kapat
06.06.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Finansbank

 
ALİ BAYRAMOĞLU(abayramoglu@sabah.com.tr )

Yeniler...

Sonbahar, "yeni siyasi oluşumların devreye girmesi" beklentisine kilitlendi. Kuşku yok; bu beklentinin "ana manivelası"nı mevcut siyasi partilerin kamuoyu nezdinde yaşadığı "iflas" ve "siyasetin yeniden yapılanması" arzusu oluşturuyor.

Ancak bu beklentinin ülkenin içinde bulunduğu siyasi ruh halinden ve çapı her geçen gün genişleyen "depolitizasyon şemsiyesi"nden bağımsız olduğunu sanmamak gerekir.

Bugünkü manzara ortada: İyi "işleyen bir devlet" ve "dürüst siyasetçi" talebi, toplumsal siyaset, siyasi proje, değişim siyaseti fikirlerine tümüyle galebe çalmış durumda. Siyasette istihdam, üretim, gelir bölüşümü sorunları tümüyle rafa kalkmış bulunuyor. Bu manzara, Tayyip Erdoğan ile Kemal Derviş'in devreye girmesi, bu yolla siyasette bir altüst oluş yaşanması, siyasi yarışın bu iki isim arasında oluşması beklentisiyle paralel gidiyor.

Buna karşılık aynı ortamın ülkede esen mevcut otoriterleşme eğilimlerini de kuvvetlendiren yönler taşıdığı gözardı ediliyor.

Nitekim Türkiye, devletin iç işleyişinin militerleşmesini, yargının siyasileşmesini, basın ve bireysel özgürlükler başta olmak üzere tüm özgürlükler rejiminin RTÜK yasasıyla hiç olmadığı kadar geri bir düzeye çekilmesini yaşıyor.

Sorun sadece bununla da sınırlı değil. Dün ANAR'ın "Mayıs 2001 Türkiye Gündemi Araştırması"ndan sözedereken, parlamento dışındakiler de dahil olmak üzere mevcut tüm partilerin aylardır artan oranda destek yitirdiklerini, en yüksek oy oranın yüzde 8,5'te kaldığını, hatta DSP'nin HADEP'in arkasına düştüğünü belirtmiştik.

Bu durum siyasi partilerin güven kaybına uğramaları ve "popülizm krizi" sonucu erimelerini ifade ettiği kadar, değişim dalgasına talep veremeyecek oranda "güçsüz ve iktidarsız kılınan bir siyasi yapının yaşadığı çözülme ve bölünme" olarak da değerlendirilebilir. Değerlendirmenin de ötesinde, "iktidarsızlık - çözülme ilişkisi" mevcut durumu kavramak için en geçerli anahtar sayılabilir.

Şimdi soru şudur: Siyasete girmesi beklenenler, özetle Erdoğan ve Derviş, bu tabloyu daha "bölük pörçük" hale mi getirecekler, yoksa diğerlerini devre dışı bırakarak bir "toparlanma"yı mı sağlayacaklar?

Bu, şüphe yok ki, yenilerin "siyasetin iktidarını" ne denli simgeleyeceklerine bağlı.

ANAR'ın anketine göre deneklerin yüzde 30'u Türkiye'yi düze çıkaracak partinin Tayyip Erdoğan önderliğinde, yüzde 19'u Derviş liderliğinde kurulmasını uygun görüyor. Ancak bilmek gerek; bu oranlar kalıcı değil, daha da öte, ikisi yeterli değil.

Bir ihtimal de olsa, yarışın bu iki isim arasında geçmesi için, her ikisinin de "isimlerinin önüne geçecek siyaset üretmeleri" bir önkoşul.

Asıl zorluk bu noktada: Erdoğan'ın önünde "yasaklı" olması, "RP-FP mirası" üzerinden devam etmek ya da o hattan ayrışmak kararı, bugünün koşullarında kesiştirilmesi zor "globalci ve yerelci" kutuplar arasında sıkışacak olması gibi ciddi engeller var. Başka bir deyişle hem Erbakan'ın belirli bir oy potansiyeline sahip olması, hem muhafazakâr kesimlerde siyasileşmenin iç sorun ve taleplerden dış dinamiklere, dış dinamiklerin getirdiği değişim yöntemine doğru kayması Erdoğan açısından çözümü çok kolay olmayan sorunlar.

Kemal Derviş ise, ekonomi meselesi dışında asker, laiklik, Kürt meselesi konusunda tam bir kapalı kutu. Üstelik parti kurup kuramayacağı bile belli değil. "Devleti neredeyse tümüyle siyasetin yerine koyan kentli liberal talep dalgası" da, Kemal Derviş'i, benimsediği sol kimlik açısından oldukça sıkıntıya sokacak ve gücünü azaltacak bir durum..

Korkumuz o ki, "siyaset üretmeden siyasete soyunma"nın faturası bir kez daha ödenecek, siyasi partiler arenası küçük partilerin at koşturduğu bir "istikrarsızlık cehennemi"ne dönecek ve bu koşullar mevcut "otoriterleşme"yi biraz daha derinleştirecek.

 
Ekonomik programın başarıya ulaşacağına inanıyor musunuz?

Evet
Hayır

 


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır