Psikolojik direnç
Önceki gün Bakanlar Kurulu'nda yaşanan olaylara sadece bir "buğday kavgası" diye bakmak son derece yanıltıcı olur.
Kavga "daha derinde."
Ve "muhtemel yeni kavgaların" da habercisi.
Daha açık söylemek gerekirse...
Kavga "Türkiye'yi kim yönetecek" kavgası?
"IMF mi" yönetecek?
Yoksa...
"Hükümet" mi?
DEVLET BAHÇELİ
Az konuşmasıyla ünlü Devlet Bahçeli'nin, Bakanlar Kurulu'nda söylediği "bazı sözler" hayli düşündürücü...
Bahçeli diyor ki:
- Bazı konular, ikide bir, IMF'in dayatması olarak Bakanlar Kurulu'na getirilmesin.
Demek oluyor ki...
Açıkça bir "dayatma" var.
Bahçeli devam ediyor:
- Yarın köylü at arabası ile yürüyüşe geçerse... Karşısına IMF mi çıkacak?
Bahçeli'den bir cümle daha:
- Türkiye'yi yönetmek siyasi bir iştir ve bu heyetin (Bakanlar Kurulu) sorumluluğundadır.
Yani...
Bakanlar Kurulu dışında bir başka heyet "Türkiye'yi yönetiyor... Veya yönetmeye soyunuyor" olmalı ki...
Bahçeli "yukarıdaki sözleri söyleme ihtiyacını duyuyor."
ERKAN MUMCU
Önceki gün Bakanlar Kurulu'nda "çok kişi" konuştu.
Ama "en önemlileri" sanırız Devlet Bahçeli ile Turizm Bakanı Erkan Mumcu'nun konuşmaları olsa gerek.
İşte Mumcu'nun söylediklerinden bir demet:
"- Bu program Türk ekonomisini düzlüğe çıkarma programıdır... Bu hükümetin programıdır... Türkiye'nin programıdır... Yani... IMF'in programı veya Derviş'in programı değildir."
HATA NEREDE?
"Bir yerde hata yapıldığı" kesin.
Zira...
Hem programın altında "liderlerin imzası... Hükümetin onayı" var.
Hem de liderler ve hükümet, programa "dört elle" sahip çıkmıyor.
Neden?
Sorunun cevabı, Erkan Mumcu'nun Bakanlar Kurulu'nda söylediklerinde yatıyor:
- Programı yazılı basının temsilcileri ile konuştunuz... TV yöneticileri ile değerlendirdiniz... Ekonomik Sosyal Konsey'e, sendikalara, işverenlere götürdünüz... Oysa, öncelikle buraya... Bakanlar Kurulu'na getirmeliydiniz... Önce, bu heyete anlatmalıydınız... Programı bizlerle paylaşsaydınız, bugün, bu sorunlar yaşanmazdı.
DİRENÇ
Mumcu'nun önceki gün Bakanlar Kurulu'nda söylediği bu sözleri "çok daha önce" başkalarının söylemesi gerekiyordu.
Özellikle de Başbakan'ın.
"Bu" yapılmayınca...
Program önce "Derviş'in programı" diye damga yedi.
Ardından da...
"IMF'in programı... Dayatması" diye.
Ve bir "psikolojik direnç" başladı.
Son günlerde yaşananlar... Derviş'e yönelik eleştiriler... Hatta zaman zaman Derviş'le ilgili incitici değerlendirmeler hep bu "psikolojik direncin" ürünü.
NANKÖR KEDİ-2
Hükümet ile Derviş arasında bir "doku uyuşmazlığı" var.
Bu uyuşmazlık ya giderilecek...
Ya da "ikide bir" yeni sorunlar çıkacak.
Ve muhtemeldir ki günün birinde...
Ya Derviş'in sinirleri gerilecek.
"Gidiyorum" diyecek.
Ya da siyasetin sinirleri bozulacak.
"Nankör kedi-2" olayı yaşanacak.
İKİ UYARI
Bakanlar Kurulu'nda yapılan "iki konuşma" gerçekten çok önemli.
Birincisi Bahçeli'nin.
Ve özellikle de şu sözleri:
- Bakanlar 20 gündür dışarda konuşacaklarına, önemli sorunları önce kendi aralarında müzakere etsinler.
İkinci konuşma ise Erkan Mumcu'nun.
Ve özellikle de şu sözleri:
- Ekonomiyi peş peşe iki krizle bu noktaya getiren bir başkası değildir... Bizzat biziz... Bizzat bu hükümettir... Şimdi piyasalarda iyimser, umutlu ama kuşkulu bir hava olduğunu unutmayalım... Yapmamız gereken şey kuşkuyu derinleştirmek değildir... Yapmamız gereken, iyimserliği biran önce güvene dönüştürmektir.
HÜKÜMET SORUNU
Bahçeli de, Mumcu da doğru söylüyor.
Ancak bu söylemlerin "eyleme dönüşmesi" lazım.
Bu da "güçlü bir sesle" olur.
"Hükümetin güçlü sesiyle."
Bakanlar zaman zaman ve tek tek "güçlü ses" çıkarıyorlar ama...
Aynı güç ve kararlılık "hükümet kurumunda" yok.
Zaten krizin temelindeki ve uzamasındaki "ana faktör" bu değil mi?
Magazin
