  
Burası Türkiye!
Ankara'da...
Koalisyonda...
Hükümetin içinde...
Birbirlerine selam vermeyenler bile varmış...
Bu duruma şaşıranlar var!
Aman bunda şaşılacak ne var?
Bizde oyunun adı...
"Akıl akıldan üstündür" değil ki!
Bizde ayak oyunları var!
Bizim sistemimiz...
Hayatın hemen hemen her alanında...
Bir orta zekâlılar dayanışması üzerine dönüyor!
Mesela...
Büroya malzeme alınacak değil mi?
Büroya malzeme alacak olan "adam.."
Büro malzemesi satacak olanla..
Anlaşıyor...
Tezgâhı kuruyorlar...
Şirkete büro malzemesi alınırken "adam"ın kendi evinin salonu da...
Aradan çıkıyor!
***
Patronlar bu tezgâhları bildiklerinden...
Bir de kontrolör koyuyorlar...
Ona da iki koltuk bir kanepe, nasiplenip yolunu buluyor.
Üstelik patrona da...
"Hiçbir dalavera olmasına göz yummadım" diyerek ay sonunda prim alıyor!
Böyle bir tezgâhta...
Sistemin içine...
Dışardan birini sokarsan...
"Tezgah" bozulduğu için!...
"Ortalama adamlar", onu canından bezdirmek için her numarayı yaparlar!
Selam sabahı keserler...
"Bizden değil" derler...
"Sistemi bilmiyor" derler...
Tercümesi, "tezgâha uymuyor"dur!
Bu çatışmanın sonunda...
"Medeni adam" pes eder...
Oh...
Herkes rahatlar, eski hamam eski tas!
***
Bizans oyunlarının âlâsı Ankara'da yapılıyor!
Ne yapacaksın?
"Yâ sabır" çekmekle olmaz!
Üstelik karşındakiler bir de...
"Halk bizim arkamızda, biz seçildik de geldik" derler!
Lakin sıkı duracaksın...
Halkla buluşuncaya kadar...
Dayanacaksın!
Halk arkandaysa zaten...
Kameralar seni takip ediyorsa zaten...
Bil ki doğru yoldasın!
Yeter ki...
Ayak oyunlarına dayan.
Bizde mücadele kafalarda olmuyor¥
Ayak oyunlarında oluyor!
Bakacaksın...
Kim kiminle paslaşıyor?
Lakin...
Bunun da bir tehlikesi var...
Kafayı oraya taktığında...
Aynı onlara benziyorsun!
Zordur bu işler!
Ayak oyunlarını...
Bir tek vatandaşın desteği engeller!
Arkanda halk desteği varsa...
Ülkenin lideri durumundaysan...
Senaryo değişir...
O zaman da "Siz en iyisini bilirsiniz efendim"cilere dikkat edeceksin!
***
Lakin yol uzun...
Yol dikenli...
Sayım yapacağım diye bir pazar bütün Türkiye'yi evine tıkan bir zekâ yapısı...
"Ey vatandaşlar gelin sizi bir sayalım bakalım, kimin arkasında ne kadar destek var" demez...
Önerilecek olsa...
"Memleketin başka derdi mi yok kardeşim" diye ortalığı ayağa kaldırır!
Bütün bunları görüp umutsuzluğa kapılandan lider olmaz!
Lider, "Bırakır giderim" ruh haline girmez.
Lideri öldürsen, gider küllerinden doğar.
Demirel...
Ecevit böyle oldu.
Onlar biliyordu...
Her dönemde...
Asıl "Yâ sabır" çekenler...
Potansiyel seçmenler!
O seçmenler ki...
Her biri kendi hayatlarında, "bu orta zekâlılar cennetinde" "cehennem hayatı" yaşayarak beklediler...
Bekliyorlar!
Onlar -Batı'ya yaptıkları- her yurt dışı gezisinde...
"Kardeşim neden bu insanlar gibi yaşayamıyoruz" diyen...
İki ay Avrupa'da kaldıktan sonra, memlekete döndüğünde, her tartışmayı bıraktığı yerde bulan insanlar...
Nerede mahalli idareler reformu?
Nerede medeni kanun?
Nerede ceza kanunu?
Nerede AB'ye uyum?
Nerede siyasi partiler kanunu?
Yok!
Bu vaatler koalisyon protokolünde yazıyor mu?
Yazıyor!
Ama...
Vaat işte!
Dediğini yapan adamdan da..
Selam sabah kesiliyor...
Bütün liderler bu yoldan geçtiler!
Sinir savaşı!
Parmak ısırma yarışı!
Kim ilk pes edecek!
Vatandaşlar da çeşitli dönemlerde aynı şekilde umutla bekledi...
Kendi parmağının acısına...
Bir gün umuda oy vermek üzere dayananların sayısı...
Dün de az değildi..
Bugün de az değil!
Ankara vatandaşla selamlaştığında!...
Bakalım kim kime şapka çıkaracak!
|