kapat
20.05.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

ciceknet

Dünyadan
Spor

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Garildi
 

New Yorklu Yaşar Yaşamaz


New York Mektubu başladığından beri aldığım hemen tüm mailler aynı soruyu içeriyor: "Amerika'ya gelmek istiyorum, yardım eder misiniz?" Şimdi ben ne cevap vereyim?
Biliyorum ki benden asıl beklenen biraz umut, belki bambaşka bir hayata atılacak ilk adım için biraz destek ya da buradaki hayatın güzelliklerini duymak.

Yani işin pembe tarafları. Buraya gelmenin yöntemlerini anlatmak kolay da asıl problem, sorunun muhattabı olan bende: Size, ille de Türkiye'ye döneceğim diye tutturduğum için bütün arkadaşlarımın bana kafayı yemiş gözüyle baktığını söylesem? Hiç olmazsa kriz bitene kadar bekle diyenlere, olsun sürüneceksem arkadaşlarımla sürünürüm diye ahkâm kestiğimi eklesem!

Ben bu kafayla size ancak, Yeşil Kart sahibi değilseniz ya da öğrenci vizeniz yoksa ve her şeyi göze alıp Amerika'da gayrıkanuni yollarla kalmaya başlamışsanız hayatın çok güç olacağını söyleyebilirim. Kaçak yaşamanın, yani devletin verdiği bir sosyal güvenlik numarası sahibi olmamanın tek anlamı, Aziz Nesin'in Yaşar Yaşamaz'ının New York şubesi olmak demek. Bir iş bulmak güç (saati beş dolara eyvallah demek gerekiyor), ev kiralamak bir dert, hastaneye gitmek imkansız. Çünkü resmi olarak siz aslında "yoksunuz!" Aslında hem "yok," hem de sırf bu yüzden "yoksul"sunuz. Amerika'da dört kişilik bir aile için yoksulluk sınırı yılda 17 bin 229 dolar. Şimdi Türk parasıyla çarpıp 20 milyar lira az mı demeyin, bu sınırın altında kazananlar, Amerikan Rüyası'ndan çok Amerikan Kabusunu yaşayanlar. Üstelik bunu tek söyleyen ben değilim. Araştırmacı Barbara Ehrenreich iki yıl boyunca garson, temizlikçi, kasiyer gibi sıradan işlerde aynen onlardan biri gibi calışıp, yoksul kesimin nasıl olup da hayatını devam ettirebildiğini araştırmış; bulduğu cevap şöyle: "Valla devam ettiremiyorlar!"

ÜCRETLİ KÖLE
Barbara Ehrenreich iki yılın sonunda yayımladığı "Nikel and Dimed: On (Not) Getting By In Boom Time America" adlı kitabında, Key West'e gidip garson olarak çalışmakla başladığını anlatıyor. Ardından birkaç garsonluk işi daha, otelde kat görevlisi, evlerde temizlikçilik ve büyük mağazalar zinciri Wal-Mart'ta kasiyerlik. Bu işler Amerikalı olsanız bile saatine 6-7 dolar kazanılan işler. Yazar iki yıl boyunca anlamış ki, bu paraya çalışan bir kişinin -eğer ikinci bir iş yapmıyorsa- geçinmesi imkansız! Ehrenreich, ev temizliğinde çalışan arkadaşının bazen günü sadece bir paket mısır cipsiyle geçirdiğine, sağlık sigortası olmayan pek çok kişinin doktora gidememekten daha beter hastalandığına, çalışma saatlerinde çişe gitmenin, hatta kimi zaman su içmenin bile yasaklandığına şahit olmuş. Depozitini yatıramadığı için ev tutamamış, fast food yiyip hazır çorba içmenin sanıldığı kadar ucuza gelmediğini keşfetmiş. Sonuçta umutları sona ermese de "ücretli köle" diye adlandırdığı sınıfın kazandığının onları bir adım daha ileriye götürmeye yetmediğine karar vermiş. Ehrenreich'e göre sınıf atlamak ve daha iyi bir işe sahip olmak için kurslara gidip kendini geliştirmek sadece bir düş, çünkü insanların buna ayıracak vakitleri yok!

Hadi bana karamsar deyip geçtiniz, Amerikalı araştırmacının teşhis ettiklerini de kulak ardı ettiniz ve ne pahasına olursa olsun şansınızı denemek istiyorsunuz, peki bu korkunç gerçeğe ne dersiniz?

New York'ta bir tane bile çay bahçesi yok!

SEDA ERCAN

sedaercan@yahoo.com

 
2001 yılı Türkiye 1. Futbol Liginin şampiyonu kim olacak?

Fenerbahçe
Galatasaray
Gaziantepspor
Beşiktaş

 

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır