  
Talan ekonomisinde, her gün yeni bir rezalet sayfası...
Şu bizim Türkiye'ye bayılıyorum. Nerdeyse herkesin kendi çapında, yüzyıllardır sürdürülen ortak bir talandan, pay kapmaya çalıştığı; ve yine ortak bir hamaset babalanmasıyla övünüp durduğu; kendi kendini eritip bitirme hastalığı, "otofaji"ye tutulmuş garip bir ülke bizim Türkiye.
Öneriler, uyarılar, analizler, öğütler; hepsi vız...
Türküm, doğruyum, çalışkanım... Ve yuttur, kaydır, at kazığını...
Tabii "önce vatan" ve "atalarımızın kanıyla sulanmış olan bu topraklar..."
Evrensel bir saydamlaşma doğrultusunda; Türkiye'nin de, ekonomik röntgenleri çekildikçe; her gün yeni bir kepazeliğin bombası patlıyor.
Sayıştay, kuruluşunun 139'uncu yılında, Ziraat Bankası'ndaki "görev zararları" ile ilgili bir denetleme raporunun çarpıcı bir bölümünü yayınladı.
1993 yılında, pamuk alımlarına piyasa dışı destek sağlaması için, Ziraat Bankası'na emir verilmiş...
Ziraat Bankası da, 315 milyon dolar borç alarak, destek sağlamış pamuk alımlarına...
315 milyon dolarlık borcun faizleri, katlana katlana; nerdeyse kaça çıkmak üzereymiş, biliyor musunuz? 34 milyar dolara...
Kemal Derviş'in öncülüğünde gerçekleşen yeni Bankalar Yasası ile, zaten çığlaşmış olan "görev zararları"nın, daha da yokedici olması, bir ölçüde önlenmiş.
Derviş de neden önlüyor ki; Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı, "bağımsızlık" aşıklarının iç talanlarını?
Ne olacak, alt tarafı IMF'in adamı işte... Kendisine selam bile vermemek gerek...
Dünkü Hürriyet'de, Sadi Özdemir'in sürmanşetten verilmiş bir haberi vardı.
Türkiye, IMF'le Dünya Bankası'na taahhütte bulunmuş, "taban fiatlarını yüksek tutma yerine, tarıma doğrudan destek vermeye yöneleceğiz" diye...
Pilot bölge olarak Polatlı ve Adıyaman'da; dekar başına 5 dolar destek verilmeye başlanmış.
Sonra ne olmuş biliyor musunuz?
Dekar başına 5 dolar destek verildiğini duyan, "Ben de çiftçiyim" diye destek almaya koşmuş.
Çiftçi sayısı dörde, tarım arazisi büyüklüğü de üçe katlanmış...
İlkokullardayken, "Türküm, doğruyum, çalışkanım.." diye, hepbir ağızdan boşuna mı ant içildi her sabah?
Biliyorsunuz, Bir Türk cihana bedel ve başka Türkiye yok...
Yine medya haberlerinden öğreniyoruz ki, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer; Telekom'daki kadrolaşma ve 10 bin dolar aylıkla MHP'lileri işe alma söylentileri üstüne, soruşturma açtırmış..
Şimdi anlıyoruz Telekom'un özelleştirilmesine neden o kadar karşı çıkıldığını.
Türk ırkını her ırkın üstünde görmenin de, elbet bir ödülü olacak; ayda 10 bin dolarlık maaşlar gibi...
Türkiye'nin biten 20. Yüzyıl boyunca da, ne kadar kötü yönetilmiş olduğu; çürümüş ülkeler sıralamasında baştan 4'üncülüğe; "yaşam kalitesi" açısından ise, Yunanistan'ın bile 65 basamak altına oturmuşluğundan belli.
Kamunun iç ve dış borç toplamı 140 milyar dolar. Gayri safi milli gelir kadar nerdeyse... Toplanan tüm vergilerin yüzde 95'i, iç borç faizlerine gidiyor...
Ve Kemal Derviş'e gıcık olunuyor, sinsi talanlarla iri yalanlara neden karışıyor, diye...
Şimdi bir hiper enflasyon başlasa; enerji darboğazına girilse; benzin ve hatta ekmek kuyrukları uzadıkça uzasa; dış kredi muslukları kapansa; bir de İstanbul'a, 7 şiddetinde bir deprem vursa; bir de küçük bir savaş patlasa...
Vallahi de billahi de hepsinin üstesinden geliriz. Nasıl olsa muhtaç olduğumuz kuvvet damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur..
Lozan'la, üstünde 24 devletin kurulduğu 5 milyon kilometrekare arazi kaybettik de, bir şeyimiz mi eksildi? Hepsinin üstesinden geldik; ve şanla şerefle günümüze kadar sürdürdük sinsi talanlarla iri yalanları...
Gerçekten de, ne mutlu Türküm diyene...
|