  
Emekli oldu ama tatil yapmayı reddediyor
HakkInda 'işkolik' diye konuşulmasını istememişti. Ancak gelin görün ki, her emekliliği aklından geçirdiğinde Alman Siemens'in tepesindekiler 'bir yıl daha' dedi. Bir çok şirkette olduğu gibi Siemens'te de emeklilik yaşı 63'le sınırlandırılmıştı sınırlandırılmasına da, bu kural 1920'li yıllarda Almanya'dan Türkiye'ye göç eden Alman ana-babanın oğlu Arnold Hornfeld için defalarca çiğnenecekti...
Dile kolay tam 47 yıldır çalıştığı Siemens'teki görevini 70 yaşında bırakan Arnold Hornfeld, aslında emekliliği 63 yaşından itibaren düşünmüştü:
70 De yaş mI?
"66 yaşıma geldiğimde hala genel müdür koltuğunda oturuyordum. Hakkımda işkolik diye konuşulmasını da istemiyordum ama faydalı olduğumu biliyordum. Dünyadaki tüm Siemens şirketlerindeki en yaşlı genel müdürdüm. Örneğin 8-10 milyar mark ciro yapan merkezlerin şefleri 35 yaşındaydı. Bırakayım artık dedim. Siemens rica etti. Tabi bunda 3 kişiyle başladığım Simko operasyonunun bugün iştirakleriyle birlikte 2 milyar mark cirolu dev bir şirket haline dönüşmesi etkili oluyordu. Yönetim Kurulu Başkanı olarak 2 yıl daha devam etmemi istediler. Ardından bir yıl daha dediler. Ben de 70 yaşıma gelince resmen ayrılıyorum dedim ve şimdi işte bu dileğimi yerine getiriyorum."
Kimi insan 50 yaşında da kendini çok yaşlı hissedebilir. Biz Arnold Hornfeld'e bakınca "70 yaşında ve henüz yapacak çok şeyi olan, dinamik" bir işadamı görüyoruz. Zaten okul arkadaşlarını saymaya başlayınca yalnız olmadığını da anlıyoruz. Örneğin Şarık Tara, Nurettin Koçak, Oğuz Gürsel gibi iş dünyasının tanınmış isimleri de bugün aktif iş yaşamının bir parçası değiller mi? 70'li yaşlarını yaşayan İshak Alaton ve Üzeyir Garih'e ne demeli? İş dünyasında ihtiyar delikanlılara verecek örnek çok. Hornfeld'le sohbet edince ortaya çıkıyor ki, daha yapılacak çok şey var. Siemens'te değil artık ama başka şirketlerde. Zaten bir çok şirketten teklif gelmiş bile. Hornfeld, çok yakında bir holdingin yönetim kurulu başkanına danışman olarak karşımıza çıkmaya hazırlanıyor.
0'dan 1'E ulaŞmak zordu
Hornfeld'le sohbet ederken, konu onun Alman oluşuna hiç mi hiç gelmiyor. Çünkü o bir Türk vatandaşı ve Almanya'ya da vizeyle giriyor. 'Ülkem' dediği yer ise Türkiye'nin ta kendisi. Yokluk yıllarını, 60, 70 ve 80 ihtilalini yaşayan, çivinin dahi ithal edildiği bir dönemde iş hayatına atılan Hornfeld, İstanbul Teknik Üniversitesi'nden kendisiyle birlikte mezun olan bir çokları gibi çalışmak için başka ülkelere gitmemek yerine, Türkiye'de kalıp, Türkiye'nin elektrik sanayisinin kurulmasına ve gelişmesine öncülük etmeyi tercih etmiş.
Engin deneyimlerini, Türkiye'nin bir bir fabrikaları kurulurken, Anadolu'yu karış karış gezerken edinmiş. Tabii bunun kolay olduğunu söyleyemeyiz. Hele tek bir sanayi kuruluşunun dahi olmadığı bir dönemde elektronik mühendisi olarak çalışmanın neredeyse imkansız olduğunu düşünecek olursak. Hornfed,"Hiç yoktan birşeyler yaratmak çok zor. Yani 0'dan 1'e ulaşmak çok zor. Ama 60'dan 80'e gitmek öyle değil. Bugün gençlere bunu anlatmak zor."
TELSİM'İN İSİM BABASI
Arnold Hornfeld'in sanayi kurma hevesi sayesinde Siemens Türkiye'de pek çok konuda 'ilk'lere imza atmış. Siemens'in ilklerini anlatırken, Hornfeld, 'Şimdi çok basit gibi görünüyor' diyor. Örneğin florasan lambalarının duylarını ilk Siemens yapmış. Kol şalterini ve sigortayı da. Daha önceleri sigortaya tel sarıldığı hatırlanırsa, yapılan bu üretimlerin değeri daha iyi anlaşılır. Hornfeld, kablo sanayinin de ilk Siemens tarafından yaratıldığını anlatıyor. İller Bankası isteyince, Siemens de kabul edince, dünyanın en iyi kablo fabrikası Mudanya'da kuruluyor. Çerkezköy'de otomobil kablosu yapan fabrika ise, 'just-in time' modeliyle, her gün Alman Volkswagen'e teslimat yapıyor. Fabrikada 3 bin kişi çalışıyor. Arnodld Hornfeld, sokakta gördüğümüz her Volkswagen otomobildeki bir parçanın Çerkezköy'deki fabrikada üretildiğini anlatırken çok duygulanıyor.
UZAN AİLESİ'NE VERDİK
Türkiye'deki ilk GSM şebekesini Siemens'in kurduğunu Siemens kurmuştu. Peki Telsim ismini ortaya atanın Arnold Hornfeld olduğunu biliyor muydunuz? Hornfeld, "İlk Alo'yu dönemin ulaştırma bakanına biz yaptırmıştık. Ancak Siemens sonra dedi ki, biz mühendisiz, işletmeci değil. Biz de Telsim'i Uzan Ailesi'ne verdik" diyerek o günleri hatırlatıyor. Hornfeld'in grurla anlattığı Siemens'in işleri arasında, dünyada tek bir sözleşmeyle yapılan en büyük elektrik santralı olan Ambarlı santralı, ilk fiber optik teknolojisinin Türkiye'ye getirilmesi ve ilk ISDN yani tek hat üzerinden faks, telefon işlerini gerçekleştiren yeni santral da bulunuyor. Kuşkusuz Siemens bir çok ilklerin beşiği olmuş. Ba
şında bulunan Arnold Hornfeld de, Siemens'in Türkiye'ye taşıdığı yeniliklere öncülük etmiş.
Bir dönemi kitaplaştırdı
Türkİye'de üç ihtilal yaşayan çok fazla şirket olmadığı hatırlanırsa, Arnold Hornfeld'in yazdığı kitabın önemi daha iyi anlaşılır. Ancak kitap henüz basılmamış. Basılıp basılmayacağı da belli değil. Hornfeld, müsvetteleri bir kez daha okuyup karar vereceğini söylüyor. Endişesi bu tarz kitapların az okunuyor olması. Okunmayacak bir kitabı da bastırmak istemediğini anlatıyor. Biz bugüne kadar günde 14 saat çalışan, çok az tatil yapan ve kendini sanayiye adayan bir duayenin çok okunacağına eminiz. Bu nedenle de yazdığı kitabın basılmasını dört gözle bekliyoruz.
Bu krizi aşacak potansiyel var
Bunca deneyimden sonra Arnold Hornfeld, Türkiye'nin yaşadığı son iki krizi çok soğukkanlı karşılamış: "İdeolojik problemlerin olduğu yılları, Türkiye'nin dış borç ertelemeyi istediği yılları gördüm. İhracatın 3 milyar dolar, ithalatın da 2.5 milyar dolar olduğu zamanları, araçların benzinsiz, evlerin ısınmadığı günleri hatırlıyorum. Bu krizin göründüğünden daha büyük olduğunu söyleyenler varsa da, ben yaşadığımız sıkıntıları hatırlayan birisi olarak, bu krizin üstesinden gelineceğine inanıyorum."
Hornfeld'in bu kadar emin olmasının sebepleri var. Diyor ki, iyi, kötü döviz rezervlerimiz var. O zamanlara göre çok gelişmiş bir enternasyonel ekonomik ağımız var. Dünya zor duruma düşen bir ülkeye yardım etmenin avantajlı olduğunu idrak etti. Türkiye'nin ihracat, turizm ve insan potansiyeli şu anda çok yüksek. Ülke olarak borçlanma miktarı Avrupa'nın diğer ülkelerine göre daha yüksek değil. Bu nedenle yıl sonundan itibaren sağlıklı bir gelişme olmaması için sebep yok.
|