  
Peki nasıl?
Geçenlerde, önce TRT 2'de Yakın Doğu Üniversitesi'nde, ardından da CNN TÜRK'de Dışışleri Bakanı İsmail Cem ile Kıbrıs üzerine yapılan konuşma ve değerlendirmeleri dinledim..
Kıbrıs'a değinmeden önce, İsmail Cem'in, AGSK konusuna yaklaşımını, bugünkü tavrını sürdürmesi halinde, desteklediğimizi belirtelim. Cem, şövenist olmayan bir tavırda, Türkiye'nin isteklerinin karşılanmasına değinirken, "Bir orta yol bulunacağına inandığını" söyledi.. Doğrudur. Bir orta yol mutlaka bulunmak zorundadır.. Önümde, NATO'nun Washington Zirve toplantısının ortak bildirisi var.. Türkiye, AB üyelerinin, bu ortak bildirinin altındaki imzalarına, şimdi sahip çıkmalarını istiyor.. Davulun boynumuzda, tokmağın ise başka ellerde olması mümkün değil.. Bu kadar basit.. Galiba İngilizler bu orta yol üzerinde çalışıyor.. Bakalım ne çıkacak?
Gelelim Kıbrıs'a..
KKTC'deki Yakın Doğu Üniversitesi'nde 3 gün sürdüğü bildirilen toplantı, "Türk'ün Türk'e propagandası" olmanın ötesine gitmemiş anlaşılan.. Kendileri gibi düşünmeyen insanları dinlemekten hazzetmedikleri için olsa gerek.. Gerçeklerle yüzleşmek yerine, vatan-millet-Sakarya edebiyatı işlerine geliyor..
İsmail Cem de, bu konuda, beklenilen esnekliği, sanki Ankara'daki güç odaklarının müthiş baskısı nedeniyle gösteremiyor.. Çünkü, AB ile AGSK konusunda orta yol bulunabileceğini, yani müzakereye açık olduğunu söyleyen Cem, Kıbrıs sorununda "Çaldığımız düdük" diyor.. Peki nasıl olacak? Adı üzerinde "Müzakere" diyoruz.. Müzakere iki tarafın oturup konuşması, isteklerini törpülemesi ve sonuçta bir çerçeve anlaşması sağlamaları demektir.. Yani gerek biz, gerekse Rumlar taviz verecek ki, barış sağlansın.. AGSK'da müzakere, Kıbrıs'ta no müzakere.. İnandırıcı olmaz ...
Aslında, Kıbrıs Rum halkına "Bakın, biz tavizlerimizle masaya geliyoruz. Eğer sizin yöneticileriniz isteklerini törpüleyip gelmezse, adanın kuzeyine dönmeniz bir daha asla mümkün olmayacaktır. Düşünün taşının ve aklınız varsa ve bir gün adanın kuzeyine gelmeyi düşünüyorsanız, yöneticilerinize baskı yapın.. Adanın kuzeyini tamamen kaybetmek, sizce başarılı bir politika ise, onu da siz bilirsiniz.. İrlanda halkının oyları da kulağınızda küpe olsun" çağrısı yapsak, Rumlar'ın aklını başına getirmeye yardımcı olur mu acaba?
Ama bunu yaparken, bizim de, en azından Maraş, Lefkoşa Havaalanı, toprak ve Anayasa gibi konularda, olacak isteklerle masaya gitmemiz lazım.. Biz akıllı gidelim masaya, sıkıysa onlar gelmesin..
Türkiye Kıbrıs konusunda haklı olduğunu, ancak masada müzakere ederek anlatabilir. Yoksa kendi kendimize konuşarak, haklılığımızı kimseye kabul ettiremeyiz.. Sonuçta da faturayı önümüze koyarlar.. Bu duruma düşmemek lazım. Çünkü Rumlar'ın istediği de bu.
Sadece Türkiye ve KKTC değil, hiçbir ulus sürekli geçmişte yaşayamaz.. Yaratıcı fikirlerle geleceğe bakmamız lazım.. Geleceğe takılıp kalmak, hâlâ 3'üncü Dünya Ülkeleri grubunun BM'de bir blok halinde oturduğunu sanmak, bize hiçbir şey kazandırmayacağı gibi, sürecin aleyhimize işlediği de açık seçik görülmektedir..
Korkmayalım.. Biz akılcı olabilirsek, inanın başkaları korkacaktır bizden...
|