kapat
13.05.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

ciceknet

Dünyadan
Spor

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Garildi
 

Battaniye


Onu çok özlüyorum.
Bana teselli vermesini, iyi bir insan olmam için beni telkin etmesini özlüyorum. Onunla battaniyenin altına girip, kanapenin üstünde itiş kakış uzanıp televizyon seyretmeyi özlüyorum. Herşeyini, herşeyini özlüyorum

Annemle ikimizin en büyük heyecanı "Alacakaranlık Kuşağı"nı seyretmekti. Pazar akşamları olurdu ve biz bütün yemekleri, kapı kacağı hiç üşenmeden mutfaktan oturma odasına getirir, bir yandan yer bir yandan seyrederdik. Televizyon karşısında yemek yemekten niye o kadar eğlenirdik hatırlamıyorum. Oturma odasında masa yoktu. Annem tabağı elinde, koltukta otururdu, ben orta sehpanın kenarında yerde oturup yerdim.

"Alacakaranlık Kuşağı"nı izlemek için tabii önce Orhan Boran'ın, karısı Sevinç Hanım ile beraber yaptığı ve bana sanki beş saat sürüyormuş gibi gelen talk şovu izlemek gerekiyordu. Ay ne kadar kibar bir talk şovdu o öyle. Cennetten bir parça kopmuş da gelmiş karşımıza konmuş. Herkes iltifat etme yarışında. Mizansen de çok şahaneydi. Güya birileri onlara akşam misafirliğine gelmiş de, eh Boran çiftinin de ünsüz bir ahbabı olacak değil ya, gelenler ünlü oluyor haliyle, işte oturmuşlar da çay kek eşliğinde -evet evet, Sevinç Hanım arada elinde tepsisiyle çay ikram ederdi- sohbet ediyorlarmış da, bir süre sonra o zamanlarki Türk geleneği olan "misafirlikte video seyretmek" akıllarına gelmiş de.... Geçmiş zaman, kimsenin kalbini kırmak istemem ama ziyadesiyle yapmacık bir programdı yani.

BEN EDEPSİZ O HANIMEFENDİ
Ben bir yandan yemek yer, bir yandan feci şekilde dalga geçerdim. Hem çok gülerdi hem de kızardı bana. "Madem dalga geçeceksin niye seyrediyorsun?" Yani bu kadar hanımefendi bir kadındı. Bir şey kamu için yapılmış olsa dahi, biz sevelim diye yapılmış olsa dahi, birileri bu işlerden süper para götürüyor olsa dahi dalga geçmek ayıp bir şeydi. Sevmiyorsan seyretmezsin olur biter. Ne kadar terbiyeli, ne kadar efendi bir düşünce tarzı... Ve ben anneme rağmen bu kadar edepsiz oldum ya... Bu da açıklanamaz doğa olaylarından biri herhalde.

Derin devlet gibi bizim hayatımız da derin yalnızlık üzerine kurulmuştu. İki kişilik bir dünya. İki tatlı komşu teyze dışında öyle gelenimiz gidenimiz yoktu. Birbirimizin her nefesini, her hareketini dinlerdik... Siyam ikizleri gibi. Güya ayrı odalarımız vardı, ama biz hep aynı yerdeydik. Kim neredeyse öbürü onun kuyruğuna takılır, evin içinde hep beraber hareket ederdik.

Niye böyle bir yazı yazdığımı bilmiyorum. Ağlamaktan gözlerim yerinden çıkmak üzere. Anneler gününde onu hatırlamadan geçmek içimden gelmedi. Çünkü onsuz geçen ilk anneler günüm. Ve ben onu çok özlüyorum. Bana teselli vermesini, iyi bir insan olmam için beni telkin etmesini özlüyorum. Onunla battaniyenin altına girip, kanapenin üstünde itiş kakış uzanıp televizyon seyretmeyi özlüyorum. Ben dalgamı geçtikçe onun "Öf Mutlu" deyip kıkırdamasını özlüyorum... Çayı hangimiz getirecek diye "tek mi çift mi" oynamayı özlüyorum... Herşeyini, herşeyini özlüyorum.... Annenizi bir kere benim için kucaklayın....

MUTLU TÖNBEKİCİ

mtonbeki@usa.net

 
2001 yılı Türkiye 1. Futbol Liginin şampiyonu kim olacak?

Fenerbahçe
Galatasaray
Gaziantepspor
Beşiktaş

 

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır