G.Saray'da yönetiminin en büyük endişesi, sonraki yönetimlerin geçmişin hesabını sorması. Faruk Süren yönetimi genel kurul üyelerini kurnaz taktiklerle ciddi şekilde yanılttılar. En basitinden, mali kongrede kulübün bankalara borçlarını 9 milyon $ olarak ilan edip ibra olurlarken, daha sonraki açıklamalarda bunun 20 milyon $ seviyesinde olduğu anlaşıldı. Bu farkın nedeni, yaklaşık 12 milyon $'lık borcun Galatasaray Stad A.Ş. üzerinden alınması.
Genel kurulun kontrolünde olmayan şirketlerdeki borç stoğunun miktarının bilinmediği ve borcun görünenden daha büyük olduğu anlaşıldı. Süren'in ibra olmak için kongreyi yanıltmasına kızan bazı üyeler, "Bağımsız Denetim" şirketlerince kulübün ve iştirak ile şirketlerinin denetlenmesini; geçmiş hesaplara dönük bir eylem planı yapılmasını arzuluyorlar. Bunu bilen Süren seçim kararının hemen akabinde Özhan Canaydın'ı arayarak "Gel ya benim yönetimime gir, Mart'ta sana bırakayım; ya da 14 Temmuz'da başkan adayı ol seni destekleyeyim. Hatta istersen beni yönetimine yedek üye olarak yaz" diyerek kongrede kendisinden geçmişin hesabını sormak isteyenleri ne pahasına olursa olsun durdurmak için çalışmaya başladı.
Kulübün durumu ciddi bir sorun yaratmaya başlayınca "Denetleme Kurulu" hiç olmazsa kendini sorumluluktan kurtarmak için olağanüstü mali kongre talep etti. İstifa kararının alındığı toplantıda Genel Sekreter Sinan Kalpakçıoğlu Ğ ki gerçekten G.Saray için canla başla çalışır - ile Süren arasında tüm yönetimin önünde ciddi bir tartışma yaşadı. Kalpakçıoğlu'nun "Yeter artık başkan. Dediğinizi yaptık. Bu bütçeyi biz hazırlamadık, sizin istediğiniz bütçeyi kaleme aldık" sözleri ile biten tartışma G.Saray'da profesyonellerin dahi artık Başkan'la yol ayrımına geldiğini gösteriyor. Hatta Mayıs ayı başında Kalpakçıoğlu'nun istifadan güçlükle vazgeçirildiği de söyleniyor.