kapat
25.05.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

ciceknet

Dünyadan
Spor

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Finansbank

 
ZÜLFÜ LİVANELİ(livaneli@sabah.com.tr )

Demokratik diktatörlük

Filipinler'de 11 yaşındaki bir çocuğa tecavüzden hüküm giymiş bir adam milletvekili seçilmiş.

Hem de üçüncü kez.

Bu sapık daha önce de çocuklara tecavüzden altı kez mahkum olmuş.

Ama bu mahkumiyetler onun "milletin vekili" olmasını engelleyememiş.

Çünkü seçmeni var.

***
Bu aşırı örnek bizi demokrasi ve seçim ilişkisi konusunda düşünmeye götürüyor.

Seçim demokrasi midir?

Seçilmişler, mutlak olarak ulusal iradeyi temsil eder mi?

Sandıktan çıkmak, kutsal ve dokunulmaz bir paye midir?

Eğer bu sorulara "Evet!" cevabını verirsek, Filipinler'deki sapık milletvekilini hangi çerçevede düşüneceğiz?

***
Başka bir varsayım üzerinde duralım. Diyelim ki bir ülkede, bütün çocukları birbirlerinin yüzüne tükürmeye alıştırıyorsunuz.

Her sabah, herkes birbirinin yüzüne tükürüyor.

Sonra serbest seçimler yapıyorsunuz: Sizce tükürme adetine karşı çıkanlar mı seçimi kazanır, yoksa bu alışkanlığı destekleyenler mi?

***
İnsan yeme geleneğine sahip Afrika kabileleri olduğunu biliyoruz.

Burada bir seçim yapılsa ve "yamyam" bir adayla, bu geleneği barbarlık olarak niteleyen bir aday yarışsa, insan yeme alışkanlığını savunan aday seçimi kazanmaz mı?

***
Bu uç örneklerle varmak istediğim sonuç şu:

Demek ki serbest seçim ve halkın sandığa gidip oy atması, tek başına demokratik düzeni yaratmaya yetmiyor.

Hatta bazen tam tersi sonuçlar yaratıyor.

Ahlaki değerlerle desteklenmeyen, hukukun üstünlüğü kuralını hayata geçiremeyen, güçlü bir orta sınıf yapısına sahip olmayan ülkelerde serbest seçim, istenilenin aksine "ayakları baş, başları ayak" yapmanın aracı haline geliyor.

Demokrasinin "çoğunluk diktatörlüğü"ne dönüşmesi, bu sistemi demokrasi olmaktan çıkarıyor.

Kaldı ki, Türkiye gibi ülkelerde, genel ve yerel seçimlerde çoğunluğu bile ele geçirmeden bu "yeni diktatörlük" biçimini uygulamak mümkün.

Yüzde yirmilerle kazanılmış bir belediye başkanlığı ya da meclisteki kirli koalisyon milletvekilleri ittifakı, evrensel hukuk yasalarını bile tersyüz edebiliyor.

Türkiye'nin, "gerçek demokrasi" ye ulaşma çabaları verdiği bir dönemde, işin bu boyutunu hatırlatmayı yararlı gördüm.

 
Ekonomik programın başarıya ulaşacağına inanıyor musunuz?

Evet
Hayır

 


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır