kapat
06.06.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Finansbank

 
HAŞMET BABAOĞLU(hbabaoglu@sabah.com.tr )

Nepal huzuru!..

Batılılar alemdir! Bir kez dünyanın bir bölümünü kendilerinden ayrı tutmaya karar verdilerse, bunu döverek de yaparlar, severek de...

Kültürel farkları, farklı inançları, binlerce yıllık geleneklere yaslanarak gelişen farklı düşünce biçimlerini rahatsız edici bulduklarında yeryüzünü hızla "küreselleştirirler!"

Yok, kendilerinden sıkılmışlarsa!..

Kendi hızlı hayatlarına, panik ataklarına, bitmez tükenmez anksiyetelerine çareler arıyorlarsa uzak ülkelerin uzak kültürlerine can simidi gibi sarılırlar.

Bu kez sıra, abartarak farkların altını çizmeye gelmiştir.

Ve Batılı olmayanların da nihayetinde kendileri gibi "insan" olduklarını unutup "ilginç" ve "derin" yabancılar olduklarına karar verirler...

Kendileri, yani Batılılar savaşçıysa, o zaman Doğulular barışçıdır!

Kendileri zamana teslim olduysa, Doğuluların zamanla ilişkisi yoktur!

Kendilerinin asabı çarçabuk bozuluyorsa, özellikle Uzakdoğulular'ın bedenlerinde sanki hiç sinir hücresi yok sanır, öyle inanırlar...

Böyle bir duygu içindedir Batılı insan; bir yanı uyanık, bir yanı sersemce bir insan ve kültür kavrayışına sahiptir...

Himalayalar'ın orada, yüksek tepelerde sıkışıp kalmış garip ülkenin "dingin ruh hali"ne o kadar inandırırlar ki kendilerini; hatta bu işin ticaretinden yıllar boyu öylesine ekmek yerler ki...

Yüksek Rahipler Tapınağı'nda iki yıl önce çıkan kanlı kavganın kameralara yansıyan görüntülerinden bile etkilenmezler. Yüksek Rahipler'in alçakça kavgaları; yaşlı rahiplerin başlarına inen çorba kazanları onları Batılılılara özgü bütün dinginlikleri ve "ölümsüzlükleri" Himalayalar'da arama inancından uzaklaştıramaz...

Ama...

İşte Nepal'in Veliaht Prensi aldı eline otomatik tüfeği, bir kız davasına bütün ailesini tarayıverdi... Tanrı Vişnu'nun yeryüzündeki enkarnasyonu sayılan Kral da kurşunlarla hayata veda edenler arasındaydı.

Biraz Mezopotamya, biraz Utah, biraz Kolombiya ve çokça da yeryüzünün her yeri kokan bir cinnet nöbeti....

Neymiş efendim! Dünya şaşkına dönmüşmüş.

Oysa Nepal hep huzursuzdu; Nepal'de siyaset hep kavgalı dövüşlüydü...

***
Haberi ilk duyduğumda, Sultanahmet'e gidip Katmandu'ya kalkan çiçekli böcekli otobüslerin arkasından hayaller içinde bakan yeniyetmeliğim geldi gözlerimin önüme...

Katmandu benden bir önceki kuşak için "Barış" demekti; "Huzur" demekti. Benim arkadaşlarımdan da Katmandu'ya gidip "ermiş" gibi dönen az adam çıkmadı. Ancak beş on yıl sonra, burada duydukları iç sıkıntısının aynen Katmandu'dayken yaşadıkları can sıkıntısına benzediğini itiraf edebilmişlerdi.

Onlara Nepal Komünist Partisi'nin, Nepal Çiftçi ve İşçi Partisi'nin o yıllardaki muazzam gücünü anlattığımda, "acaba biz başka bir ülkeye mi gittik!" gibisinden tuhaf bir ifade oluşurdu yüzlerinde.

Saray katliamı bu anıların hepsini yeniden belleğime taşıdı.

Hayat nereden durup baktığına göre şekilleniyor.

Shakespeare'i yere göğe koyamayan Batı, Macbeth'i, Hamlet'i yüceltirken, bu kahramanların evrenselliğini unutuyor.

Sabah akşam "Doğu havalarında" meditasyon yapan Batılılar dünyaya seçiçi körlükle bakmaktan vazgeçemiyorlar.

Sonra da şaşırıyorlar...

Oysa başka bir "küresellik" de var. Binlerce yıldır...

İnsan bir yönüyle her yerde insan...

Ve insanın olduğu her yerde ne yazık ki, huzursuzluk, kıskançlık, çatışma ve şiddet var...

Bir de iktidar...

ALTYAZI
Cumali: Çok korkuyorum eşkıya, beni bırakma.

Eşkıya: Korkma sadece toprağa gideceksin. Sonra toprak olacaksın... Sonra sularla birlikte bir çiçeğin bedenine yürüyeceksin, oradan özüne ulaşacaksın, çiçeğin özüne bir arı konacak belki... Belki o arı ben olacağım.

(Yavuz Turgul'un artık aktüel anlamlarından ayrı, daha sakin kafayla ve derinlikleriyle değerlendirilmesi gereken filmi Eşkıya'dan bir diyalog. Bu sözleri gönderen okurum Ersin Sönmez'e de teşekkürler)

AYNA
Zaman zaman mutluluk arayışımıza son verip, sadece mutlu olmalıyız.

G. APOLLINAIRE

 
Ekonomik programın başarıya ulaşacağına inanıyor musunuz?

Evet
Hayır

 


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır