Kaybolan yıllar...
Bu yıl da basketbol liginin zirve dördünün Efes, Ülker, Telekom ve Darüşşafaka'dan oluşması ve finali her zamanki gibi Efes ve Ülker'in oynaması, anlayana birden fazla ders içeriyor.
Bir kere, ne kadar ekmek o kadar köfte. Bu çok açık. Basketbol öyle bir oyun/showbiz ki ne kadar koyarsan o kadar alıyorsun. Potanın 3 büyükleri yatırımlarının basketbola verdikleri önem kadarını ilk ağızda aldılar ve onların arasına ligin mütevazi ve fakat akıllı kullanılan bütçeyle maddi manevi kaynakları en iyi değerlendiren takımı Daçka katıldı.
Futbolun 3 büyükleri F.Bahçe, G.Saray ve Beşiktaş'ın adları basketbolun üç ortancası takımlarına çıktı neticede. Aldıkları neticeyle sevenlerine, yanlış yönetimleri, şubeye yaptıkları üvey evlat muameleleri, tutmadıkları parasal sözleriyle de formayı terletenlere kahır dolu bir sezon daha yaşattılar bu güzide kulüplerimizin yöneticileri. Hiçbir konuda anlaşamazlar da, basketbolu gözardı etmede sanki söz birliği etmiş gibiydiler. "Formamızın önüne sponsor ismi almayız" bağnazlığını kimselere bırakmazlar haspalarım ama her yıl olduğu gibi, önce Avrupa Kupaları'ndan daha sonra ligden sapır sapır döküldüklerinde tüm bunlar hiç yaşanmamış pişkinliği içine girdiler. "Ama onlar müessese takımları, reklam bütçelerini kullanıyorlar,vs,vs" zevahiri kurtarma edebiyatları hemen başladı.
Yemezler beyler, en büyük profesyonel sizsiniz ve de sadece futbol kulübü olmak yok geleneğinizde. Güzel eski günlerde basket takımlarınız duman attırırdı liglerde. Müzeleriniz basket kupalarıyla dolu. Avrupa bile iki ligi kaldıramazken ayrı müessese takımları ligi, Türkiye'de basketbol kan kaybederken hiç olmaz. Sizlerden ümitsiz olduğum için çözümü de peşinen söylüyorum.Son çıkan sponsor yasasından yararlanarak, şubeyi bütçesiyle bağımsız tam profesyonel kar merkezi haline getirerek başına bir sponsor adını koyun. Örneğin; Telsim-Galatasaray. Korkmayın nal toplamaktan daha kötüsü olmaz ve gelenekler profesyonellik içerisinde bu küreselleşmeyi yadırgamaz. Bir defa olsun basiretle kafanızı kullanın, kullanın, kullanın.. Bu taraftar için kullanın...
Taktik faul
Yaz geliyor ya, Avrupa basketbolu yine karıştı. Stankoviç'in el sıkıştığı FIBA-ULEB birleşmesini FIBA Genel Kurulu reddetti. İçlerinde Turgay Demirel'in de bulunduğu 8 Avrupa Komisyonu üyesi kararı protesto ederek istifa ettiler. Yerlerine 8 Temmuz'da seçim yapılacak. Demirel "İstifam taktik fauldür. Beni gene seçecekler, duruma hakimim, merak etmeyin" diyor. Tamam merak etme hakkımızı saklı tutuyoruz da ya Troy'un da Tofaş'dan sonra ligden çekilmesine ne demeli?
Kulislerden...
Hiçbir zaman çıktığın kapıyı hızla çarpma geri dönmek isteyebilirsin... demiş Don Herold. Çetin Yılmaz da Ülker'den ayrılırken aynen öyle yaptı. İlişkilerini kırmadan dökmeden çıktı işin içinden. Eee, ne de olsa ODTÜ ekolü rahle-i tedrisinden geçmiş bilge bir kişidir. Çetin'in adı yine Ülker için dolaşıyor. Didin'i Beşiktaş'a gönderenler bile var da, bilgi aktarma adına yazdım bunları. "Bir kez girdiğin akarsuya bir daha giremezsin. Ne su aynı sudur, ne de sen aynı insan"... Bu da Heraklit..
HAFTANIN SORUSU
32. Avrupa Basketbol Şampiyonası'na kaç gün kaldı ve en önemlisi tesisler ne alemde