  
Masal değil gerçek!
Sorun babalarınıza, dedelerinize anlatsınlar; yarım asır önce doğa da politika da tertemizmiş... Deniz lacivert, çevre yemyeşil, gökyüzü berrak, politikacılar ise dürüstmüş...
İşe suyu kirleterek başlamışlar... Denizleri mahvetmişler, Haliç'i pisletmişler, içme suyunu bile koli basili ile bulaşık hale getirmişler...
Sıra gelmiş toprağa... Ağacı çimeni kavurmuşlar... Papatyaya saygı gösterenleri göndermişler, eli baltalıları getirmişler... Ormanları kestirip, asırlık çınarları devirmişler...
Baltalılardan sonra kazmalılar ortaya çıkmış... Boş buldukları yeri kazmışlar, binaları kondurmuşlar, her yeri betonlaştırmışlar...
Yeşil ve lacivert düşmanları bu kez gözlerini havaya dikmişler... Masmavi gökyüzünü, bembeyaz bulutları içlerine sindirememişler... Gökova'ya termik santral dikmişler... Yatağan'ı yatağa düşürmüşler... Sonuçta solunacak havayı da kirletmişler...
Sıra gelmiş politikaya...
Havası, suyu, toprağı kirli olan ülkeye siyasetin de temizini layık görmemişler... Politikacıları kendilerine benzetmeye yemin etmişler... Yılmamışlar, çalışmışlar 50 yılda yeminlerini tutmuşlar...
Ne mi yapmışlar?
İşe seçimlere hile karıştırmakla başlamışlar... Tutup sandıkları kaçırmışlar... Bakmışlar ki sonuç alamıyorlar diğer hünerlerini sıralamışlar...
Politikacıyı rüşvetle tanıştırmışlar... Ankara'yı vatandaştan koparmışlar... Halkı politikadan ve politikacılardan soğutmuşlar... Sonunda purolarını yakıp zaferlerine kadeh kaldırmışlar...
*
Bütün bunlar masal mı?
Hayır!
Eğer masal olsaydı 65 milyon bugün politikacılara lanet okur muydu? Millet inlerken 550 kişi Ankara'da oturur muydu?
Sorun dedelerinize, ninelerinize; "Yarım asır önce o Meclis'te entrika mı vardı, hizmet mi?"
Alacağınız cevap belli: "Millet vardı yavrum millet!"
Dedelerinizden dünü dinleyin... Dinleyin de bugünden iğrenin...
DOĞRU SÖZ
Allah bize bir söyleyip, iki dinlemek için bir ağız, iki kulak vermiş...
KIZILAY SAPTIRIYOR
Geceyarısı kan grubunuzu öğrenmek
için kan vermeye gider misiniz?
"ÇAPA Kan Merkezi'nde bir geceyarısı" başlıklı yazıma, Kızılay Genel Sekreteri Muktedir Ballı'dan yazılı açıklama geldi... Açıklamada, kan bağışlamaya giden Ahmet Erülkebaş'tan "kan grubunu tespite gelen kişi" olarak bahsediliyor ve bağışlanan kanın tahlili için 50 milyon lira istenmediği ileri sürülüyor... Anlaşılan Sayın Ballı Çapa Kan Merkezi yetkilileri tarafından yanıltılıyor...
Neden mi?
1. Gece yarısı saat 24.00'de kim sıcak yatağından kalkar da ÇAPA Kan Merkezi'ne gidip kan grubu tespiti yaptırır?
2. Ahmet Erülkebaş Sabah Gazetesi'nde çalışan bir arkadaşım... Yaşadığı bu rezaleti bana birebir anlattı..
Yapmayın Sayın Ballı!... Önce olayı araştırın... Gerekirse Çapa'ya kadar yorulun... Açıklama göndereceğim diye gülünç durumda kalmayın...
Faksıma düşenlerden
* Kamu bankalarında çalışan personele zorla imzalatılmak istenen "Özel Hukuka Tabi Personel" sözleşmesi neyin nesi? 50 bin kişi neyi neden imzaladığını bilmiyor... Birileri açıklama zahmetine girse...
* Ankara Vakıflar Bölge Müdürlüğü, Bolu Öğrenci Yurdu'na bedelini 10 günde ödemek üzere Bol-Met Et ve Et Ürünleri şirketinden 2 milyar liralık et ve tavuk alıyor... 30 Kasım 2000 tarihinde kesilen 118314 numaralı faturanın bedelini neden 6 aydır ödenmiyor...
* İSTANBUL ERKEK LİSESİ
Eski mezunlar nerede?
Bu ülkeye bir çok aydın kazandıran İstanbul Erkek Lisesi de maddi sıkıntı içinde boğuluyor... Almanca ağırlıklı eğitim veren lisenin Alman hocalarından bazıları ülkelerine geri dönmeye hazırlanıyor... Beni arayan, e-mail gönderen öğrenciler, "Erdal Abi eski mezunların dikkatini çekin" diyor... Ne yapılabilinir bilmiyorum... Ancak böyle bir okulun giderek sıradan bir lise haline gelmesini de içime sindiremiyorum... Ve yüzlerce öğrencinin bu okuldan mezun olmuş ağabeylerinden ilgi ve destek beklediklerini ilan ediyorum...
* SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ
Müdür'ün davetiyeleri!
İstanbul Sağlık Müdürü Osman Karaaslan, son günlerde işi-gücü bıraktı davetiye dağıtımına başladı... Sekreteri, başhekimleri arıyor, "Müdürümüzün talimatı ile size davetiye gönderiyoruz" diyor... Başhekimler çaresiz kabul ediyor... Sağlık Müdürü'nün dağıtımını üstlendiği davetiyeler Türk Dünyası Araştırma Vakfı'na ait... Tanesi 5 milyon lira... Araştırma hastanelerine 35, diğer devlet hastanelerine 15, grup başkanlıklarına da 10 tane gönderiliyor... Bir başhekim dostum, "Erdal Abi bana 15 tane gönderdiler... Ben bunları kime satacağım" diye dert yandı...
Merak ettiğim; İstanbul Sağlık Müdürü Karaaslan'ın görevi, kentte çöken sağlık hizmetlerini ayağa kaldırmak mı, İETT otobüslerinden geç gelen ambülansları hızlandırmak mı, yoksa davetiye satmak mı?
Ne dersiniz Sayın Müdür?
Serbest kürsü
Maaşta adalet istiyoruz
Biz üniversite çalışanları olarak asla maaşımıza zam istemiyoruz... Bir tek şey istiyoruz; adalet... Devletin bize vereceği paraya razıyız... 250 milyon liraya bile "evet" diyoruz... Ancak bizlere bu maaşı layık görenler, elinde silahı olanlara, copu olanlara, dişini gösterenlere, ya da farklı toplumsal gücü olanlara benim maaşımın iki katını veriyorsa, bu, akıl, mantık ve vicdana sığmaz... Toplumun tüm kesimlerinin katıldığı fedakarlıklara biz de en önce katılırız... Ancak adaletli olmak şartıyla... Asıl isteğimiz maaşımıza zam değil, maaşta adalet! Doç.Dr.Ünal Rıza Yaman (Ege Ünv.)
|