|
|
|
Pişkinsüt 'sola' kürek çekmiyor
"Parlamentoda demokrasi mücadelesinin imkanı yok" diyen Prof. Mehmet Ali Kılıçbay, DSP kongresinde aday olan Sema Pişkinsüt'ü kınıyor: "Bu partinin ne kadar pederşahi olduğunu bile bile Ecevit'in intihabıyla milletvekili oldu.
Şimdi geliyor bize demokrasi satıyor" DSP'nin son kongresinde yaşanan olayların Türkiye'nin hangi yüzünü ortaya çıkardığını konuşmak istiyorum sizinle... Bizde bütün partiler istisnasız, Atatürk'ün CHP'sinden itibaren hep bir müteşebbis heyet tarafından kurulmuşlardır. Taban, hiçbir zaman talepkar olmamıştır. Bir Hürriyet-i İhtilaf Partisi gibi marjinal partiler çıkıyor arada ama bunların da yukarıdan kurulup kurulmadığı konusunda kuşkular var. DSP de bu geleneğin dışında değil.
DSP en patolojik olanı mı?
İstisnasız hepsi patolojik. DSP'yi böyle gösteren unsur Ecevit'in ezici kişiliği. Ecevit, dar gruplar halinde çalışmayı seviyor. Güvendiği insan çok az. Vefalı değil arkadaşlarına. Vefa duygusunu bir tek Rahşan Hanım'a karşı duyuyor. Bu kişilik diğer partilerde bu kadar batmıyor.
MARKSİZM'İ BİLMİYOR
Çünkü parti adlarında "sol" yok...
Ecevit'in kendisi başlangıçta solcu bir çıkıştı ama süreç içinde milliyetçiliğe intikal edişi var. Halkçı bir söylemden devletçi bir söyleme geçişi var. Milletten yana bir tavırdan popülist bir tavra yönelişi var ve aslında biz bütün bunları birleştirip, Ecevit'in bize verdiği imaja ihanet etmesine razı olamadığımız için, onun şahsında bütün partisini suçluyoruz.
İlk başta, dağlara taşlara "Umudumuz Ecevit" yazılırken ne bekliyorduk Ecevit'ten? Daha hakça düzen, ücretlerimizin daha iyi olmasını, yolsuzlukların önlenmesini. Özetle bir Üçüncü Dünya sol partisinden ne beklenecekse, onları bekliyorduk. Şimdi ne bekliyoruz? Destekleme alımlarını artırsın, işçi ücretlerine zam yapsın, yani klasik bir sağ siyaseti bekliyoruz.
Ecevit sol gösterip sağ vuruyor. O halde Ecevit'e vuracağımıza, onun aynasında, kendi yetersizliklerimizi görelim diyorsunuz...
Elbette. Biz solu hiçbir zaman kavrayamadık ve böyle popülist politikaları sol olarak adlandıranlara razı olduk. Ecevit acaba bu uyguladığı politikayı sol zannediyor mu? Eğer sol zannediyorsa dersine çalışmamış. Marksizm'i bilmediği, kullandığı terminolojiden besbelli. Çünkü sosyal demokrasi Marksizm'den türemiştir. Sosyal demokratım diyen, Marksist terminolojiyi zorunlu olarak kullanır. Ecevit'in ağzından ben bir kere bile 'artık değer, sömürü' laflarını duymadım.
"Hakça düzen, hakça üretim, su kullananındır" gibi laflar duydunuz...
Bunlar Peronist laflar. Arjantin'in diktatörü Peron'un, halkı yücelten ama bunu tutarlı bir ekonomik ve siyasi doktrinle desteklemeyen, genel-geçer lafların arkasına saklanan bir söylem. Ecevit, su problemleri olduğu zaman "Su kullananındır" der. Kıbrıs problemi azdığı zaman, "Kıbrıs için kanımızın son damlasına kadar savaşırız" der. 'Elektrik sorunu arttığı zaman, elektrik için yapmayacağımız şey yoktur' der. Tutarlı bir bütün yoktur. Bu, fırsatçılıktır. Köşeleri belirlenmiş bir doktrin olmadığı için, her şeyi bu doktrinin içine alabilir ya da her şeyi doktrinin dışına atabilir. Sol gösterip sağ vuruyor lafınız önemli ama bunu böyle yapmak istiyor mu? O yaptığı her şeyi sol zannediyor galiba.
Pişkinsüt'ü niye konuşturmadılar?
Oraya gelen delegeler Sema Hanım'ı orada ilk kez duyacaklardı, okuması yazması yoktur birçoğunun. Sema Hanım'ın basına verdiği demeçleri takip eden yoktur. Konuşması istenilmedi çünkü Ecevit'in cevap veremeyeceği şeyler söyleyecekti. Sema Hanım'ı da ufacık bir şekilde kınamak istiyorum. Bu partinin ne kadar pederşahi bir parti olduğunu bile bile Aydın Devlet Hastanesi Başhekimliğini bıraktı, Ecevit'in intihabıyla milletvekili oldu. Şimdi geliyor bize demokrasi satıyor.
Ama yine de Pişkinsüt, bir röntgen cihazı gibi DSP'yi açığa çıkardı.
Bunu zaten biliyorduk.
DEMOKRASİ BU MU?
Sizin bilmeniz önemli değil. Bunu bilmiyormuş gibi yapanların elinden artık böyle yapma hakkını almadı mı bu olay?
Eğer bütün milletvekilleri adaylarını Ecevitler belirliyorlarsa, bunu demokratik sanmak bizim aymazlığımız. Nasıl oluyor da Pişkinsüt olayından sonra "Biz bu parti demokratik değilmiş, DSP'ye oy verdiğimiz için elimiz kırılsaydı" diyebiliyoruz? Kimsenin şaşmaya hakkı yok. Sema Hanım'ın hele hiç yok. Sema Hanım Aydın'dan milletvekili gösterilip seçilmeseydi, onu hastanesine gelenler dışında kim tanıyacaktı? Kariyerini Ecevit yapmıştır. Türkiye'de parti başkanları yapar milletvekillerinin kariyerini. Pişkinsüt'ün özellikle işkence konusundaki cesaretini takdir ediyorum ama son hareketinin demokrasi yönünde kazanılmış bir merhale olduğunu düşünmüyorum.
Sesini kesip, devam etmesi daha mı iyi olurdu?
Hayır, sesini kesip değil. Türkiye'de demokrasi denilen şeyle problemi olanların parlamento dışı kalmasından yanayım. Parlamento güdümlü bir yerdir. Parti başkanlarının direktifleri dışında konuşmak mümkün değildir. Parlamento içinde demokrasi mücadelesi yapılamaz.
'Derviş parti kurmasın'
Gerçek anlamda ilk sol parti ne zaman kurulur?
Demokrasi "hadi arkadaşlar demokrat olalım" denince kurulan bir şey değil. Laikliğin bütün kurumlarıyla işlemesi, haklar sisteminin oluşması, imtiyazlar sisteminin tamamının kaldırılması lazım. Mesela, 90 dolara dünyada buğday varken benim köylüme 270 dolardan buğday almam imtiyazdır. Hakedilmemiş bir kaynak veriyorsun demektir. Hukuku haklara bağlamadığın sürece demokratik rejimi kuramazsın. Biliyorum ki ben bir gün sol siyaset yapmaya kalktığım zaman, mutlaka bir madde vardır ki bana bunu yaptırmayacak. Bütün bunların temizlenmesi gerekiyor.
Yani önümüzdeki seçimlerden sonra Meclis'te sanal olarak bile hiç sol parti olmayacak mı?
İsmi bile olmayacak. Bu arada Derviş'in bir parti kurma projesi var galiba. Ben bir yurttaş olarak tavsiye etmiyorum. Kitlelerle teması olmayan, yine tepeden kurulmuş bir parti olur... Derviş, iyi niyetli bir insan, iyi bir iktisatçı ama eğer sol koridorda yer tutmak istiyorsa, sol partilerin böyle kurulmadığını bilmesi lazım. İşçilerden, çalışanlardan, solla temas eden sınıflardan, gruplardan, tabakalardan gelen hareketlerle sivil toplum örgütleriyle vs bütünleşmemiş olarak kurulan bir sol parti hayatiyet bulamayacak, bir müddet sonra öbür partilere benzeyecektir. 1960'tan beri Türkiye'de örgütlenmeye çalışan, tabanda bu işe çok fazla mesai sarfetmiş insanlar şimdi Derviş'i biraz tepeden inme olarak görüyorlar.
Ama onlar da bir varlık göstermeyi beceremediler?
Beceremedi değil becertilmediler. Sen yüzde doksanını hapse atarsan nasıl becersinler ki?
Nuriye Akman
nuriyeakman@hotmail.com
|
|
|
|