Bozuk giden her şeyi yasa eksiğine bağlamak ve "acele reform" istemek toplumsal refleks haline geldi.
Oysa hizmet etmek isteyenlerin önünü kesen sanıldığı kadar çok engel yok.
Tersine koruyucu yasalar var. Yeter ki işletecek ufuk ve cesaret bulunsun..
Devlet Bakanı Hasan Gemici, sokak çocuklarını korumak için etkin fakat gösterişten uzak bir çalışma sürdürüyor.
Bütçe imkânlarının tıkandığı noktada gönüllü kuruluşlardan yararlanıyor. Böylelikle yoksul veya sorumsuz ailelerin çocuklarını sokağın risklerine karşı koruyan bir etkinliği sürekli arttırıyor.
SHÇEK 7'si İstanbul'da olmak üzere 24 sosyal merkez kurdu. Üç yılda 8 bine yakın sokak çocuğu buralarda koruma altına alındı ve çoğu okula başlatıldı.
Çocuklar üstündeki "velâyet" artık anne ve babalar için hak değil sorumluluk.. "Çocuk benim değil mi; döverim de, severim de" diyemez kimse.
Çocuk, sırtından kazanç sağlanacak bir varlık değildir. Devlet, bu istismarı önlemekle yükümlüdür.
SHÇEK bu görevi bir süredir etkin olarak yapıyor. Sosyal devletin şefkati işe yaramadığında yaptırım gücü işletiliyor.
Türkiye'de ilk kez iki çocuk, "yeterince bakılmadığı, sert davranıldığı, yasa dışı yollardan para bulmaya zorlandığı" gerekçesiyle ve mahkeme kararıyla ailesinin elinden alındı.
Açılmış 67 dava da yürüyor.
"İlk olay" ve kahramanları ile ilgili haberi bugünkü Sabah'ta okumak, sanıyorum ki kriz gerginliğinin kararttığı yüreklerinize bizim gibi biraz su serpecektir.
Çünkü kurtarılan her çocuk, toplumun da mutluluğunu ve yarınını kazanmaktır. "Çocuk, Tanrı'nın verdiği ödüldür".. Bunu takdir edemeyen toplumlar, kendilerine tehlike dolu bir gelecek inşa ederler.
Ekonomik krizin dayattığı tasarruf mecburiyeti, sokak çocuklarını kurtarma çabalarını asla etkilememeli.
Bazı ayıplar, yasaların suç saydığı eylemlerden daha büyük vebaldir.
"Türkiye İnsan Hakları Vakfı"nın Mayıs 2001 raporundaki bir tesbit, böyle bir ayıbın işlenmekte olduğunu duyuruyor.
Terörün yerinden yurdundan ettiği insanlar Güneydoğu'daki köylerine dönmek istiyor. Ama şu şartla:
"Maddi ve manevi tazminat istemeyeceğinize dair önce yazılı taahhüt verin.."
Yerini, yurdunu terketmeye kendilerini mecbur bırakan sebepler içinde devletin kusuru varsa tazminat isteme hakkını mahkemede aramaktan vatandaş mahrum edilebilir mi?
Sakat bıraktığı hastaya yoğun bakımda "şikâyetçi olmayacağına dair imza ver yoksa oksijen borunu keserim" diyen bir doktor olmaz ve olamaz..
Devlet hiç olmamalı!