Eskiden özlemle bakardık rakip milli takımların kadrolarına. Lejyoner dolu olurlardı. Biz ise, annemizin liginden esintilerle idare ederdik. Hatta, İlyas gibi, Uğur gibi Almanya'nın önemli takımlarında oynamış gurbetçileri ilah yapardık.
Şimdi devir değişti. Futbolumuzun yıldızları birer ikişer yurtdışına çıkıyor. Geçen sezonu başka ülkelerde geçiren futbolculara baktığımızda Hakan Şükür dışındakilerde de büyük gelişmeler görüyoruz. Bu yıl göçün devamı geliyor. Mutluluktan uçalım uçmasına ama, ligimizi bekleyen tehlikeyi de gözardı etmeyelim.
Artık Avrupalıların takip ettiği bir ligimiz var. Sadece 3 Büyükler değil izledikleri. Bursasporlu Okan'a Fransızların ilgisini hatırlayın. Artık bizim ligimizden Avrupa'ya daha fazla oyuncu akacak. Ve bedavaya gidecekleri için, bu şanstan yıldız olmayan oyuncular da yararlanacak. Örneğin, Lazio gidip Malatyaspor'daki bir görev adamını yedekte beklemesi için alıverecek. Bu da, daha renksiz bir Türkiye Ligi demek.
Yurtdışına en fazla oyuncu ihraç eden ülkelerin başında Hollanda var. Ve Hollanda liginin durumu içler acısı. Büyük maçlar haricinde seyirci sıkıntısı yaşanıyor. Almanya'da aynı problem 90'ların ilk yarısında vardı. Yıldızları İtalya'dan dönünce kalite ve heyecan arttı. Bu sıkıntıyı yaşamadan futbolcu ihraç edebilen tek ülke Fransa. Ama onların devamlı yıldız üreten bir sistemleri ve her yıl değişik takımların şampiyon olabildikleri bir ligleri var.
Leeds Menajeri David O'Leary'nin sözleriyle kapatalım yazıyı: "İmza günlerinde en büyük ilgi, büyük paralarla aldığımız yıldızlara değil, bu şehirde doğup büyüyen Alan Smith'e oluyor. Eğer yerel kahramanınız yoksa taraftarın ilgisi düşer."