kapat
30.06.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

Win-Türkçe
ASCII

 

Malumatfuruş


Boğazda, sahil yolu üzerindeki irice zevkü sefa barlarında ödenen paraları duydukça terbiyem el verse...

Adama aşığım
Philip Starck geliyormuş memleketimize... Tasarımın harika çocuğu deniyor kendisine. Sonuna kadar katılıyorum. Düne kadar adı benim için müzik seti markası etkisi yaratan bu adamın yaptığı, Londra'da Berners Street'deki Sanderson otelinde kalmamla bu markanın ne menem bir şey olduğunu anlamam aynı tarihlere tesadüf ediyor. Geçen yaz başı idi; "Dansın Sultanları"nın sultanı beyefendi ve eşi kendi mekanlarında sergilemeyi düşündükleri çok ünlü bir tiyatro oyununun Londra'da sergilenen orijinalini görmem ve başrolünde oynayıp oynamayacağımı söylemem için beni bu müthiş otelde misafir ettiler. Ben, görmemiş bir vatandaşınız sayılamayacağım halde böyle bir şey görmediğimi tüm samimiyetimle itiraf ediyorum. Londralıların dahi (onlar daha gün görmüş insanlar ya bu yüzden "dahi") bu oteli görmek ve orada bulunmak adına, sergi dolaşır gibi sadece bakınmak amacıyla otele geldiklerine, daha şanslı olanlarınsa akşam üzerleri lobideki barını tıklım tıkış doldurduklarına ben de ilgiyle şahit oldum.

Bu ilginç otelde fotoğraf çekmek yasak olduğu halde her şeyden önce bir Türk olduğum ve bende de her Türk gibi doğuştan "yasak delgisi" özelliği olduğu için ve tabii araştırmacı gazeteciniz (!) kimliğime her daim sahip çıkıp, malumat malumattır düsturunu bellediğimden elimde fotoğraf makinesi, turistler gibi gizli gizli otelin bir o yanına bir bu yanına seğirttim. (Bu seğirtme işine otelin tuvaletleri de dahildir! Çünkü onlar da müthiş idi.)

Bakınız şükürler olsun Rabbime bu günlere nasip oldu.

"Hani resim" diyecek olursanız (ben diyecek olmamanızı tercih derim) kısaca "yok" diyeceğim. "Uygun değil sergilemeye" desem daha mı iyi olur pek emin değilim.

Fotoğraflar felaket çıkmışlardı. Geçen yazdan beridir buna üzülür dururum! Film mi bayattı?

Philip Bey ışığı ben gelirim de gizli gizli çekerim diye önlem mahiyetinde özellikle mi kısık tuttu onu bunca zamandır anlayamadım!

Adam yapmış ama. 60'ların iç mimari özelliklerinden "African Style"a 14., 15., ve 18. Lui tarzından teatral çizgilere, oradan da Salvador Dali'ye özgü yaklaşımlara oradan da uzay çağı çağrışımlarına varana kadar yok yok otelde.

Şimdi bu Philip Bey'in yaptığı oteller epeyce pahalı. Gecelik eşek yüküyle para istendiğini tahmin ediyorum.

Buraya gelip de bar yaptığında o barda ödenecek fiyatları düşünemiyorum.

Boğazda, sahil yolu üzerindeki irice zevkü sefa barlarında ödenen paraları duydukça terbiyem el verse "o"yla başlayıp, "ha"yla biten kelimeyi edeceğim. Bir de homongolos kapı görevlilerinin itip kakıp, beğenmeyip içeri almaması da cabası. (Hele hele ısrar edip giriceem diye direnenleri anlamam mümkün değil. Şahsen beni hiç açmıyor oralar.

Amaa... Philip Starck'ın yapacağı yere bayıla bayıla giderim.

Zihniyet aynı zihniyet, insanlar aynı insanlar olacak biliyorum ama ben bu adamın yaptıklarına aşık oldum. Olmadı sergi niyetine giderim.

Valla bekliyorum dört gözle Philip Bey haberin olsun.

Ayşegül Aldinç

aldinc@arti.net.tr


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır