Konumuz kapıdaki pabuçlar...
Ya da, kamu alanında çıplak baş-çıplak ayak...
Olay ne kadar doğru aktarıldı, bilemem. Ama Sefa Kaplan'ın kitabında yer alan anekdot doğruysa, Derviş, Özal'ın ekonomi heyetinin bir toplantısına katılmak üzere Başbakanlık Konutu'na gittiğinde, kapının önünde yığılmış ayakkabıları, botları, postalları görünce kararını vermiş: Ben bu ekiple birlikte çalışamam
Kemal Derviş'i anlıyorum.
Bu duyguyu birkaç kez ben de tattım.
Bu bir, "ayrı dünyaların insanlarıyız" duygusu...
Farklılık, çeşitlilik, zenginlik, hoşgörü, demokrasi konusundaki bütün fikirlerden daha güçlü bir yabancılama hali...
Bundan yıllar önce bir seçim arifesinde Refahlı Belediye Başkanıyla röportaj yapmak için Sultanbeyli Belediyesi'ne gitmiştim. O kocaman ve olağanüstü çirkin binanın en üst katına kadar çıkıp da Belediye Başkanı'nın bölümüne geldiğimde, bir de baktım ki, kapı önünde pabuç yığılı. Görevlilerden biri önümde dizili erkek terliklerini gösterip pabucumu çıkarmamı istediğinde, nasıl oldum biliyor musunuz? - Sanırım- aynen, üniversite kapısı önünde başörtüsü çıkarılan kızlar gibi
Öyle çıplak, öyle cascavlak...
Daha önce binlerce defa başka ayaklara girip çıkmış terlikleri giymektense çıplak ayakla kalmayı tercih edip, yaz günü çorapsız ayaklarımla Başkan'ın görkemli odasına tıpış tıpış yürüyüşümü görmeliydiniz.
Röportajı yaptığım süre boyunca aklımı çıplak ayaklarımdan alamadım bir türlü. Konuşurken gözüm boyuna ayaklarıma takılıyor, takıldıkça onları koltuğun altına gizlemeye çalışıyor; fotoğrafçı arkadaşa "sakın ayaklarımı alma" diye kaş göz edip durmaktan bir hal oluyordum.
Benzer bir olayı bir kez daha Fethullah Gülen Okullarından birini ziyaretimiz sırasında yaşadım. Bu defa dayanamadım, ziyaret sonrasında okul yöneticileriyle yaptığımız dostça bir sohbet sırasında, duygularımı anlattım: "Belki siz farkında değilsiniz ama, sizin için başörtüsü çıkarmak neyse, benim için pabuç çıkarmak da öyle; ben de ayaklarımı mahrem bölge gibi algılıyorum ve herkese açık bir mekânda ayaklarım çıplak olunca kendimi çırılçıplak hissediyorum" dedim.
Nasıl şaşırdıklarını görmeliydiniz.
Hiç böyle düşünmemişlerdi, kendileri için çok doğal olan bir şeyin başkalarını bu denli rahatsız edebileceğini hayal bile etmemişlerdi.
Hemen girişe galoş koyacaklarını söylediler ve sanırım koydular da...