kapat
16.06.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Garildi
 

Edebiyatın babaları ve çocukları


Yazın dünyasında baba oğul gerilimi yaşayan yazarlar çok, ama babasına övgü yağdıranlar da yok değil: Can Yücel'in "Hayatta ben en çok babamı sevdim" şiiri, Oğuz Atay'ın "Sen olmasaydın birçok şey yapabileceğimi düşünürdüm. Şimdi artık suçun kendimde olduğunu görmek zorundayım" dediği öyküsü buna örnek
Baba ve oğullar, edebiyatın hem vazgeçilmez bir konusu hem de yazarların hayatlarının en kıvrımlı meselesi olmuştur. Öyle ki bu 'mesele', klasik romanların en güçlülerinden Turgenyev'in "Babalar ve Oğullar" kitabına adını da vermiştir. Turgenyev'in bu romanı kuşak çatışmasını ele alırken aynı zamanda değişen değerleri ve düşünce hayatının çatışmalarını da masaya yatırır.

Tevfik Fikret ve oğlu Haluk'un ilişkileri de ne hazin ki böyledir. Haluk, ünlü yazarımızın aksine Hıristiyanlığı seçmiştir. Bu tıpkı Turgenyev'in romanında olduğu gibi güçlü ve tanınmış kişilikli babaya bir isyan, ondan kopma, kendi bireyliğini yaratma arzusu muydu bilinmez ama Tevfik Fikret bir kitabına da oğlunun adını verir: "Haluk'un Defteri."

Çek edebiyatının güçlü kalemlerinden Franz Kafka ise babasının güçlü kişiliği altında ezilmiştir.

Tahsin Yücel'in "Peygamber'in Son Beş Günü" romanında da evlat, babanın zıttı bir kişiliktir.

Ama tüm bu örnekler, yazarların sadece baba oğul gerilimi yaşadığını göstermez.

Nitekim Can Yücel babası Hasan Ali Yücel için "Hayatta ben en çok babamı sevdim" der. Oğuz Atay ise "Babama Mektup"la özlemini dile getirir. Kemalettin Tuğcu'nun kitaplarında ise üvey baba-evlat ilişkisi göze çarpar.

BUKET AŞÇI

www.sigortam.net

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır