kapat
06.06.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Finansbank

 
ÇETİN ALTAN(caltan@sabah.com.tr )

2101 yılı ve Türkçe'nin aşınma olasılığı...

2101 yılında, sanırım çocukların, babalarına yapacakları sürekli serzenişlerden biri de şu olacak: - Baba neden tatili uzayda geçirmiyoruz?

Tabii "tatil" ve "çalışma" kavramları, insan yaşamından silinip gitmezse...

Ola ki, önümüzdeki yüzyıl içinde insanların; belirli bir ücret, yahut maaş karşılığında, hizmet sunma dönemi de aşılır...

Tıpkı buhardan önceki dönemde, yelkenli gemilerde hep birlikte kürek çekip duran "forsalar" döneminin aşılması gibi...

Tıpkı, elektronik iletişimin başlamasıyla birlikte; telgrafçılık döneminin aşılması gibi..

Basında da artık ne eski klişehaneler kaldı, ne eski mürettipler, ne eski rotatifler...

Ses hızından dört kat daha hızlı uçaklar yapma projeleri giriyor gündeme... Ses hızından dört kat daha hızlı uçak demek, saniyede 10 bin km. hızla giden uçak demek... Saatte 36 milyon km. hızla uçabilen bir uçak... İstanbul-New York arası nerdeyse iki saniyeye inecek... Kalkış-iniş manevralarıyla birlikte haydi diyelim 1 saate, yahut 2 saate...

Bir başka proje de, saatte 45 bin km. hızla giden füze-tren'ler...

Oksijeni alınmış, uzay boşluğu koşullarına uygun, tüp-tüneller içinde; füze-tren'lerin, saatte 45 bin km. bir hızı gerçekleştirmesi mümkün..

Ve yine biliniyor ki, şu anda dünyada konuşulmakta olan dillerden yüzde 95'i, yüzyılın sonunda kaybolacak..

1955'de yaşamını yitirmiş olan babam Halit Bey, ne televizyonu görebilmişti, ne bilgisayarı, ne cep telefonunu..

Bendeniz de, uçağa ilk kez 1947'de binmiştim.

Teknolojinin gelişimiyle birlikte, çağ olanaklarından yararlananların sayısı da hızla artmakta...

Bugün artık ne buzdolabı lüks sayılıyor, ne çamaşır makinesi...

Bendeniz 1946'da yazıyla geçinmeye başladıktan sonra; ancak 1962'de, Ferruh Doğan'ın emekli babasının kefaleti sayesinde; taksitle alabilmiştim ilk buzdolabını. Eski bir yadigâr olarak hâlâ çalışıyor evde.

Böylesi hızlı bir değişimle, geniş kitlelerin de yaşam düzeyi yükselirken; elbet "zevk ve estetik" düzeyinde bir düşme oluyor..

Fransız aristokrasisi de, kendisini yıkan taze burjuvaziyi çok hırt bulmuş ve ona "donsuzlar" adını takmıştı.

Fransa'daki yeni burjuva egemenliği de, hırtlıktan kurtulmak için; hiçbir meslek donanımı vermeyen "lise eğitim modeli"ni yaratmıştı...

Türkiye ise bu modeli kopyaladığı zaman; hiçbir mesleği bulunmayan lise diplomalılarını, Hazine'den geçinmeli bürokrasinin içine yığdı.

Mesleksiz lise diplomalıları da, Hazine'den geçinmeli birer yönetici olarak; meslek sahibi terzilere, demirci ustalarına, su tesisatçılarına, marangozlara, döşemecilere, elektrik teknisyenlerine tepeden bakmaya başladılar. Sap saman biribirine karıştı...

Ve birer kıymıkcık padişah gölgeleri; çıplak hayatta geçimini sağlayacak güçteki meslek yiğitlerini, "adam yerine koymama" cakasına kapıldılar.

Bir toplumun kalitesi, anadilini kaç kelimeyle konuştuğu açısından da değerlendirilir. Örneğin, "İngiliz parlamentosu kaç kelimeyle konuşuyor, Türk parlamentosu kaç kelimeyle konuşuyor?" gibi..

Böyle bir karşılaştırma yapmak, nedense hiç kimsenin aklına pek gelmemiştir Türkiye'de...

Neden gelmedi ki acaba?

Japonya'da 1000 kişiye 1000 kitap düşerken, Türkiye'de 7250 kişiye 1 kitap düşüyorsa ve bunun bir nedeni de, Osmanlı'da "nesir edebiyatı"nın bulunmayışı ise, 2101 yılında Türkçe dilinin durumu da bir hayli kritikleşecek, demektir.

Son 130 yıldaki yazı adamlarının nasıl geçinmiş olduğunu; Ğvazgeçtik kul yığınlarını- siyasetçilerle sivil-asker kökenli bürokratların dahi hiç merak etmemiş olduğu ve "telif hakları konusunda" kimseciklerin bir fikrinin bulunmadığı bir toplumda, o toplumun anadili de, hızlı bir aşınmaya uğramaz mı acaba?

2101 yılını düşünürken, bunları da düşünmeden edemiyor insan...

 
Ekonomik programın başarıya ulaşacağına inanıyor musunuz?

Evet
Hayır

 


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır