Aynı duyguyu yıllar önce Granada şehrinde, Elhamra Sarayı'nda da yaşamıştım.
Tacidarlar onca emekle, onca insanın göz nuru ve hüneriyle akıllara durgunluk verecek dünya cennetleri yaratıyorlar; sonra da evlerini başkalarına bırakıp gitmek zorunda kalıyorlar.
Versailles Sarayı'ndaki toplantının yapıldığı Kraliyet Operası da böyle bir kaderi yaşamış.
"Güneş Kral" XIV. Louis zamanında yapılan saray, şimdi bin kişinin emek vererek korumaya çalıştığı bir Cumhuriyet hazinesi.
İçinde bulunduğumuz opera 18.yüzyılda ünlü Gabriel tarafından yapılmış ve XVI. Louis ile Marie Antoinette bu muhteşem salonda evlenmişler.
Sonrası malum: kralla kraliçenin kafaları kesilmiş ve nazırlar ihtilal sırasında operaya sığınmışlar.
Şimdi bu tarihi mekânda, geleceğe ilişkin konuşmalar yapılıyor.
Ama ne konuşmalar!
Genetikten felsefeye, tıptan sosyal bilimlere, siyasetten ekonomiye uzanan bir yelpazede, dünyanın her köşesinden gelen uzmanlar görüşlerini aktarıyor.
İnanılmaz bir bilgi sağanağı. Bu parlak beyinlere hayran kalıyorsunuz. Ve her konuşmacıda, elinize kalem kağıt alıp bilmediğiniz birçok şeyi not ediyorsunuz.
Genetik olarak değiştirilmiş organizmaların (GMO) yararları ve zararları, Montsanto şirketinin genetik gıda alanındaki yatırımları, bu yeni gelişmenin yarattığı etik problemler birbiri ardına sıralanıyor.
Sonra sözü ünlü kanser uzmanı alıyor ve California'da virologlar tarafından yapılan deneyimi, yani "kanserin bulaşıcı olabildiği"nin kanıtlanmasını anlatıyor. Bu deneyde, kanserli bir tavuktan alınan tümör hücresi, sağlıklı bir tavuğa aktarıldığında onda da kanser başlamış.
Ünlü uzman kanser genini nasıl bulduklarını anlatarak devam ediyor konuşmasına.
Öğleden sonra genetik uzmanlarının yerini ekonomistler ve yöneticiler alıyor.
IMF Avrupa Şefi'nin de aralarında bulunduğu birçok uzman dünya ekonomisini yorumluyor.
Elinizde yine kağıt kalem; not alıp duruyorsunuz.
Bu ilginç düşünce ve bilgileri yeri geldikçe sizlere aktarabilmek için...