  
Deliliğe övgü
Benim başucu kitaplarımdan birisi Erasmus'un "Deliliğe Övgü" adlı muhteşem eseridir.
Ne zaman canım sıkılsa; ne zaman insanların açgözlülüklerinden, hırslarından, tatmin edilmemiş egolarından ve aptallıklarından sıkılsam, hemen Erasmus'a sarılır, birkaç paragraf okurum.
Böylece 1469'da doğup 1536'da ölen ünlü Rönesans hümanistinin eleştiri oklarını yönelttiği ve alay ettiği insan soyunun, aradan geçen bunca yüzyıla rağmen pek fazla değişmemiş olduğunu görür, kendi dertlerimi unuturum.
Erasmus insanların deli olduğuna inanır.
Gerçekten de barış yerine savaşı, zevk yerine ezayı, cefayı, dostluk yerine binbir dikenli düşmanlığı seçen ve şu dünyadaki kısacık misafirliği birbirine zehir etmek için uğraşan bir canlı türüne delilikten başka hangi sıfat yakıştırılabilir?
Bertrand Russel bir yazısında Rönesans'ın yarattığı güzelliklerden söz ediyor ve sonra insanların bu saçmasapan şeyleri bırakıp otuz yıl, yüz yıl savaşları gibi ciddi işlerde birbirini öldürdüğünü yazıyordu.
Erasmus da insanoğlunun bu hallerine şaşıp kalanlardan birisi.
***
Erasmus, yaklaşık beş asır önce bu eseri yayınlayınca, akıllı uslu çevrelerden yemediği hakaret kalmıyor tabii. Bir dostu da ona akıllı olmasını, ortama uymasını ve şimşekleri fazla üstüne çekmemesini öğütlüyor.
Bakın ona verdiği cevaba:
"Delilik yerine akıllı olma durumunu överek yeni bir eser oluşturmamı şiddetle tavsiye ediyor hatta bunun için bana yalvarıyorsun.
Sevgili Dorp; ben kendisi dışında kimseyi küçük görmeyen ve dünyayla barışık olmak dışında hiçbir şey istemeyen biriyim. Sonucunu önceden tahmin edemeyeceğim bir işe girişmekten de her zaman çekinmişimdir. Bir avuç önyargılı ve cahil insandan gelecek düşmanlık ve iftiraların giderilemeyeceğini, hatta daha çok alevleneceğini biliyorum. Sanırım uyuyan köpeklere dokunmamak çok daha iyi bir sonuç verecektir.Bir hatam olmadığı sürece, kötülüklerin zaman içinde yok olmasını beklemek, daha akıllıca bir hareket olabilir."
***
Beş asır önce Erasmus, kötülükleri yazıp çizmek yerine uyuyan köpekleri uyandırmadan işi zamana bırakmanın daha uygun olduğunu düşünse bile, kalemi durmuyor; o cahil ve kurnaz kesimi iğnelemekten kendini alamıyor.
Gazetelerdeki bazı köşe yazarlarının yaptığı da bu.
Yıllardır yazıp çizdikleri halde hiçbir şeyin değişmediğini görmenin düş kırıklığını yaşasalar bile görevleri akıllı uslu, vatansever, büyük adam maskesi ardında saklananların deliliklerini göstermek.
Yoksa, uyuyan köpekleri uyandırmanın başka bir açıklaması yok.
|