Dünya ülkeleri çeşitli kategorilerle tanımlanıyor:Sanayileşmiş ülkeler, sosyalizmden pazar ekonomisine geçen ülkeler ve gelişmekte olan ülkeler.
Türkiye ise bu kategorilere yepyeni bir model eklemiş durumda: Gerilemekte olan ülkeler kategorisi.
Bu yeni bölümün şampiyonluğunu biz yapıyoruz, belki yanımıza Arjantin'i de alarak.
Kişi başına düşen milli gelirimiz azalıyor, eğitim seviyemiz düşüyor, yaşam kalitemiz yerlerde sürünüyor, temizlik ve eğitim araçlarına duyduğumuz ilgi yok denilecek düzeyde.
Kentlerimiz kokuyor, trafik ölümlerinde başı çekiyoruz, bebek ölümlerinde ön saflardayız, mutsuzuz, sinirliyiz, birbirimizi yiyoruz.
Kısacası Türkiye geriliyor.
Geçen yıllar birçok dünya ülkesine refah, eğitim, sağlık ve mutluluk getirirken bizi giderek daha alt sıralara indiriyor.
Uluslararası rating kuruluşları kredi notumuzu düşürüp Uganda ve Moğolistan'la aynı kefeye koyuyor.
Ne Kürt sorununu çözebiliyoruz, ne Kıbrıs, ne Ermeni krizlerini.
Dış politikamız can çekişmekte.
Medeni dünya bizden nefret ediyor. Yurttaşlarımıza sınırlarını kapatmak için elinden gelen önlemi alıyor.
İçerde yolsuzluk alıp başını gitmiş.
Enerjiden ulaştırmaya, devlet ihalelerinden öğrenci servislerine, Türk Dil Kurumu'ndan, Devlet Tiyatroları'na kadar her yerimizi yolsuzluk kanseri sarmış.
Bankacılık sistemimiz iflas halinde.
Daha fazla saymayayım; çünkü bu kadarını ne sizin sinirleriniz kaldıracak ne de benim.