Hayır, bir yıl öncesine kadar kimseyle tanışmıyordum. Arzu Kaprol hariç. Arzu bizim aile dostumuz. İlk günden beri o benim hep yanımdaydı. İlk önce sevdiğim modacılara ulaşmaya çalıştım. Cengiz Abazoğlu ve Bahar Korçan'a ulaşmak çok zor oldu. O insanlara yüzlerce telefon açıp, binlerce mesaj gönderdim. Sekreterleriyle akraba olmuştum artık. Yeri geldiğinde ofislerinin kapısında yattım. Bahar Korçan ile 10 dakikalık bir görüşme ayarladım. Ama çalışmalarımı görünce dört saat boyunca konuştuk.
Nihat Odabaşı ile nasıl tanıştınız?
Bir makyöz arkadaşımın sayesinde... İlk defa Ebru Şallı'nın Şamdan çekimi için çalıştık. Sonra da hiç ayrılmadık. Zaman zaman bir araya gelip çok güzel şeyler çekiyoruz. Çünkü kafamız çok uyuşuyor. Herkes bize 'siz çete gibi oldunuz' diyor. Nihat bana Arzu'dan sonra en çok destek olan kişi. Annem babam gibi...
Başka nerelerde çalıştınız?
Bir dönem Donna dergisinde moda editörlüğü yaptım. İş, iş getiriyor. Şimdi Burcu Güneş ve Gökhan Tepe gibi isimlerle çalışıyorum. Sanatçılarla çalışmak ismimi duyurmak için bir kanal. Eylül ayında ilk defilemi yapacağım. Nihai hedefim marka olmak.
Tarzınızı anlatır mısınız?
Ben kumaşlara müdahaleleri seviyorum. Kumaşın bana geldiği halini asla kullanmıyorum. Boyuyorum, işliyorum. Kumaşta değişiklik yaptığım zaman o ürün benim oluyor. İşlemeler, pullar, payetler çok tarzım değil. Daha natürel şeyleri seviyorum.
Erkek koleksiyonunuz için mankenlik de yapıyorsunuz...
Evet, bazı kıyafetlerimi ben giydim ve Nihat fotoğrafladı. Çünkü boyum posum müsait. Zamanında güzellik yarışmasına falan da katıldım. Başak Gürsoy'un kataloğundaydım. Sesim de güzeldir. Ama bunların hepsi boş. Benim yapmak istediğim şey moda...
Koleksiyonun hepsi böyle 'uçuk' mu? Sokaktaki insan giyemez onları, herkes Ebru Şallı mı?
Koleksiyonum iki bölümden oluşuyor. Biri gerçekten uçuk, sokakta giyilebilecek şeyler değil. Ama giyilebilecek olan bir bölüm de var. Uçuk olunca kendimi daha özgür hissediyorum. Farklı olmak bana yarıyor.
Sibel Arna