Salma, kazıma
Yeni vergiler, köprü-otoyol zamlarıyla Ankara artık "kazıma" aşamasına geçmiştir. "Kazıma"nın hedefi "yakalanmış" vatandaşın verebileceği en son paranın da elinden alınmasıdır.
Yeni vergi paketiyle getirilmek istenen ek vergiler, durumun adaletsizliğin de ötesine geçtiğini göstermektedir.
Motorlu taşıtlardan sekiz ayrı ad altında, dünyada hiçbir ülkede olmayan oranda vergi alınıyordu, buna bir de dokuzuncu vergi eklenmek isteniyor. Cep telefonlarından dört ayrı adla yüzde elliye yakın vergi alınıyordu, şimdi beşinci vergi eklenecek. Uçağa binen herkes üç vergi veriyordu, artık dördüncü vergiyi de verecek.
Yeni vergi paketinin özeti bu. Daha önce yakalanmış olan vatandaşı biraz daha sömürmek. Bugüne kadar farklı mı oldu? Otuz yıldır "vergi reformu" konuşuluyor, ama uygulama sürekli olarak vergisini vermekte olana yeni yük getirmek şeklinde tekrarlanıyor.
Toplum ikna edilmeden olmaz...
Vergi yükünün bu şekilde artırılmasının tersine sonuç yarattığını gösteren örnek sayısı da çoktur. Maliyeciler Katma Değer Vergisi örneğini verirler. Katma Değer Vergisi oranlarının arttığı oranda devletin vergi geliri artamamaktadır, çünkü "kaçak" oranı artmaktadır. "Ben enayi miyim" diyenlerin sayısı artmaktadır. Sonuç, her yerde fatura-fiş pazarlıkları ve kayıt dışına yeni kaymalardır.
Türkiye'de kurumlar, gelir ve katma değer vergilerinde oranların, gelişmiş ekonomilere kıyasla çok yüksek olduğunu maliyeciler belirtmektedir.
Gelişmiş toplumlarda vergi bilinci vatandaşlık bilincinin bir parçası olarak yerleşmiştir. Vergi ahlâkı iki taraflıdır. Vatandaş ödediği verginin nereye gittiğinin son kuruşuna kadar takipçisidir. Vergi oranlarını değiştirmeye ya da yeni bir vergi koymaya kalkan yönetim, önce bu geliri nereye harcayacağını, ne amaçla istediğini anlatır. Toplumu ikna ederse o vergiyi koyabilir, ikna edemezse koyamaz.
Vergi ahlâkının taraflarından biri olan "devlet"te, parayı harcayacak olanlara güven olmadığı zaman, o toplumda vergi ahlâkının oluşmasını kimse bekleyemez.
Vergi borç faizine yetmiyor
Türkiye'nin yaşadığı ağır güvensizliklerden biri de budur. Vatandaş ödediği verginin "hizmet" olarak dönmesi bir yana; şişmiş devletin şişmiş harcamalarına, makam otolarına, lojmanlara, dinlenme tesislerine gideceğine bir kez inanmıştır.
Onun için artık "yakalanmamak" esastır. Vatandaş haksızlığa uğradığına inandığı, vergi düzeninin adil olmadığını bildiği, vergiyi toplayanların toplum yararına harcama yapmadıklarını sezdiği zaman vergi toplamak büyük sorundur.
Hükümetin son vergi paketiyle, alabileceği son paraları almak için harekete geçmesi, krizin derinliğini de göstermektedir. Kötü yönetim, halkın önüne bir fatura daha koymak istemektedir. Bu faturayı yine daha önce yakalanmış olanlar ödeyecektir, yakalanmayan yine yakalanmayacaktır.
Bu vergi paketi de borç batağındaki hazinenin derdine deva olamayacaktır. Devletin vergi gelirleri borçların faizini ödemeye yetmez olmuştur. Dip nokta budur.
|