Win-Türkçe
ASCII

HAŞMET BABAOĞLU(hbabaoglu@sabah.com.tr )

Kıyamet hevesi

Haftalardır UFO aşağı UFO yukarı... UFO kavramı Unidentified Flying Objects'in baş harflerinden oluşuyor.

Yani "tanımlanamayan uçan cisimler."

Bu "bilimsel" havalı sözcüğü kimse NASA raporu verir gibi kullanmıyor elbette!

Herkes UFO deyince "uzaylılar"ı kastediyor.

Son uzaylı olaylarında ne yaptığımıza gelince...

Önce taş attık, sonra Ulaştırma Bakanımız tarafından uzay yolculuğunun olanaksızlığı hakkında "bilgilendirildik!" Derken yine "dünya dışı gelişmiş varlıklar var mı?" tartışması patladı medyada.

Ancak çok hevesli UFO inançlıları ve sözcülerinin genellikle tartışmaların içine sokmamaya çalıştıkları; popüler kültürün de görmezden geldiği hassas noktayı burada açmak istiyorum.

UFO, uzaylılar, uçan daireler, vesaire konusu aslında "dünya dışı zeki varlıklar" konusu değildir.

Hayır!

Astronomi, astrofizik, uzaybilim, hatta biyoloji tartışması yapılmıyor gerçekte...

Saflığın alemi yok! Dünyanın her yerinde ve artık bizde de UFO tartışması denen şeyin ardında kıyamet tartışması yatar.

UFO'lar UFO'cular tarafından bir nevi kıyamet alameti sayılırlar. (Hem UFO'ların ve hem de UFO inançlarının asıl değerini bu noktada bulurlar çünkü!)

"Uzaylı mı gelmiş! Demek ki dünyanın sonu da geliyor!..."

Bu inanca sahip olanları, on yıllardır süren çalışmaları ve örgütlenmeleri bilenler bu mantığı iyi tanırlar. Olay budur! Yoksa bir bilimsellik arayışı filan değil!

Bugün ABD'nin sadece California eyaletinde yüzlerce "UFO mezhebi" var...

Bunlar kıyametin ne zaman kopacağı ve uzaylıların bu noktadaki katkısı konusunda anlaşmazlığa düştükleri için birbirlerinden bölünerek çoğalmış örgütlenmelerdir.

Hevesle kıyameti beklemekte, ona hazırlanmakta; hatta bekledikleri tarihler tutmayınca bazı örgütlenmelerde asaplar bozulmaktadır! (Aralarında yakın zamanlarda üyeleri toplu intihar eden "Heaven's Gate/Cennetin Kapısı" gibi tarikatlar da bulunuyor.)

Bu gerçekleri bilmeden ve görmeden televizyonlarda "uzaylılar var mı, yok mu?" tartışmalarına konuk çağırmak bir tuhaf oluyor!..

Neden modern insan kendi ölümünden böyle köşe bucak kaçarken, dünyanın ölümünü heyecanla, iştahla bekliyor?

Bunun açık yanıtını, geçen yıl gezegenler yan yana dizildiğinde kıyametin kopacağına inanan bir Amerikan tarikatının internet sitesinde yaptıkları açıklamada bulabiliriz: "Sağ kalan az sayıda insan hayatı yeryüzünde yeniden düzenleyecek, yıkıntıların üzerinde Altın Çağ kurulacak!"

Kim olacak sağ kalanlar?

Elbette seçkinler, seçilmişler... Değil mi?

Püf noktası burası işte!

Hayatı hırpalanarak, zorlanarak, hiçleşerek yaşayan modern insan, seçilmiş olmayı ve onu hiçleştirenlerin toptan ortadan yok olmasını istiyor.

Eh, kim istemez korkunç bir hayatın ölümlüleri olmaktansa, korkunç bir kıyametten geriye kalan ölümsüzler olmayı?..

Dahası, ölümden korkan nice insan, "elle gelen düğün bayram" havasında kıyamet hayalleri kurabiliyor!

Uzaylılar gelecek; kendileriyle iyi ilişki kuran, onları "tanıyan"ları seçecek ve belki de kendi planetlerine götürecek.

Sonra...

Sonra Dünya ne hali varsa görsün!..

Kimse her insanın bir gün kendi kıyametini yaşadığını düşünmek ve öğrenmek istemiyor...

Çoğumuzun bu güçlüler, zorbalar dünyasında "yabancı yaratıklar" gibi yaşadığımızı kabullenmek istemiyor kimse...

Kimse bazı uyanıkların sıradan insanlara ölümsüzlük vaat ederek kendilerine güç ve ün "satın aldıklarını" anlamak istemiyor.

Ne diyelim? "Batsın bu dünya!" mı?

Kütüphane açık
Bir okurumun köşeme de aktardığım yakınması üzerine soruşturdum: İstanbul Üniversitesi'nin belge ve kitap bakımından zengin kütüphanesi ilk ve orta öğrenim öğrencileri hariç herkese açık. Başka üniversitelerin öğrencilerinin bu kütüphaneyi kullanma konusunda çekingenliğe kapılmaları yersiz.

AYNA
Hepimiz bir kanalizasyonun içindeyiz, ama bazılarımız yıldızlara bakıyor.

OSCAR WILDE