Bu da dilimize girdi... "Coca Cola" yazar "Kokakola" okurduk...
"Digiturk" yazıyor... "Dijitürk" okuyoruz!
SABAH bir kampanya yapıyor, 101 milyonluk paket size maloluyor 29 milyona!
Buna fırsat eşitliği adına sevindim...
Digiturk'ün kapsamlı bir eğlence paketi olması yanısıra...
Ben asıl muazzam bir lisan öğrenme fırsatı yarattığını düşünüyorum...
Şimdi -biraz da kendi halimi hatırladığım için- katıla katıla güldüğüm bir televizyon programını sizlere anlatayım...
Programı yapanlar Japonlar...
Programda, Japonya'da lise seviyesinde İngilizce dersinde birinci olanlar toplanıyor, bir uçağa konuyor ve Londra'ya götürülüyor.
Uçakta çocuklara soruyorlar...
"İngilizce notun kaç?"
Cevap:
"10 üzerinden 10!"
Yani hesaba göre hepsi şakır şakır İngilizce...
Sonra Japon çocuklar Londra sokaklarına bir salınıyor...
Ve işte o zaman kasıklarınızı tutarak gülmeye başlıyorsunuz...
Ne söylediklerini anlayan bir tek İngiliz yok...
Onlar da İngilizler'in ne söyledikleri asla anlamıyor!
Ama aynı çocuklara kitaptan çeviri yaptırsan...
Japoncaya pekala çevirebiliyor.
Bu durum yabancı dil bilen herkesin kabul edeceği bir gerçek...
100 anlıyorsan 50 konuşursun...
Ancak o lisanı ana dilin gibi biliyorsan anlama ve anlatma kapasiten yüzde 70'lere 80'lere çıkar.
Ve aynı nedenle "Meclis Albümü"ne baktığınızda...
Milletvekillerinin bildiği yabancı diller hanesinin karşısında...
"Orta Fransızca", "Az İngilizce" gibi ilginç tanımlamalarla karşılaşırsınız!
Peki lisan öğrenmenin en iyi yolu nedir?
Mektebinde okumak ve o lisanın konuşulduğu ülkeye gitmek!
Mektep yetmez...
Okul muhteşem olmadıkça Londra'daki Japonlar gibi olursunuz.
Ülkeye gideceksiniz!
Peki o ülkeye gidince ne oluyor...
Yani gümrüğü geçtiğinizde beyninize bir lisan modülü yerleştirmiyorlar...
Kendiniz öğreniyorsunuz.
Fransız atasözüdür...
"Fransızca yatakta öğrenilir" diye...
Aslında...
Yatak karşısında televizyon seyredilerek öğrenilir.
Lisanı en güzel televizyondan öğrenirsiniz.
Önce çocuklar için olan çizgi filmler...
(Zaten o ülkenin çocuklarının kulakları da öyle besleniyor.)
Sonra gençlik filmleri, sonra filmler...
Tartışma programları...
Haber bültenlerini anladığınız anda, siz o lisanı biliyorsunuz demektir.