariç) diğer tıbbi işlemlerini Hastanelerimizde yapmaya devam edecekler.

2) Muayenehanesi olmayan, ya da kapatmak isteyen hekimler ise Hastane'nin "kadrolu" (yalnızca maaşlı değil) hekimleri olarak çalışacaklar. Bu ikinci seçenekte kadrolu çalışacak üniversite öğretim görevlilerinin de olması düşünülüyor.

"Haklı yakında anlaşılacak"

Vakfın Müdürü Erdal Yıldırım'a göre HMO sistemi Amerikan ve İtalyan Hastaneleri'ni "Avrupa'nın en iyileri" arasına taşıyacak. Bu görüşmeden sonra Ğen az 10'uyla- tekrar konuştuğum, aralarında dünya çapında başarı kazanmış, buluşlarıyla Dünya Tıp Literatürü'ne girmiş çok değerli isimler bulunan (ki yeni yönetici Serdar Savaş bunları "star doktorlar" olarak adlandırıyor ve Hastane'nin onlarsız da yürüyeceğini söylüyor. Doktorların bu konuda, toplantılarda yaptıkları konuşmalar var) Ve çoğu Amerikan Hastanesi Yönetim Komitesi'nden olan doktorlar ise bunun tam aksini iddia ediyorlar. Onlara göre HMO Amerika'da denenmiş, hasta açısından sakınca yaratan ve Amerika'nın da bırakmak istediği bir sistem.

"Kaliteli sağlık hizmeti daha pahalı olmak zorunda. A.H sigorta hastanesine çevrilemez, bu sistem yanlıştır ve kimin haklı olduğu kısa süre sonra anlaşılacaktır" diyen doktorlar buna rağmen Koç Ailesi'ne ve değişime saygı duyduklarını, amaçlarının ise Hastane'nin yanlış bir uygulamaya götürülmesini engellemek olduğunu belirtiyorlar.

Onları asıl rahatsız eden "kendisi ve proje" hakkında yanıltıcı bilgiler verdiğine inandıkları Dr. Serdar Savaş'ın "saygıdan uzak, onur kırıcı" dedikleri üslubu ile "dürüstlükten uzak" dedikleri yönetime geliş biçimi.. Onun yönetimden alınarak yerine bir başkasının getirilmesi durumunda özveriye hazır olduklarını, çözüme kendilerinin de katkıda bulunacağını belirtiyorlar. Bu yapılmadığı takdirde ise uzlaşma uzak bir ihtimal gibi görünüyor.

İşin ilginç yanı, bu arada ben de Cuma günkü yazım için, altında "Tüm Amerikan Hastanesi Personeli" yazan ama hiçbir isim, imza bulunmayan öfkeli bir mektup almış bulunuyorum. İmzasız mektupları lâyık oldukları yere, yani çöpe gönderdiğim için önemi yok. Ben, görevimi yaptım..

Sonuç; HMO, kimine göre devrim yaratacak bir girişim, kimine göre başarısızlığa mahkžm bir macera...

Bakalım kim haklı çıkacak?

'Çağdaş Kızlar' ödül aldı
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) ile Turkcell'in birlikte yürüttükleri ve birçok ilimizde, eğitim imkânı bulunmayan genç kızlara bu olanağı sağlayan "Çağdaş Türkiye'nin Çağdaş Kızları" projesi, "IPR Excellence Award" (Uluslararası Halkla İlişkiler Mükemmellik Ödülü) yarışmasında "Kurumsal Sosyal Sorumluluk" kategorisinde birincilik ödülü aldı.

Türkiye'de en büyük sosyal eksiklerden biri olan kız çocukların eğitimi konusunda böylesine önemli bir projeyi başlatan, uluslararası platforma taşıyabilen ve İngiltere'nin en saygın meslek kuruluşlarından birinin ödülünü kazanmasına neden olan ÇYDD ve Turkcell'e teşekkür borçluyuz.

Çok önemli bir başka nedenle ikinci bir teşekkürü daha hakediyor proje bence; sivil toplum kuruluşları ile özel sektör işbirliği yaptığı zaman, kısa sürede ne kadar olumlu sonuç alınabileceğini göstermesi açısından.

Herşeyi devletten bekleyip elimiz boş bakınacağımıza, şimdiye kadar diğer kuruluşlar da elele verseler kimbilir bugün nerelerde olurduk.

Hiç değilse bundan sonrası için bu proje bize örnek olmalı!

Transparan politika!
Milletin şeffaf yönetim isteğini bilen siyasiler öyle şeffaflaştılar ki üzerinize afiyet neredeyse iç organlarını göreceğiz..

Bir Tayyip Erdoğan kaldı konuşmayan, şeffaflaşmayan.. Parti kurma çalışmalarına devam ediyor, orada yasaklı değil. Ama konuşmuyor, soruları cevaplamıyor, orada yasaklı.

Neyse ki onun yerine şeffaflık modasına Abdullah Gül uymuş ve "Yenilikçiler"in şeffaf politikalarını anlatmış.

"Kuracakları parti din partisi olmayacak"mış... Laik demokrasilerde din partisi olmayacağı açık zaten. Bunda yeni bir şey yok.

Yenilik "Dinle ilişkilerinin temel hak ve özgürlükler çerçevesinde olacağı.." Bugüne kadar gördüğümüz kadarıyla, onlar için bu cümle "kamu kuruluşlarında türbana özgürlük" anlamına geliyor. Kısacası galiba "yenilikçiler"in de en önemli argümanı "türban" olacak.. Mı acaba?

Keşke biraz daha transparanlaşıp bunu da açıklasalar..


Bu sayfa MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.. ile
Yöre Elektronik Yayımcılık A.Ş. işbirliğiyle hazırlanmıştır.