|
|
|
Gazete görmeyen yerde gazeteci oldular
Bitlis'e bağlı Ovakışla'da okuma yazma bilmeyenlerin oranı yüzde 86. Günlük gazete yok. Ama Ovakışlalı öğrenciler kendi gazetelerini çıkarıp bir web sitesi kurdular
Bitlis'e bağlı Ovakışla, beş mahallesi, 11 köyü olan, günlük gazetelerin ulaşmadığı, Van Gölü'ne sırtını dönmüş bir ilçe. Van'dan Ovakışla'ya üç saatte varılıyor. Tek katlı, acı sarı renkte evler, kuru toprak, ıssızlık, yaprakları tek tük ağaçlar, asfalt görmemiş tozlu yollar arasında pembe-mavi bir okul, Ovakışla'daki tek renk. Ancak bu okulu özel kılan rengi değil elbette... Günlük gazetenin ulaşmadığı ilçede ilkokul öğrencileri 'Ovakışla Günlüğü' adıyla gazete hazırlıyor, fotokopi çekerek çoğaltıyor. Dahası, ülkenin bir ucundaki küçük gazeteciler internette nefis bir web sitesi hazırlamışlar!
Onlarca köyün bağlı olduğu, nüfusu 4 bin civarındaki Ovakışla'nın ilköğretim okuluna adım attığımızda zil çalarak koşan bir nöbetçi öğrenci karşılıyor bizi. Birden her yan mavi önlüklü çocuklarla doluyor. Ayaklarında lastik ayakkabılar, terlikler var; itişip kakışıyor, bize de "öğretmenim" diye hitap ediyorlar. Rüzgar çıktığında göz gözü görmüyor, hep birlikte toz yumağının içinde kalıyoruz, çocuklar koşuşturmaktan asla vazgeçmiyorlar. İstanbul'dan geldiğimizi duyunca heyecanlanıyorlar. Gazeteci olduğumuzu duyduklarında ise "gazeteci öğretmenleri" oluyoruz.
BİLGİSAYAR İSTİYORLAR
Gazete yüzü görmeyen Ovakışla'da, gazete çıkaran çocukların dünyası biraz utandırdı bizi. Olanaksızlıklar coğrafyasında onlar iyi şeyler yaptıklarının farkındaydılar ve bu yüzden de kendilerine güvenerek konuşuyorlardı. Ne söylediklerini biliyor, tüm bunların yanı sıra iğnelemeyi de ihmal etmiyorlardı. Seslerini duyurmuşlardı web sitelerinden ama doğru dürüst çalışan iki bilgisayarları vardı. 466 öğrencinin okuduğu yedi derslikli bir binadaydılar ve sabahçı-öğlenci olmak bile derslik sayısının azlığının yarattığı sorunları gidermiyordu.
Daha şimdiden "seneye daha da kalabalık olacağız" diye dert yanmaya başlamışlardı, her ailede en az dört-beş çocuk olmasından en çok onlar şikayetçiydi. Yeni kitaplara, ansiklopedilere, müzik kasetlerine ve bilgisayara ihtiyaçları vardı.
BAŞBAKAN NASIL?
Bize "başbakan nasıl?" diye sordular, kız öğrencilerin okula gönderilmemesinden dert yandılar, Ahlat'a turist beklediklerini söylediler, babaları için iş, anneleri için dünyaları istediler. Çocukların dünyası Ovakışla'nın ıssızlığına, kuru sarılığına inat bir o kadar renkliydi...
Acar muhabirler iş başında
Ovakışla Güncesi'nin Genel Yayın Yönetmeni Fırat Balkaya'nın "Bana Göre" adlı bir köşesi var. Fırat televizyonda haber izlemeyi çok seviyor, haber programlarını hiç kaçırmıyor. Tek isteği ise Ovakışla'nın eğitim düzeyinin gelişmesi. Siyaset Meydanı'na katılmak için ilk kez İstanbul'a gittiğinde biraz şaşırmış. "İstanbul çok karışık, hiç yeşillik yok" diyor. Biz "buralarda hiç ağaç yok" dediğimizde, biraz mahçup bir ifadeyle gülüyor ve yanıtını veriyor: "Fidan dikmeye başladık."
Küçük Sadettin Teksoy
Raşit Demir gazetenin sağlık alanındaki haberlerdeki imzası. Onun hayalinde ise "Sadettin Teksoy" gibi bir gazeteci olmak var. Habercilik konusunda iddialı da olsa, bölgedeki doktorlarla haber yaparken Raşit doktorluğa da özenmiş.
Rahşan Ecevit ile röportaj istiyor
Hatem Toprak gazetenin hem yazıişleri muhabiri, hem de dişi yazarlarından. Kadın bilinci şimdiden gelişmiş. Hatem, Ankara'ya telefon edip Medeni Kanun değişiklikleri hakkında yetkililerden bilgi alıp haber yapmış. Ruhunda gazetecilik olduğu her sözünden belli: "Rahşan Ecevit ile söyleşi yapmak istiyorum. Bir başbakan eşi olmanın avantajlarını ve dezavantajlarını bana anlatsın istiyorum."
Baba bana da döner
Rıdvan Yıldızlı, "Baba bana da döner" diye bir yazı yazmış, en sevilen yazarlardan biri olmuş. Hayvanları çok seviyor. Muazzez Ersoy en beğendiği kadın şarkıcı, bu yüzden de Ersoy ile söyleşi yapmak istiyor. Hedefi gazetecilik değil. Çünkü bilgisayarla tanıştığından beri bilgisayar mühendisi olmayı hayal ediyor.
Tiraj 500
Okul müdürü Yalçın Ö. Oto:
"Gazete çıkarmaya öğrenciler heves ettiğinde biz de destek olduk. Odamdaki bilgisayarda her şeyi tasarladık. Haftanın üç günü toplantı yapıyoruz. İsteyen herkes katkıda bulunuyor ama künyede yer alan emektarlar da var. Ahlat'a gidip reklam alıyorlar. Ovakışla'nın yüzde 86'sı hiç okumamış. Bu yüzden çocukların bu girişimi çok önemli. Tirajımız şimdilik 500. 100 gazete istek üzerine dışarıya gidiyor. Web sitesine büyük ilgi oldu ve öğrencilerimiz de iyi şeyler yaptıklarının farkına vardılar. Kitaplar geldi. Yazışmaya başladılar. Siyaset Meydanı'na katılmak için İstanbul'a gittiler."
Ovakışla'dan kısa haberler
Ovakışla'da 50 yaş üstü insanların yeni eğlencesi bilye. Hatta bilyelerle oynarken mızıkçılık eden büyüklerin kavgasında 10 kişi yaralanmış.
(Sertip Göçer'in haberi)
Ovakışla kadınları günde en az 12 kilometre yol yürüyor. Onlar işçi karıncalar gibi. Ovakışla'da kadınlar emektar. Yüzde 90'ı okuma yazma bilmiyor.
Kadınlar kızlarının kendileri gibi olmasını istemiyor. Kadınlar aile içinde söz sahibi değil.
(Hatem Toprak'ın yazısı)
Baraj İstiyoruz! Sular altında kalmazsa kimse bu eserlerin değerini anlamayacak. Ahlat bir açık hava müzesi gibi.
Köyümüzde kadınlar hem ev işi yapıyor, hem su taşıyor, hem de kocalarından dayak yiyor.
(Semran Yıldızlı'nın yazısından.)
Depremden sonra çalışıp para kazanma umuduyla Düzce'ye giden Ovakışlalı gençler, paralarını almadan döndüler.
Elif Ergu
|
|
|
|