Terim ve Denizli'den daha iyi olacağım
Temmuz'daki jübilesinden gelecek tüm parayı Eğitim Gönüllüleri Vakfı'na bağışlayacak olan BJK'li Mehmet: 'Hayatımda asla üçüncülüğe oynamadım. Zirveyi ve sorumluluk almayı severim'
Bir magazinci niye bir sporcu ile röportaj yapar? Beşiktaşlı Şifo Mehmet de benim adımı duyunca kafasında bu soru işareti uyanmış olmalı ki, tedirgin geldi karşıma... "Siz beni tanımazsınız. Önce kendimi tanıtayım" diyerek "1966 yılında Samsun'da dünyaya geldim" dedi... Benim spor sayfalarının da sıkı takipçisi olduğumu nereden bilsin!.. Lafı ondan aldım: Futbola 1982 yılında Samsun'da Ladikspor'da başladınız. 84'te K.Maraşspor'a gittiniz. 86 yılında gol kralı oldunuz. 88'de de Beşiktaş'taydınız. Şaşırdı, "Bunları nereden biliyorsunuz" dedi.
Bunları Sabah Spor Servisi'nden Fatih Doğan'ın röportajından biliyordum. Ama benim amacım yeşil sahalardaki Şifo'yu değil, onun ardındaki insanı tanımak ve anlatmaktı...
Temmuz ayındaki jübilesinin gelirini Eğitim Gönüllüleri Vakfı'na bağışlayacağını açıklayıp, halkın gönlüne bir kez daha taht turan ve hayatının bundan sonraki döneminde önemli bir misyonu yüklenen Mehmet ile Etiler Paul Cafe'de buluştuk, uzun uzun konuştuk...
ÇITA ÇOK YÜKSEKTE
* Jübilenizin geliri 1 milyon doların üzerinde olacak. Bu parayı eğitime yönlendirmedeki amacınız neydi?
Liseyi bitirdikten sonra sporu ve eğitimi birlikte götürmem çok zordu. Bir tercih yapmam gerekiyordu. Annem üniversiteye gitmemi çok istedi ama ben sporu tercih ettim. TEGV'in 1 milyon çocuğa eğitim kampanyasına destek olma fikri işte buradan doğdu. İlk gençlik yıllarımda eğitim ile spor arasında yaptığım tercihi düşündüm. Ve ortaya bu çıktı.
* Jübilelerini yapan futbolcular ya antrenör oluyorlar ya da spor yazarı... Siz ne yapacaksınız?
Ben jübileyi bir son olarak değil, yeni bir başlangıç olarak görüyorum. Teknik direktör olmak istiyorum. Şu anda Avrupa'ya baktığınız zaman Fatih Terim örneği var. Terim çıtayı yukarıya, inanılmaz yükseğe çıkarttı.
* Sizin hedefiniz Fatih Hoca'dan bayrağı alıp daha da ilerileri götürmek mi?
İnsanlar artık Fatih Terim ve Mustafa Denizli'den sonra yeni bir isim istiyorlar. Hem Türk futbolunun hem insanlarımızın buna ihtiyacı var. Ben hiçbir zaman ufak hedeflerle uğraşmadım. Amaçlarım hep büyük oldu. İnanıyorum ki teknik direktörlük hayatımda da büyük yerlerde olacağım.
* Fatih Terim ve Mustafa Denizli'den sonra üçüncü isim olarak Mehmet Özdilek mi anılacak?
Üçüncü olacağım demedim. Hayatımda hiç bir zaman üçüncülüğe oynamadım. Hep zirvede olmayı seven, zirve için mücadele eden, sorumluluk almayı seven bir insanım.
*Futbolcunun şöyle bir kaderi var sanki: Futbol oynarken yıldız oluyor, zirveye çıkıyor... Sonrası ise kayıp yıldız öyküsü gibi...
Evet, yıldız oluyorsunuz, bırakmaya yakın da bir boşluğa düşüyorsunuz. Eğer futbolcu buna kendini hazırlarsa boşluğa düşmez. Çünkü her güzel şeyin bir sonu var.
* Siz kendinizi hazırlayabildiniz mi?
Benim amacım zirvedeyken bırakmaktı ve bunu başardım. Bir futbolcu 3-4 sene çok parlak olabilir, sonra düşüş başlar. Ben Beşiktaş'ta çok büyük istikrar yakaladım. Amacım burada son noktayı koymaktı. Yukarıdayken, düşmeye başlamadan. Herkesin kafasında bir Mehmet imajı var şimdi. Çünkü güzel şeyler yaptım.
BİZİMKİ ZOR MESLEK
* Sizin de durumunuz sanatçılarla aynı galiba... Şöhret ve alkış bittiğinde yalnızlık ve bunalım başlıyor.
Oynadığınız sürece kendinize iyi hedefler belirleyebiliyorsanız, futbol sonrası hayatınızı garanti altına alabiliyorsanız problem çıkmaz. Çünkü biz Türkiye standartlarının üzerinde paralar kazanıyoruz. Bunu iyi değerlendirmek gerekiyor. Çok disiplinli yaşamak durumundasınız çünkü çok büyük bir kitleye hitap ediyorsunuz. Hayatımız dışarıdan çok şaşaalı görünüyor olabilir ama öyle değil. Çok zor bir iş yapıyoruz. Belki de iş dünyasının en nankör işini yapıyorsunuz. Hep iyi olmak zorundasınız.
*Futbol bir iş mi?
Bence bir meslek şu anda. Bir sektör. Eğer başarılı olmak, hayatınızı garanti altına almak istiyorsanız her işte olduğu gibi burada da çok ciddi olmak zorundasınız. Çünkü büyük takımlarda uzun vadeli oynamak çok zor. Kendinizden, özel hayatınızdan, eğlencenizden, bazı şeylerden feragat etmeniz gerekir.
* Bunca yılı anlatan bir kitap yazsaydınız o kitabın adı ne olurdu?
"Benim Hayatım" olurdu her halde. Ve güzel bir hayat hikayesi çıkardı.
İnanmayacaksınız: Abisinin boyu 1.92
* Sizin için herşeyin en iyisini, en kalitelisini sever diyorlar....
Evet, her şeyin en iyisini, en güzelini yaşamaya çalışırım. Yeri geldiği zaman eğlenmesini de, gezmesini de çok iyi bilirim.
* 1.92 boyunda bir erkek kardeşiniz varmış... Sizin boyunuz 1.69... Bu sizde hiç kompleks yarattı mı?
Ben küçükken bir hastalık geçirmişim. Hatta öldü diye bırakmışlar. Bir aylıkmışım, ağzımdan köpükler gelmiş. Sonra hayata dönmüşüm. Belki de şimdi ikinci hayatımı yaşıyorum. Biraz cılız bir çocukluk geçirmişim. Hep zayıf ve ufak tefekmişim. Ama ben böyle olmaktan çok mutluyum. Böyle olmasaydım belki bu yetenekler bende olmazdı. Mesleğimde belki bu kadar başarılı olamazdım. Abimle boy farkımız hiç problem olmadı... Ama abimi görseniz, kardeş olduğumuza inanamazsınız.
* Hülya Avşar'ı çok beğenirmişsiniz...
Tenisçi olarak mı?
* Sanatçı olarak... Kadın olarak...
Hülya Avşar güzel bir kadın. Bunu inkar etmemek lazım. İyi de bir dostluğum var. Her zaman da yaptığı işin en iyisini yapmaya çalışıyor.
* Niçin bugüne kadar evlenmediniz?
Belki çok yoğun tempoda çalıştığım için belki de kimsede o elektriği yakalayamadığım için. Bizim tarzımızda evlilik bir kere olur. Bir kere imza atarsanız bir daha dönüşü olmaz. Sırf evlenmiş olmak için evlenemem.
* Niçin bekar futbolcular özel yaşamlarını bu kadar kaçarak ve saklayarak yaşar?
Bizler de normal insanız. Hepimizin sevgilisi var. Ama bizimle ilgili haberler hemen manşet oluyor.
* Ben beraberliğini açıkça yaşayan sadece Emre Aşık ile Aysu Kayacı'yı biliyorum...
Ama onlar 5 senedir birlikte. Onların beraberliği de zaten sizin ilgi alanınıza giriyor. Aslında diğer arkadaşlar da ortalardalar... Neden olmasınlar ki?
* Siz niçin hiç özel yaşamınızla gündeme gelmezsiniz? 'Şifo karda yürür izini belli etmez' demeleri bundan mı?
Ben özel hayatımla gündemde olmak istemiyorum. Bir ilişki yaşıyorsam karşımdaki ile ben bileyim yeter. Böyle olduğu için de çok mutluyum doğrusu. Tabii zaman zaman benim hayatım da gazete manşetlerine taşındı.
Futbolcu eşi sporu bilmeli
* Futbolcu eşi ya da sevgilisi olmak zor mu?
Zor tabii ki. En azından sporcu psikolojisini bilmesi gerektiğini düşünüyorum. Öyle dönemler oluyor ki, sezon başı biz bir-bir buçuk ay yurt dışı kampına çıkıyoruz. Yeni evli bir insanı düşünsenize... Karşılıklı anlayış çok önemli. İki tarafın da fedakar olması gerekiyor. Her gün idman yapıyoruz. Lig maçları, kupa karşılaşmaları, kamplar oluyor... Kolay değil.
* Maçtan yenik ayrılan futbolcunun moralsizliği ve hırçınlığı ilişkisine yansır mı?
Yansır tabii ki...
* Durup dururken kavga mı çıkarır?
Hayır! Tabii ki değil. Ama hep o anlayışa geliyorum işte. Eşinin, sevgilisinin anlayışlı olması, sporu bilmesi çok önemli. Eve gergin gelirsiniz. Benim öyle dönemlerim oluyor ki merhaba demek istemiyorum mesela. Odama kapanıp o maçı bir de gece yaşıyorum. Bir gol kaçırırsınız, bir pas kaçırırsınız; bu neticeyi etkiler. Gece rüyanda tekrar oynarsın, kaçırdığını belki rüyanda atarsın. Böyle yaşıyorsunuz.
ŞENGÜL BALIKSIRTI
|