kapat
02.07.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.iku.edu.tr
Dünyadan
Spor

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
SELAHATTİN DUMAN(sduman@sabah.com.tr )

Türküyü deliden aklı fakirden dinle..

Fay hattının haritadaki yerini belediye meclisi kararı ile değiştiren Erzincanlılar'ın yaratıcılığı işin içine karışırsa İstanbul'da Nişantaşılı olmayan kadın kalmaz.. Tüketim patlar.. Turizm çatlar.. Esnaf kurtulur..

İstanbul'un herhangi bir semtinden kalkıp da Nişantaşı'na gelenler kendilerini Milano'nun şık semtlerinden birinde hissediyorsa bu biraz da Mustafa Sarıgül'ün sayesindedir..

Nişantaşı'nı kurtarmayı misyon edinmiş olan Mustafa Sarıgül aslında Erzincanlı'dır.. Hani Ahmet Muhip Dranas'ın şiirinde Fahriye Ablası'nı gelin gönderdiği Erzincan..

Cumhuriyet Türkiyesi'ne en büyük deprem acısını yaşatan Erzincan eğer o uğursuz fay hattının tam üzerinde bulunmasaydı belki Mustafa'nın ailesi buralara göç etmeyecek, Nişantaşı'nı kurtarmak da belki bir Sivaslı'ya nasip olacaktı..

***
Gerçi Türkiye'nin yaşadığı deprem acıları yöneticilere büyük tecrübe kazandırdı.. İki kez büyük deprem gören Erzincan yeniden inşa edildi ama fay hattı etrafında konuşlanmaktan vazgeçilemedi..

Nişantaşı'nın geleceğinden o yüzden kuşkum yok.. Çünkü Erzincanlılar yaratıcıdır..

Müjdemi isterim..
Son depremde hasara yol açan fay hattının üzerine yeni evler yapıldığını gören bilim adamları dahi bu yaratıcılığı tam kavramamıştır.. "Fay hattı üzerinde neden imara izin verdiniz?" diye soran bilim adamlarına bir Erzincan Belediye Meclisi üyesinin verdiği cevap aynen şöyleydi:

- "Biz belediye meclisi olarak toplandık.. O fay hattının yerini değiştirdik.."

- "Nasıl yani?"

- "Fay hattını şimdiki yerinden dört kilometre güneyde gösteren yeni bir planı kabul ederek.."

Nişantaşı konusunda içimin neden rahat olduğunu bilmem anlatabildim mi?

Adım gibi biliyorum ki yaratıcılık yönünden hemşerilerinden geri kalmayan Mustafa Sarıgül, Nişantaşı'nın yükselen trendini iyi değerlendirecek; belediye marifetiyle "Nişantaşı Kadını Olma Kursu" açıp hizmeti en iddiasız kadınların bile ayağına götürecektir..

***
İki gündür "Marka.. Marka.." diyorum ama "Nişantaşı kadını" olabilmek için o marka fistanları, incik boncuğu tedariklenmek işi çözmüyor..

Zaten kursa gidenler de görecektir.. Önemli olan marka eşya kullanmak değil, o markalar üzerinde mufassal bilgiye sahip olmaktır.. Temsil biri Armani'den kıyafet aldı, siz de onu çok beğendiniz..

- "Çok yakışmış.. Çok şık.." demek yetmez.. Kıyafeti bahane edip Armani konusuna sıkıca girmek gerekir.. Etraftan biri;

- "Armani şimdi de Borgonuovo marka kadın erkek kıyafeti üreten Vestimenta ile ortak oldu.." diye fikir beyan ettiğinde;

- "Adamın işini Louis Vuitton grubunun kapacağı söyleniyordu.. Gucci de çok heveslendi ama havasını aldı.." diye mevzuya atlamak, moda dünyasını ne kadar yakından takip ettiğini göstermek gerekir..

Aynı şekilde Charles Lewis Tiffany'nin babasından bin dolar borç alarak New York Broadway'daki ilk mağazasını 1837'de açtığını bilmek de çok önemlidir..

Bahçesindeki Q Bar'da Keti Brown'un blues şarkılarını dinlerken içki yudumladığınız Çırağan Sarayı'nın, hangi padişah tarafından hangi kadın için yaptırıldığını bilmemek ayıp değildir..

Ama aynı mekanda muhabbet ederken laf açıldığında; Tiffany'nin "Lucida" adını verdiği yeni elmas nişan yüzüğünün kaç modeli var bilmemek ayıptır.. Hatta öküzlüktür..

Gözlerini hörtletme..
Mustafa Sarıgül'ün muhtemelen yaz sonunda açacağı "Nişantaşı Kadını Olma Kursu"na yazılacaksanız yabancı dile de kuvvet vermeniz icap eder..

Çünkü bu söylediğim markaları konuşmak için daha doğrusu hakkıyla telaffuz edebilmek için yabancı dil lazımdır..

Türk dergiciliğinin medar-ı iftiharı Aktüel Dergisi, Nişantaşı meselesini diline doladığında bu gerçeğin altını sıkı sıkı çizdi.. "Çoğu kolej mezunu olan Nişantaşı kadınları eğitimsizleri ve gösteriş budalalarını aşağılar.." diye yazdı..

Aşağılarlar da ne yaparlar?

Takılarını çıkarıp "Bak bak.. Bu saat Piguet'ten.." demez veya donlarını çıkarıp "Bak bak! Dona bak.. Harno'dan.." diye sallamazlar.. Karşılaştıklarında sizi görmemiş gibi yaparlar.. Sizin şahsınızda yanaklarını yanağınıza yaklaştırıp Nişantası havasını öpmezler..

***
Hakiki Nişantaşı kadını gerçekten kültürlüdür..

Bir keresinde otomobille bir yere gidiyordum.. Teypte ise Ahmet Arif'in şiir kaseti çalıyordu.. Yanımdaki Nişantaşı hanımı onun şiir olduğunu hemen teşhis etti.. Hatta beğendi de.. Sonra dönüp;

- "Nazım Hikmet büyük şair.." dedi..

Belli ki Nazım ile Ahmet Arif'i karıştırmıştı.. Olabilir, bu kadar bilgi yığılmasının olduğu bir zihin zaman zaman şaşırabilir.. Ayrıca benim için şiiri teşhis etmesi, onu nesirden ayırması dahi yeterliydi..

- "Evet, sepet.." diyerek olayı geçiştirmeye çalışıyordum ki aniden:

- "Nazım Hikmet'i görüyor musun?" diye sordu..

Gerçek bir kültür şoku yaşayıp, imiğimin düğümlendiği nadir anlardan biridir o.. Bir an için ne cevap vereceğimi bilemedim.. "Senin bu kültürün beni öldürecek.." diyemediğimden:

- "Şu sıralar görmüyorum ama içimde yakında görüşeceğimize dair bir his var.." deyip, işin içinden çıktım..

İşte bu sebepten "Kültür.. Kültür.." deyip duruyorum..

Mustafa Sarıgül'ün kursuna yazıldığınızda bu konuları daha iyi göreceksiniz.. Sahip olacağınız klas sizi hemen başkalarından ayıracak.. Karşınıza hiçbir zaman;

- "Al şu şalvarlığı dikin bolcana.. Döndürdün beni şaklanmış balcana (patlıcana).. Atarsam bir cimbit o gözel galçana.." diye cilvelenen bir erkek çıkmayacak..

Çıksa bile tepki verdiğinizde klasınızı dikkate alıp:

- "B!ana bakıp gözlerini hörtletme.. İreçellik gaysı gibi beni pörtletme.." diyemiyecek..

KIssadan Hİsse: İnci mercan lâlimiz var, Nişantaşı'na layık halimiz var..


Bu sayfa MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.. ile
Yöre Elektronik Yayımcılık A.Ş. işbirliğiyle hazırlanmıştır.