Win-Türkçe
ASCII

6 YAŞINDA TOP İSTEDİ
Hagi, 36 yıl önce Köstence'de başladığı hayatının 6. yaşgününde annesinden hediye olarak futbol topu isteyecek kadar futbol sevgisiyle doluydu. Keşfedilmesi de çok uzun sürmedi. Romanya'ın futbol ilahı, daha çocuk yaşında Avrupa'daki futbol simsarlarının iştahını kabartmıştı. Fakat yurtdışına transfer yasağı bulunduğundan 25 yaşına kadar Romanya'da kaldı.

21 yaşında, formasını giydiği Sportul takımında bir sezonda 31 gol atarak gol kralı oldu. Daha sonra bütün dünyanın kendisini tanıdığı Steau Bükreş'e geçti. Ve oradan da Real Madrid.

Galatasaray'a transfer olan İosif Rotariu'dan sonra Romanya'nın yurtdışına giden ikinci futbolcusu oldu Hagi. Real Madrid gibi bir devden de İtalya'nın sıradan ekiplerinden Brescia'nın yolunu tuttu. ABD-94'teki müthiş performansıyla Real Madrid'in ezeli rakibi Barcelona'ya transfer oldu. Oradan da Galatasaray'a geldi.

İlk milli formayı Oslo'da 10 Ağustos 1983'te Norveç karşısında giydi. Özellikle 1994'te ABD'de düzenlenen Dünya Kupası'nda gösterdiği performans ile herkesi kendine hayran bıraktı. Bu turnuvada 40 metreden Kolombiya'ya attığı gol hala jenerikleri süslüyor. Ama Milli Takım kariyeri EURO 2000'de İtalya karşısında gördüğü kırmızı kartla bitti. Bir de 24 Nisan'daki jübilesinde giydi o formayı...

Galatasaray'a gelişi ise tam bir olaydı. 1996'da Avrupa Şampiyonası'ndan sonra Galatasaray'da göreve başlayacak olan Fatih Terim'in, yöneticilerin "Hagi için ne dersin?" teklifine "Şaka mı yapıyorsunuz? Hemen alın" dediği sarı-kırmızılı camiada hâlâ anlatılır. İlk maçına Uğur Tütüneker'in jübilesinde Monaco karşında çıktı. Ligde ise ilk iki maçta attığı gollerle 6 puanı haneye yazdırıp taraftarın sevgilisi oluverdi. Tribünler hemen ona "Profesör" lakabını taktı.

Hagi'li Galatasaray için zaferler birbiri ardına geldi. Önce ligde üç şampiyonluk, ardından UEFA Kupası, 4. şampiyonluk ve Süper Kupa sarı kırmızılı kulübün tarihine altın harflerle yazıldı. Ama o, artık yaşlanmıştı. "Bıraktı bırakacak" derken bir sene daha oynamaya karar verdi. Meşin yuvarlaktan kopamıyordu. Terim'le birlikte bir takımı baştan yaratmıştı. Sahadaki teknik direktör rolünü çok iyi oynuyordu. Fatih Hoca gitmişti artık... Takım ikinci büyük kaybı yaşamamalıydı. Yönetim bastırdı ve Hagi devam etti ve başarılarla dolu bir sezona daha imza attı.

HIRSI BAŞINA HEP İŞ AÇTI
sadece kupa kazandırmadı Hagi. Profesyonellik, kazanma ruhu ve büyük olma duygusu kazandırdı. İdman maçlarında bile kendini kaybeden Romen yıldız, söz konusu 'kazanmak' olunca kimseye taviz vermiyordu. Sahada kırdığı kalpleri de saha dışında tamir etmeyi ihmal etmiyordu.

Bu hırsı başına sık sık iş açmıyor da değil. İşte UEFA finalinin uzatma dakikalarında gördüğü kırmızı kart, işte Euro-2000'de milli formaya kırmızı kartla vedası ve işte bu sezonki G.Birliği maçı, gördüğü kırmızı kart sonrası 6 maçlık cezaya uzanan tepkisi...

İşte taraftar, yarın Ali Sami Yen Stadı'nda o muhteşem sol ayağa veda etmek için toplanacak. Sihirbaz Hagi'ye veda etmek için..

VEDA GECESİ
Yarın oynanacak Trabzonspor maçından sonra futbolu bırakacak olan Hagi dün akşam takım arkadaşları ve yöneticilere bir veda yemeği verdi. Hagi Beyti Restoran'ta verilen ve neşeli geçen yemekte en büyük arzusunun şampiyon olarak futbolu bırakmak olduğunu söyledi.