Win-Türkçe
ASCII

Sürü psikolojisinden kurtulun:
"Neresi popülerse ben de oraya gitmeyim" mantığını unutun! Nedeni basit: Arz-talep meselesi. En çok tercih edilen yerler, en pahalı yerlerdir. O halde "Turistler gidecek Marmaris'e; siz gideceksiniz tersine!"

Pansiyonu deneyin:
Beş yıldızlı otelleri unutun. Bodrum'un merkezinde kahvaltı dahil iki kişilik oda fiyatının 20-25 milyon lira arasında değiştiğini söyleyen Dinç Pansiyonu'nun sahibi Demir Dinç, "Pansiyonda kalmak her zaman daha hesaplıdır" diyor. Ören'de iki kişilik bir odanın kahvaltı dahil fiyatı 15 milyon lirayken Karadeniz'e kıyısı olan Akçakoca'da 15-20 milyon lira.

Yol masrafını düşürün:
Yüksek bezin fiyatlarına rağmen hâlâ otomobille gitmek ucuza gelebilir. Kendi arabanızla çıkacağınız tatil için yanınıza kafadar bir çift alıp, benzin ve diğer masrafları bölüşebilirsiniz. Eğer arabanız yoksa gidiş-geliş tarihlerinizi kesinleştirip örneğin uçak biletinizi ucuza alabilirsiniz.

Çadırı unutmayın:
Pansiyonun yanı sıra yine çadırda kalıp, uyku tulumunda uyumayı tercih edebilirsiniz. Ege'ye kıyısı olan Altınoluk'da fiyatların kişi başına 2-4 milyon arasında değiştiğini söyleyen Hamburg kampingin sahibi Oral Burç, "Bu rakam güney sahillerinde en az 10 mark" diyor.

Kitaplar ve internet:
Ucuz tatil yapmanın ve ekonomik tatil mekanları bulmanın iki yolu daha var: Tatil beldelerini anlatan kitaplar ve internet. Kitaplarda kamping yerinden pansiyonlara kadar pek çok konaklama yerinin adresini ve telefonunu bulabilirsiniz. İnternetten yararlanın. Örneğin https://www.netbul.com'da gezi konulu tartışma grubu var. Herkes birbirine fikir veriyor, tavsiyelerde bulunuyor. Yararlanın!

Herkese danışın:
İş veya okul arkadaşlarınıza, akrabalarınıza danışın. Hiç ummadığınız alternatiflerle karşılaşabilirsiniz.

Yazlığa gidin:
Aileniz Ayvalık'taki yazlığında tatil yapmak onların hoşlanacağı ama sizin arzu etmediğiniz bir tatil olabilir. Ama neden olmasın? Aynı şekilde bir arkadaşınız da yazlığına davet edebilir.

Pazarlık yapın:
Turizm pazarlığa açık sektördür; hele kriz dönemlerinde! Çekinmeyin, utanmayın; fiyatı düşürmeye çalışın.

İşyeri imkanlarını kullanın:
Devlet memurları gibi davranın. Örneğin çalıştığınız şirket bazı tatil köyleriyle ya da otellerle indirim anlaşması yapmış olabilir. Eskiden burun kıvırdığınız bu mekanları deneyebilirsiniz.

Yengeç taktiği:
Bodrum ya da Marmaris gibi pahalı bir merkezde uyumak şart değil ki! Yakın bir köyde ucuza kalıp, minibüs ve otobüsleri kullanabilirsiniz.

Yemeği kendiniz hazırlayın:
On-Travel turizm acentası yetkilisi Atakan Aktaç, "Konakladığınız yeri sadece yatmak için kullanırsanız, tatilin maliyeti artar," diyor: "Turistik beldelerde harcamaların önemli bölümünü dışarıda yenen yemek oluşturur. Marketten, manavdan alın, kendi yemeğinizi kendiniz yapın."

Biranızı pansiyonda için:
Züğürt İngiliz turistleri örnek alın. Önce sıkı bir kahvaltı edin. Öğlen yemeğini es geçin. İTÜ İnşaat Mühendisliği mezunu Kemal Şen, gençlik yıllarından şu örneği veriyor: "Tatile harçlığımızla çıkardık. Pansiyonda kalırdık ve bara gitmeden önce İngilizler gibi bakkaldan aldığınız biraları pansiyonda içerdik. Hesaplı olurdu."

Meyve ve sebze yiyin:
Yazın sıcağında en sağlıklı (ve en ucuz) yiyecekler, meyve ve sebzelerdir. Gittiğiniz beldenin halk pazarından alacağınız yiyecekleri pansiyonun buzdolabında koruyabilirsiniz.

Simit deyip geçmeyin:
Simitin ucuz tatil içindeki yeri ve önemini Necdet Altınbudak şöyle anlatıyor: "1998 yazıydı. Ekonomik durumumun iyi olmamasına rağmen borç harç Alanya'ya kendimi attım. Otobüs terminalinde bir yazı dikkatimi çekti. 'Hayalle değil, simitle yaşa; burası Alanya.' Beş gün ağır yemek yemektense hafif, ucuz ve çayla da iyi giden simit olayına girdim. Simit yemiş olsam, tatilimi gerçekleştirdim."

İşsiz olduğunuzu nasıl saklarsınız?
Kriz şirketinizi vurdu; kapının önüne konuldunuz. Artık işsizsiniz. Ancak ana-banızın, sevgilinizin ya da arkadaşlarınızın bu durumu kısa bir süre için öğrenmesini istemiyorsunuz. Ayrıca moralinizi de yüksek tutmak istiyorsunuz. New York Times gazetesi bu zor durumda yapmanız gerekenleri şöyle sıralıyor:

1-Saati kurun... Her sabah sanki işe gidecekmişsiniz gibi 7'de kalkın. Uyku işsizliğin kabusudur.

2-Sabah randevuları ayarlayın... Elektrik faturasını sabahleyin ödeyin. Ev sahibiyle sabah konuşun. Ardından işiniz olduğunda ne yapıyorsanız, onu yapın. Örneğin bir kafede çay içip, sandviç yiyin.

3-İşsizlerle aynı yerlere gitmeyin... Diyelim ki diğer bankacılarla birlikte işten atıldınız. Onların toplandığı lokale ya da kahveye gitmeyin. İşsiz olduğunuz hemen anlaşılır.

4-Ev telefonuna cevap vermeyin... Mümkünse telesekreter not alsın. Saat 11'de hâlâ evde olmanız işsizliğin göstergesidir.

5-Kartvizitleri atmayın... Atıldığınız için kızıp eski işinize ait kartvizitinizi çöpe göndermeyin. Kartları kullanırken sahtekarlık etmeniz gerekmez.

6-E-postanız kalsın... İşten ayrılmadan önce bilgi işlem servisine başvurup e-posta adresinizi iptal ettirmeyin. Yönetim fark edene kadar bir süre kullanabilirsiniz.

7-Rutin işleri sürüdürüfn... Eski ofisinize gidin. Binada dolaşın. En azından akrabalarınız sizi çalışıyor bilecektir.

8-Biraz yalan söyleyin... Kapıcıya, berbere, bakkala ya da kafenin garsonuna yalan söyleyebilirsiniz: "Bir şey yemeyeceğim. Bugünlerde kilo aldım. En iyisi bir kahve içeyim." Ya da şöyle: "Yine şefle atıştık, bu iş yürümeyecek."

9-Fakstan yararlanın... Tanıdıkların ofislerinden sağa sola CV'nizi fakslayın. Sonuç alma olasılığınız az bile olsa yakınlarınız iş bulmak için çabaladığınızı düşünecektir.

10-TV seyretmeyin... Cips yiyip, fındık fıstık atıştırmak sizi bitirir! Kaçınılmaz sona vardığınızın göstergesidir. Uzaktan kumandayı bir yakınıza verin, sizin yerinize saklasın.

YARIN:
Nasıl ucuza evlenilir? Davetiyeden nikah şekerine evlilik maliyetini yüzde 50'den fazla düşürmenin ipuçları...

Alper URUŞ