11.00 Müşteri temsilcileri için Kristal Elma vermemelerini esefle kınıyorum.
Reklamcılık olayının temeli biziz, haberleri yok. Kim bin dereden su getirip müşteriyi ikna ediyor? Kim o abidik gubidik reklamları düzeltip orta yolu buluyor? O reklamlar ilk haliyle müşteriye sunulsaydı reklamcılık sektörü tümüyle ortadan kalkardı. Daha ilk toplantıda müşteri reklamcıyı vurur, bir iki yıl içinde ortada reklamcı kalmaz, sektör de eriyip giderdi. Heyhat bir kategorimiz bile yok. O kreatiflerin aklına o kreatif şeyleri sokan kimler acaba? Vazifemiz olduğundan değil ama ajansımızın da bir itibarı var. Hiç olmazsa benim gibiler için "özel ilham kaynağı ödülü" verebilirlerdi... Boşuna o kadar açık saçık giyinmiyoruz herhalde. Gün yüzü görmemiş kreatiflerimiz canlansın kanlansın diye... Neyse. Ben şimdi ne giyeceğim törende? Bu akşam son şansın Yelda. Ya iyi bir koca bulursun ya da sonsuza kadar bekar kalırsın.
12:00 Bugün işe gidilmeyecek ve ödül töreni için elbise bakılacak. Geçen sene Lütfü Kırdar salonundaydı. Bu sene de herhalde şık bir yerde olur... Dandik bir kıyafetle de gidilmez oralara.
13:00 Allahım bu Nişantaşı öldürecek beni... El kadar kıyafet için 550 milyon istiyor. Bunun pabucu, çantası da var. Tatil param gitmek üzere... Amaan tatil parasını birine çektiririz nasıl olsa. Al gitsin. Now or never.
14:00 İhtihar etmek istiyorum. Tören Emek Sineması'nda olacakmış! Ben o lanet Beyoğlu'na bir kere daha mı gideceğim şimdi? Yavruağzı şifon elbisemle o... o böceklerin arasından mı geçeceğim? Ajanstakiler meğer biliyormuş. Daha mütevazı giyineceklermiş. Kahretsin. 550 milyon boşa gitti. Stiletto topuklarla nasıl yürüyeceğim ben o kaldırımlarda, düşünen yok. Kimin aklı bu acaba... Reklamcılık sektörü hakikatten batıyor galiba. Bağcılar'da bir düğün salonu da olabilirdi... Limonata ve pasta yer, göbek atar, sonra da kına yakardık. İstiklal Caddesi'ni otoparka çevirmiş olabilirler mi acaba tören dolayısıyla? Ne de olsa Beyoğlu ahalisinin görüp görebileceği en şık olay. 15:00 İstiklal Caddesi halka açık bir yermiş, basit bir tören için neden orayı otoparka çevirsinlermiş ki... Bu İlke denen entel yaratık durumun hiç farkında değil. Sektörümüzün haysiyeti söz konusu. Ve tabii evlilik hayatımız.
20:00 İstiklal Street. I hate you! Yavruağzı mini elbisemle olabilecek en sürreal kadrajı da oluşturdum ya... Bu moralle bir reklamcı kapamayacağım kesin. Şu Kasımpaşa delikanlılarıı gerçek kadın görmüş oldu sayemde. Bakın bakın. Gözünüz bacak görsün.
20:30: Emek Sineması, I hate you too. Dernek! I hate you most. Bu ne böyle... Mahalle düğünü gibi. Herkes birbirini uzaktan görüyor, kimse kimseye yanaşamıyor. İlke duruma adapte olmakta hiç güçlük çekmiyor bakıyorum, festival açılışları da böyle oluyormuş. Ucuzcular... Nerde o geçen senelerdeki şıklık? Ay çok fena moralim bozuldu. Televizyona falan çekmeseler bari. Arkadaşlarıma rezil olacağım.
21:00 Neyse ki boy ve pos bakımından allahın şanslı kuluyum. Burada ezilip gitmek de var. Neslihan'a acıyorum. Hem kısa, hem hamile... Daha ne felaket gelebilir ki insanın başına... Ha evet, bir de o çirkin kocası.
23:00 Ay iyi ki gelmişim. Acayip dedikodular öğrendim. Boşanan boşananaymış meğer. Çok keyiflendim şimdi.