|
|
|
Sözünü tutmayan banka yanacak
IMF'nin, Türk Hükümeti'nin izniyle açıkladığı 6 ve 7'nci gözden geçirme ziyaret raporunda "BDDK, verdiği taahhüt planına uymayan bankalara el koyacak" denildi
IMF, Türk hükümetinin onayıyla açıkladığı 6 ve 7'nci gözden geçirmeyle ilgili raporunda çok çarpıcı tespitlere yer verdi. Özellikle bankacılık sektörünün krizden sonraki sorunlarına işaret eden IMF, bankaların sermaye rakamlarının ciddi biçimde gerilediğine dikkat çekti ve durumun daha da kötüleşebileceği uyarısında bulundu. IMF Avrupa Bölüm Başkanı Michael Deppler'in onayladığı raporda, bu nedenle BDDK'nın tüm bankalarla görüşmeler yaptığı ve sermaye yetersizliği içindeki bankalardan pozisyonlarını nasıl güçlendireceklerine dair ciddi bir plan aldığı belirtildi. IMF raporundaki en çarpıcı ayrıntılardan biri, BDDK'nın bu taahhütleri yakından takip edeceği ve taahhütlerini yerine getirmeyen bankalara el konulacağının açıkça belirtilmesi oldu. Raporda, şu ayrıntılar üzerinde duruldu:
GERİ DÖNMEYEN KREDİLER ARTACAK
Bankalar: Bankaların geri dönmeyen kredilerinde artış olacak. Geri dönmeyen krediler, şimdiye kadar düşük düzeyde seyrederken (toplam kredilerin yüzde 4'ü), 2000 başında sıkı olarak uygulanmaya başlayan kredi sınıflardırılması ve dönmeyen krediler için provizyon ayrılmasını gerektiren kurallar nedeniyle hızlı bir artış bekleniyor. 2000 yılı sonunda dört büyük bankanın ortalama risk ağırlıklı sermaye yeterliliği rasyosu yüzde 23 oldu. Geri kalan 23 ticari bankada bu oran yüzde 13'tür. Kriz sonrasında, sistemin yarısını temsil eden çoğunlukla büyük bankaların ve bazı küçük bankaların mali durumları, kriz dönemlerindeki olağanüstü yüksek kazançlar nedeniyle güçlendi. Aynı zamanda, geri kalan ticari bankalar yüksek faiz oranları ve doların dalgalanmaya bırakılmasıyla büyük zarar yazdı. Son haftalarda bankalar neredeyse bilanço dışı forwardları da içeren tüm net dış yükümlülüklerini kapattı.
ENFLASYONDA ÜST SINIR YÜZDE 80
* Enflasyon: Birkaç ay için enflasyon oranı çok belirsiz olsa da yetkililer son çeyrekte aylık enflasyonu yüzde 2'ye ve 2002 yıllık enflasyonu yüzde 20'ye düşürmeyi amaçlıyor. Bu düşüş, para politikası, ilk aşırı değer yitirmeyi takiben güvenin yeniden tesisi ve dış kaynak girişiyle normal kurun biraz değer kazanması, politikaların güçlenmesinin enflasyon beklentilerine olumlu etkisi, sosyal kesimlere danışılarak ücret ve fiyat politikalarında ölçülü davranılmasının toplam sonucunu yansıtmalıdır. Enflasyonun, hedeflenenin çok üzerine çıkması önemsiz sayılamaz. Ancak görece olarak küçük bir sapma, çok önemli bir problem yaratmayabilir. Enflasyon örneğin, yüzde 80, yüzde 100'lere ulaşırsa ciddi problemler doğurabilir.
* GSMH BüyüklüĞü: Bu yılın ilk iki çeyreğinde negatif olması bekleniyor. Ancak üçüncü çeyrekten itibaren ihracat ve turizm ile yukarı dönüş bekleniyor. Büyümenin 2002-2003'te de yıllık yüzde 5-6 oranında devam etmesi bekleniyor.
Faizler mutlaka inmeli
* Reel faİz oranlarI: Krizlerde faizler çok yüksek düzeylere çıktı. Borç dinamiği sürdürülemez hale geldi. Hedeflenen tüketici enflasyonu oranıyla deflate edildiğinde faizlerin 2002 yılında da düşmeye devam etmesi ve ortalama yüzde 20 düzeyinde olması bekleniyor. Bu reel faiz oranlarındaki projeksiyonlar, Brezilya gibi diğer ülkelerdeki tecrübelere, Türkiye'nin programa başlangıcındaki durumu, enflasyon ve bankacılık sektöürünün gücü gibi faktörleri yansıtacak marjlar da eklenerek yapılmıştır. Güvenin tekrar tesis edilebilmesi için reel faizlerin aşağı çekilmesi şart. Böylece yetkililer, mali görünümün sürdürülebilir olduğu konusunda piyasaları ikna edebilir. Önümüzdeki dönemde program politikasının katı bir şekilde uygulanması, bağımsız Merkez Bankası'nın kredibilitesinin artırılmasında kritik rol oynayacaktır. Bu programın, reel faizleri indirme şansı yüksektir.
|
|
|
|