kapat
30.05.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

ciceknet

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 

Yıldırım gibi


Şükrü Saracoğlu Stadı'nda G.Antep devreyi 3-0 önde bitirmişti. Soyunma odasına inen Başkan Yıldırım, "F.Bahçe gibi oynayın. Bu bana yeter" diyor ve ardından mucize geliyor
F.Bahçe kara bir hafta yaşamıştı. Denizli'ye yenilmiş, Kayseri'de G.Birliği'ne kupayı kaybetmiş, ardından da A.Gücü'ne pes etmişti. 7 günde gerçekleşen bu 3 mağlubiyetle G.Saray ile aralarındaki puan farkı eşitlenmişti.

A.Gücü maçından sonra Aziz Yıldırım, başkanlık tarihinde bir ilk gerçekleştirdi. Yanına yöneticileri alarak soyunma odasına gitti. Futbolcular merakla başkana baktılar, "Helal olsun size. İşte FBahçe böyle oynamalı. Bu maçı kaybetmiş olabilirsiniz, ama kimse kötü olduğunuzu, mücadele etmediğinizi söyleyemez. Böyle oynayın. Sizden başka şey istemiyorum"

Yıldırım'ın takıma ilk kez böyle sahip çıkması, G.Antep maçı için iyi bir motivasyon oldu. F.Bahçeliler "Lig yeniden başlıyor" havasına girmişlerdi.

G.Antep, F.Bahçe'nin beraberlik dahi almadığı Şükrü Saracoğlu Stadı'nda ilk 45 dakikada adeta şov yaptı. 45. dakika Hasan Özer farkı üçe çıkardığında, tribünler bu golü alkışlarla karşılıyorlardı.

Ancak ilk devre sürerken Saracoğlu'nun eski gücünde olmadığı da hissediliyordu. Maçtan önce oyuncuları yanlarına çağırmadılar. 15 dakika bağırmadılar. Skor 2-0 olduktan sonra yeni açık tribünün altlarından "yenilsen de, yensen de" çığlıkları çıkmaya başladı, daha sonra numaralı tribün tezahürata katıldı. Ama o kadar...

Herkes inandı
Saracoğlu'nun tezahürat lideri Maraton tribünü, yönetim ile yaşadığı anlaşmazlıklar sonucu takıma "küsmüştü". Bu sırada Mustafa Denizli, soyunma odasında fırtınalar yaratıyordu. Sesi koridorları çınlatıyordu. Asbaşkan Murat Özaydınlı, odanın kapısında beklerken Yıldırım gözüktü.

Mustafa Denizli ağzına ne geldiyse oyuncularının suratına haykırıyor ve "Siz nasıl futbolcularsınız? Siz bu skoru nasıl hazmedersiniz? Bu lekeyi üzerinizde taşıyacak karakterdeyseniz size söyleyecek hiçbir şeyim yok. Eğer bir devrede üç gol yediyseniz, şimdi de çıkıp 4 tane atacaksınız" diyordu.

Denizli konuşmasını bitirdiğinde Aziz Yıldırım soyunma odasına girdi. Bembeyaz suratlar ona doğru döndü. Başkan gülüyordu. "Hiç moralinizi bozmayın. Sizin canınız sağolsun. Çıkın 2. yarıda F.Bahçe gibi oynayın. Kazanırsınız, kaybedersiniz. Ama şerefinizle oynayın" dedi ve gitti.

Tribünlerdeki mırıltılar, güçlü seslere dönüşmeye başladı. F.Bahçe taraftarları şampiyonluk şarkıları söylüyordu.Takım çıktığında hakemlerin gelmesine 5 dakika vardı. "Bizler inandık, siz de inanın" diye inleyen bir koro çıktı sahneye... 3-0 yenik takımın 11 oyuncusu tribünlere çağrılıyordu.

Denizli sahada
Mustafa Denizli "Hayatımda ilk kez yaptım" diye yorumladığı, sahanın ortasına kadar gelip oyuncularıyla yaptığı konuşmayı, maçtan sonra hatırlamıyordu bile.. 62. dakikada Revivo ile açılan perde, Rapajc'in şovuyla 15 dakika içinde dörde yükseliyor ve F.Bahçe, bir zafere imza atıyordu.

Maç bittiğinde Yıldırım yine soyunma odasındaydı. Futbolcularla sarmaş dolaş olan F.Bahçe Başkanı, ağlamaya başlıyordu. Kapıda görünen Mustafa Denizli de Yıldırım'a destek veriyordu.

Rüştü'nü ispat etti
"Biz Kurtuluş Savaşı'ndayız. Bu ortamda kimse cepheden kaçamaz. Kaçan hain olur. Ben kesinlikle hain değilim."

F.Bahçe 15 Aralık 1999'da oynadığı Türkiye Kupası maçında Pendikspor'a 2-1 yenildi. Dereağzı Metin Aşık Tesisleri'ni basan taraftarlar Rüştü'yü yumrukladılar. Yıldız kaleci bunalıma girdi. Sezonun son maçlarında tedavini bahane ederek yurt dışına gitti.

Yeni sezon başladığında kaptanlığı alındı. Mustafa Denizli, Rüştü'yü sorumluluklarından kurtarıp, futbol oynamayı kafasına soktu. Rüştü sözleşmesinin son yılında iyi bir çıkış yakalamak için her şeyini futbola verdi. Baba oldu. Artık ailesiyle birlikte hayat yolunda eksik olan her şeyini tamamladı.

Fenerbahçe takımı ligin en az gol yiyen ikinci takımı olarak şampiyonluğu kucakladı. Ancak herkes defansı eleştirdi. Bu ikilemin nedeni Rüştü'nün yaptığı kurtarışlardı.

Yeni bir takımı toparlayıp, Fenerbahçe'nin ne olduğunu anlatmak ve ağabey görevi yapmak Rüştü'nün Ogün ile paylaştığı en büyük sorumluluk oldu. Eski günler sorulduğunda "Hatırlamak istemiyorum" diyen yıldız kaleci sezon boyunca sadece Denizlispor maçında takımdaki yerini almadı. 33 karşılaşmada forma giyip, bütün kupa maçlarında da oynadı. Sağ ayak bilek bağları kopma noktasına geldiğinden 8 maçta lokal anestezi ile sahaya çıkabildi.

Futbol hayatını tehlikeye atabilecek bu fedakarlığa Rüştü'nün açıklaması ise çok netti: "Biz Kurtuluş Savaşı'ndayız. Bu ortamda kimse cepheden kaçamaz. Kaçan hain olur. Ben değilim. Ben Fenerbahçe'nin kalecisiyim. Bu takım şampiyon olacaksa, orada en önde ben olmalıyım"

Baliç'in 10 bin dolarlık cezasını kim ödedi ?
Fenerbahçe'de sezonun bir başka perde arkası notu ise primlerdi. Mustafa Denizli üç maçlık periyodlar ile oyuncularına prim verilmesini istiyor, ancak bu primi toplu alıp, çeşitli kriterleri baz tutarak oyuncularına dağıtıyor. Denizli kendi primini ise her zaman tesislerin personeline dağıttı.

Denizli takım ilkeleri konusunda da tavizsizdi. Antrenmana geç gelen, kart gören veya disiplinsizlik yapanlardan para cezası kesiyor, bu miktarı bir havuzda toplayıp, ihtiyacı olanlara dağıtıyordu. Baliç'in uyanamadığı için Siirt'e gidememesinin ardından Denizli, yıldız oyuncuya 10 bin dolar ceza verdi. Bu parayı, 20 futbolcu 500'er dolar toplayıp karşıladılar.

Beyaz formanın sırrı
Fenerbahçe yeni bir sezona girerken, eskiyi, kötü günleri arkasında bırakmak istiyordu. Ligin ilk karşılaşmasında sahaya çıkan takımın sekiz oyuncusu takıma yeni katılmıştı. Hocası Mustafa Denizli de yeniydi. Ayrıca tarihten gelen klasik çubuklu forma gitmiş, beyaz üstüne lacivert argümanların yer aldığı yeni bir de forma gelmişti.

Fenerbahçe ligi beyaz formasıyla sürdürdü. Sadece derbi karşılaşmaları ve kritik maçlara çubuklu formasıyla çıktı. Mustafa Denizli, "Fenerbahçe'nin sembolü rakipleri korkutan o çubuklu formasıdır. Bundan vazgeçemem" dediği halde, tercihini "beyaz"dan yana yapmıştı.

İlk önceleri tepki toplayan, daha sonra göz alışkanlığı ile eleştirilerdeki yerini terk eden "beyaz forma" olayının perde arkasında Denizli'nin "detaycı" kişiliği yatıyordu.

Psikolojik savaş
Tecrübeli teknik adam, futbolcularına çubuklu forma giydirerek rakiplerin karşısına Fenerbahçe'yi çıkartıp, ekstra bir motivasyon unsuru yaratmak yerine, "Beyaz formalı bir takımla" oynadıkları hissini vermek istiyordu. Küçük takımların Fenerbahçe'yi yenmeye yönelik arzularını bir anda en aza düşürüyordu.

Derbi maçlarında ise rakiplerinin kimle oynadığını bilmesini istiyor ve bu yüzden çubuklu formayı tercih ediyordu. Güç dengeleriyle oynuyor, sahada taktik veriyor, en ince hesapları yapıyor, bir kaç saniyelik aksiyonlar için saatlerce düşünüyor ve hiçbir ayrıntıyı kaçırmıyordu.

Şampiyon Fenerbahçe'nin bu sezonki yepyeni beyaz formasının ardındaki gerçek, Denizli'nin psikolojik savaşıdır.

 
Yeni dış kaynağın doğru bir şekilde kullanılacağını düşünüyor musunuz?

Evet
Hayır

 


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır