Benzeri sinyaller, bu kez Derviş'in reel sektörle buluşma turlarının Ankara bölümünden geliyor.

Derviş; sorunlarını anlatan, çözüm isteyen sanayicilere önce ülkenin içinde bulunduğu kritik tabloyu özetliyor, ardından sözü, kendisine yöneltilen en zor soruya getiriyor:

"Geçenlerde oğlum aradı. Kendisi hukukçudur. 'Baba, devletin vergi gelirlerinden daha fazlası faize ödenecek. Bu işin çözümü nasıl olacak?' diye sordu. İşte temel sorun burada. Şubat-Mart aylarında devlet iflasın eşiğine geldi. Yüzde 60-70 enflasyonla istikrarlı büyüyemezsiniz. Böyle yüksek enflasyonu olan ülke yok artık. Hedefimiz, büyüme ve istihdamdır. Ancak bunun için mutlaka kamu finansman dengelerini tutturmamız lazım."

Derviş, samimi açıklamalar içeren konuşmasına daha sonra şöyle devam ediyor: "Türkiye'de birçok konuda ucuz popülizm yapılıyor. Örneğin, tüm bankacılar hırsız gibi görülüyor. Oysa biz, suç işleyenle risk alanı birbirinden ayıracağız."

"Şimdi mikro sorunlara eğilmenin zamanı", "Ekonomide koordinasyon çok önemli", "Bu aşamada vergi indiriminden söz edemeyiz", "Aman rehavete kapılmayalım", "İşi sıkı tutmazsak yeniden ciddi sıkıntıya gireriz", "Hep beraber destek verin", Derviş'in diğer sözleri oluyor.

İşadamları Derviş'i, sadece ekonomiyi istikrara kavuşturacak bir isim olarak görmediklerini, bürokrasiyi hatta siyaseti yeniden yapılandıracak bir umut dolarak algıladıklarını açık açık söylüyor.

Ancak Derviş ve ekibi, "Erken siyasi mesajlar verilmesinin", "Şortla Güniz Sokak gezisinin" yarattığı potansiyel rahatsızlıkları hesap ederek ekonomi dışına çıkmamaya özen gösteriyor. Derviş de Hazine Müsteşarı Öztrak da kimseye para vaadinde bulunmuyor. Sanayiciye, küçülerek ayakta kalmaktan, yeni koşullara ayak uydurmaktan başka çare kalmıyor. Fırtınayı atlatan, Derviş'le yoluna devam edecek.