Yirminci yüzyıldan kalan ayıplar
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye için kurulmadı. Kendi ülkelerinde haksızlığa uğradığına inanan ve "iç hukuk yollarıyla" sonuç alamayan binlerce Avrupalı bu mahkemenin kapısına gidiyor. Bütün devletler çeşitli nedenlerle bu mahkemede sanık oluyor.
Türkiye ise mahkumiyet rekorları kırıyor. Bu mahkemenin son kararında, 1993 yılında Lice'de meydana gelen olaylarda güvenlik güçlerinin haksız uygulamalarından mağdur olduklarını savunan 246 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı haklı bulundu. Devlet bu 246 vatandaşına 2,5 milyon İngiliz Lirası tazminat ödeyecek.
Geçen ay Türkiye bu uluslararası mahkeme tarafından defalarca mahkum edildi.
Dostane çözümün anlamı
1993'te örgüt üyesi olarak yakalanan ve daha sonra idama mahkum olan bir kişinin gözaltında işkence gördüğü tesbit edildi. Türkiye bu kişiye 100.000 Fransız Frangı ödeyecek.
1993'te Tatvan'da gözaltına alınan iki gencin ailesinin başvurularına rağmen gereken hukuki araştırmanın yapılmadığı kanıtlandı. Türkiye bu kayıp çocukların ailesine 5.000 İngiliz Lirası ödeyecek.
Türkiye 6 davada da "dostane çözüm"ü ve tazminat ödemeyi kabul etti. Bu tarz bir uzlaşma da "kabul" anlamına geliyor.
Bu "kabul" olaylarından üçü yasadışı olarak uzun süre gözaltında tutulma ve yargı önüne çıkarılmama iddialarıyla ilgiliydi. Türkiye bu davaların şikâyetçilerine 275.000 Fransız Frangı ödemeyi kabul etti.
Evleri güvenlik güçleri tarafından tahrip edilen 3 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı "dostane çözüm" sonucu 10.000 İngiliz Lirası tazminat aldı.
Yücelen'in getirdiği yeni açı
Yine evleri tahrip edildiği ve köylerinden zorla göç ettirildikleri için 16 vatandaşımız 173.000 İngiliz Lirası tazminat "kazandı".
Bunlar son bir ayın kararlarıdır. Ve söz konusu olaylar hep 1993-1994 yıllarına aittir.
Türkiye, yirminci yüzyılın "ayıpları"ndan fena halde sabıkalıdır. Bu sabıkalı durumdan çıkmak hiçbir şekilde, hiçbir gerekçeyle ertelenemez.
İçişleri Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen'in, insan hakları ve birtakım yasadışı uygulamalar konusunu öne alması son derece yerindedir. Kamunun ilgili bütün birimlerinin, üst düzey sorumluluk sahibi bütün yetkililerin ve eksiksiz bir demokrasiyi hak ettiğimizi düşünen herkesin bu girişimlere destek olması şarttır. Yücelen'in İçişleri Bakanı olarak getireceğini söylediği yeni "açı", çağdaş "açı"dır.
Türkiye, yirminci yüzyıldan kalma ayıpları sırtından atarak yürüyecektir.