kapat
30.05.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

ciceknet

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Finansbank

 
AHMET TAN(tana@sabah.com.tr )

Cambaz siyasiler ve medya

Sizdeki medya öylesine güçlü ki, karşısında bizim Amerikan demokrasisi bile zora ve dara düşebilir."

O ABD Büyükelçisi, Türkiye'den ayrılırken böyle demişti. Üstelik o yıllarda, medyamızda ne böylesi bir kanal kalabalığı vardı, ne de büyük bir tiraj ve seyredilme savaşı.

Ama yine de bizim medyanın bazı halleri demek ki o büyükelçiye, ürkütücü değilse bile, çok düşündürücü gelmişti.

Geçenlerde bu kez de bir Avrupalı büyükelçi şöyle dedi:

- Krizi aşmanız, birçok engeli aşmanıza bağlı. Bunların başında kendi medyanız var!

***
İşte böyle... Bizim siyasetçilerin kimi durumları gibi, medyamızın da bazı halleri dışarıdan bakana parmak ısırtıyor.

Dün ve önceki gün sanırız medyamız ve siyasetimiz için "parmak ısırma ve ısırtma günü"ydü. İstediğiniz kadar, "Meşru siyasetin ve hür medyanın ısırdığı ve ısırttığı parmak acımaz!" türünden atasözleri uyarlamaya çalışın, parmak acıdı. Hem de kan oturacak, mosmor olacak kadar acıdı.

Hububat kavgası haberlerinin ektiği kötü tohumlar birkaç saat içinde yeşerdi. Düşme eğilimindeki faiz hadleri dün 10 puan birden yükseldi ve Hazine dün yaptığı tahvil ihalesinden beklediği sonucu alamadı. "Sıfır" satış yapmak zorunda kaldı.

Bunun TL cinsinden Hazine'ye çıkardığı yükü artık Tahtakaleliler mi hesaplar, yoksa Zürih'in Şatoevleri'nde yaşayanlar mı?

***
Oysa ticaret (ve siyaset piyasası) geçen haftayı sükunet ve kendine güven içinde tamamlamıştı. İşlerin iyiye gittiğine dair hem borsadan hem Tahtakale'den güçlü sinyaller geliyor; bu sinyaller, Meclis ve hükümetin sorumlu ve uyumlu tutumundan da ziyadesiyle besleniyordu.

İşte ne olduysa bu sırada oldu. "Hububat müzakeresi" ekranlara, sayfalara yansıdı.

Müzakere belki biraz sert olmuştu. Bu da doğaldı. Üç partiden oluşan, krize taraf ve hedef olan bir koalisyonda, elbette kararlar güle oynaya alınamazdı.

Hem bakanlar kurulu demek, tartışma ve müzakere demekti. Müzakere ise gerektiğinde sertlik, hatta terbiye ölçüleri içinde kavga demekti.

Ama o kadar. Bakanlar Kurulu'nda olan, Bakanlar Kurulu'nda kalırdı.

Uzun yıllardır, Kurul'da artık tutanak bile tutulmuyor. Ama nedense epeydir, Bakanlar Kurulu'ndaki en küçük tartışma satır satır gazeteleri, ekranları süslüyor.

Bu medyamızın gücünü mü gösteriyor?

Yoksa (söz meclisten dışarı) bazı siyasetçilerimizin zevzekliğini mi?

Ya da o siyasetçilerimizin medya üzerinden, gizli siyasi veya, Allah saklasın, ticari hesaplar yaptığını mı?

Medyamız bu haberleri, yine Allah saklasın, paranın gücüyle elde etmediğine göre, siyasetçi demek ki, bu sızıntıdan bir çıkar sağlıyor, hiç değilse umuyor.

***
İşte aktüel bir RTÜK sorusu: Medya gücünü paradan mı alır, yoksa zevzek siyasetçilerin sağladığı sinerjiden mi?

Ekonomik krizi yaratan, manşetlere yansıyan gizli müzakerelerin ayrıntıları mıdır, yoksa bunları sızdırmaktan çıkar umanların şeytani hesapları mı?

***
Bakanlar Kurulu'ndaki tartışmalar en cazgır ses tonlarıyla, en şimşir harflerle yansıtılıyor.

Medyaya kızmaya hakkımız yok.

Nasıl derler?.. Medyanın istediği bir göz, sızdıranlar veriyor iki göz!

Şimdi, "hükümette kavga" diye velvele manşet verenlerde mi kabahat, yoksa bu manşetin satırlarını harf harf sızdıranlarda mı?

***
Medya ile siyaset iç içe geçmiştir. Tıpkı siyasi partilerle demokrasi gibi. Ama medya ile siyaset hep çatışma halindedir.

Buna iletişimciler, siyaset bilimciler "kedi fare oyunu" diyorlar.

Medya siyasetle genellikle çatışır. Çünkü görevini iyi yapmak için siyaseti yakın takipte tutmak zorundadır.

Yakın takip ise çoğu zaman siyasetin değil siyasetçinin izlenmesi biçiminde ortaya çıkar.

Bu da doğaldır.

Siyaseti biçimlendirecek ve dengeleyecek olan siyasetçinin söylemleri ve eylemleridir.

Ama bugün siyasette, inşallah Bakanlar Kurulu'nda yoktur, bu dengeyi bir ip cambazının elindeki sırığı kullandığı gibi kullanarak, yani söylediğinin tersini yaparak sağlayanlar var.

Medya gücünü paradan puldan çok, onlardan alıyor.

RTÜK Tasarısı'nda da onlarla ilgili bir hüküm ne yazık ki yok.

O ABD Büyükelçisi haklı.

Belki bizdeki bir kısım siyasetçilere de Amerikan medyası lazım.

 
Ekonomik programın başarıya ulaşacağına inanıyor musunuz?

Evet
Hayır

 


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır