Kapatılan Fazilet Partisi'nin mirasından iki yeni parti çıkacağı hemen hemen kesin gibi, hatta belki de bu sayı üçe çıkacak. Çünkü, "ben emanetçi liderin arkasından yürümem" diyen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ve ona yakın bazı isimler de her ihtimale karşı yeni bir oluşumun altyapısını hazırlıyorlar.
Aslında bugün gelenekçiler de yenilikçiler de emanetçi genel başkanlarla etkin, güçlü bir parti oluşumu gerçekleştiremeyeceklerini görüyorlar. Özellikle de ikiye bölünmüş bir FP mirasından çıkacak olan partilerin fazla gelişemeyeceği ihtimalini de gözardı etmiyorlar. Onun için, mümkün olduğunca FP mirasından en büyük parçayı kendi partileri içinde tutabilmenin hesabını yapıyor, her iki taraf da.
Ve bu bağlamda da yenilikçilerle gelenekçiler arasında müthiş bir taktik savaşı yaşanıyor şimdi. İki tarafın da planı, karşı kanadı iyice güçsüzleştirerek kendi partisini kurmak. Fakat iki taraf da ilk adımı atamıyor; "birlik beraberliği bozmayalım" söylemleri çerçevesinde karşı tarafı zayıflatmaya, en uygun zemin ve zamanı yakalamaya çalışıyor.
Bu arada, yenilikçi kanadın en büyük sıkıntısı "emanetçilik" faktörü. Düne kadar eski FP'nin Necmettin Erbakan'ın uzaktan kumandası ve emanetçi genel başkan ile yönetilmesine tepki gösteren yenilikçiler, şimdi Tayyip Erdoğan'ın emanetçisi bir genel başkanla parti kurma sorunu ile karşı karşıya gelmiş durumdalar.
Yenilikçilerin kuracağı partinin fiili lideri tartışmasız Recep Tayyip Erdoğan. Ancak siyasi yasağı devam ettiği için Erdoğan'ın değil genel başkan, parti kurucusu, üyesi olabilmesi bile mevcut yasalar çerçevesinde mümkün görünmüyor.
Tek yol var; Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün önceki gün söylediği gibi, cezasının üzerinden geçen süre üç yılı doldurduğunda mahkemeye başvurup "iyi hal"den dolayı siyaset yasağı cezasının kaldırılmasını isteyecek. Ancak bu, zaman alacak bir hukuki süreci gerektiriyor.
Onun için şimdi Erdoğan ve kurmayları, af yasasından yola çıkarak asıl cezaların ertelenmesiyle birlikte cezanın sonucu olan siyaset yasağının da ertelenmiş olacağı görüşünden hareketle sorunun aşılabileceğini savunuyorlar.
Kendileri de buna pek inanmıyorlar ama yine de bir alternatif olarak yeni partinin bir numaralı kurucu üye ve genel başkanı olarak Erdoğan'ın adını yazıp İçişleri Bakanlığı'na bildirme formülü üzerinde duruluyor.
Bunun, yargı engeline takılsa bile en azından partinin kuruluşunda güçlü bir rüzgâr estireceği düşünülüyor. Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde kurulacak bir partinin Necmettin Erbakan'ın emanetçi genel başkanla kurduracağı partiyi gölgede, cılız bırakacağını ve böylelikle FP tabanının ve milletvekili grubunun Erdoğan'ın liderliğindeki yeni partide toparlanacağı hesaplanıyor. Erdoğan'ın genel başkanlığı yargıya takılsa bile ilk örgütlenme aşamasında zaman kazanılabileceği, daha güçlü bir oluşumun yaratılabileceği fikri hakim yenilikçilerde. Erdoğan'ın genel başkanlığı ve siyaset yapması engellenirse o zaman emanetçi genel başkan formülüne geçilecek.
Buna karşı çıkanlar ise daha işin başında devletle, yargıyla karşı karşıya gelmenin sakıncalarını dile getiriyorlar. Onun için Tayyip Erdoğan'ın durumu netleşinceye kadar Abdullah Gül genel başkan olsun istiyorlar.
Bu tartışmalar birkaç gün daha devam edecek ve muhtemelen bir hafta, on gün sonra her iki taraf da kendi partisini kurup tabelasını asacak. Ancak şimdi sorun kimin bölücü konumuna düşürüleceği, kimin tabanın gerçek temsilcisi imajını sahiplenebileceği...