  
Kriz öğretti
Cumhurbaşkanı Sezer, Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu'nun değişmesi gereği üzerinde dün açık bir şekilde durarak "düğmeye basmıştır".
Siyasetteki, dolayısıyla yönetimdeki tıkanmanın hukuki kaynağı bu iki yasadadır. Bu iki yasa birarada, siyaset "esnafı"nın kök salmasının, partilerde ve bütün siyasi hayatta "lider sultası"nın sarsılmaz egemenliğinin güvencesi olmuşlardır.
Ekonomik krizden çıkış yolundaki düzenlemeler, ite kaka ve bazen kör topal olsa da, ilerlemektedir. Krizin ağırlığı nedeniyle siyaset esnafı artık direnemeyecek bir noktaya geldiği için ekonominin yeniden yapılanmasını ve siyasetin ekonomi üzerindeki ağırlığının yok edilmesini sağlayacak yasalar ve çalışmalar mecburen yürümektedir.
Değişimin birinci koşulu
Siyasiler artık kamu bankalarını kullanamayacaktır, "fonlar" yoluyla bütçe dışı kaynakları istedikleri gibi harcayamayacaklardır, kamu kuruluşlarının "partililere ve yakınlara iş bulma merkezi" olmaları artık mümkün değildir.
Son kriz Türkiye'deki en hızlı bilinçlenme ortamını yaratarak büyük bir gelişmenin de nedeni olmuştur. Türk halkı ekonomik krizin kaynağının aslında siyaset ve siyaset esnafı olduğunu, Türkiye'nin uzun süredir çok kötü yönetildiğini de bütün ayrınrtısıyla görme imkânını bulmuştur.
Türkiye'nin ekonomisi yeni bir düzene geçerken, siyasetinin de aynı değişimi yaşaması kaçınılmaz olmuştur. Siyasette ve genel olarak bütün yönetimde "değişim"in başlaması için de üç temel yasada değişiklik birinci koşuldur.
Cumhurbaşkanı Sezer, daha önce Anayasa değişikliği üzerinde çeşitli kereler durmuştu, dün de Siyasi Partiler ve Seçim kanunlarının acilen değişmesi gerektiğini söyledi.
Artık halkın da gündemi
Bu üç temel yasada değişiklik yapılması ve ülkede siyasetin ve yönetimin yenilenmesi zorunluluğu üzerinde son yirmi yıldır çok konuşuldu, çok kalem oynatıldı. Ama bu konular bugüne kadar "halkın gündemi" olmamıştı. Bu konuları konuşanlara, yazanlara "muhalifler" olarak bakılır, Anayasa ve yasa değişiklikleri ülkenin önemli ve temel meseleleri arasında görülmezdi.
Son kriz herkesin gözünü açtı, hem de ardına kadar.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin 3.476 kuruluş yöneticileri arasında yaptığı araştırmanın sonuçları siyaset ve yönetim değişiminin artık ülkenin birinci gündem maddesi olduğunu bir kez daha gösteriyor.
Türkiye'nin yeni bir anayasaya ihtiyacı vardır: Yüzde 95,5
Siyasi Partiler ve Seçim Kanunları değişmelidir: Yüzde 96,9.
Yönetim yeniden yapılanmalıdır: Yüzde 98,6.
Yerel yönetim reformu yapılmalıdır: Yüzde 96,4.
Topyekn yenilenme
Yeni bir anayasa ve yönetimin yeniden yapılanmasının adı "devlet reformu"dur. Siyasi Partiler ve Seçim kanunlarının değişmesi, siyasetin yeniden yapılanmasının yolunu açacaktır. Yerel yönetim reformu da, herşeyin merkezden belirlendiği yapının artık yürümediği, merkezin yetkilerini yerel yönetimlerle paylaşması gerektiğinin ifadesidir.
Ekonomik krizin aslında siyasi krizden, yönetim krizinden kaynaklandığını bütün Türkiye görmüştür, görmektedir. Topyekn bir yenilenme için "zihniyet değişimi"nin bütün unsurları artık halka malolmuş durumdadır. Ekonomik programla işin bitmediği, tam tersine yeni başladığı en yaygın biçimde kavranmıştır. Kriz ağır olduğu kadar da öğretici olmuştur.
|