"Zengin babayı kötü evlat,

Orta memuru süslü avrat,

Fakir çitfçiyi kuru inat,

Zengin esnafı hovardalık batırır."

Başkan, Rifat Mavioğlu.

Makine Mühendisi.

Ankara'da Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü yapmış.

Emekli olunca "memleketine hizmet için" Ayaş'a gitmiş.

"Başkan" dedik:

- Ayaş esnafını kim batırdı?.. Hovardalık mı?

- Ne gezer hovardalık?.. Kriz batırdı... Ayaş'ın çarşısı pazarı meşhurdur... Ama pazaryeri ne hale döndü, biliyor musunuz?

- Bilmiyoruz.

- Hani Bosna Hersek'te, pazaryerine bomba atıldı ya... İşte tam öyle oldu... Kriz bombası ne çarşı bıraktı, ne pazar.

Ayaş'ta besi hayvanı "kilo ile" satılıyor.

Hayvan "basküle çıkarılıyor."

Tartılıyor.

Besici, Belediye Başkanı'nın odasında, bize dert yandı:

- Altı ay önce, hayvanı, kilosu iki milyon iki yüz bin liradan aldım... Altı ay yedirdim, içirdim, baktım... Şimdi satacağım... Kilosu hâlâ iki milyon iki yüz bin lira... Besicilik sizlere ömür.

- Belediye ne durumda?

Mavioğlu "ben Züğürt Ağa'yım" diye güldü.

Odada "Ayaş Vakfı Yönetim Kurulu Üyeleri" de vardı.

Onlar da gülerek, bize şöyle dediler:

- Başkan doğru söylüyor.

İstanbul'da, İstiklal Caddesi'nde "Nil Han."

Şişli'de, Bomonti Mıhıtaryan Okulu'nun üçte bir hissesi.

Baltalimanı'nda dört parsel.

Beykoz, Mihrabat koruluğunda kırk dönüm arazi.

Silivri'de arazi.

Beypazarı'nda yedi bin dönüm arazi.

Ankara - Esenboğa yolunda, MAN fabrikasının arkasında kırk dönüm arazi.

"Liste" uzayıp, gidiyor.

Başkan yine güldü:

- Mal, mülk, arsa çok... Ama nakit para yok... Anlayacağınız, Züğürt Ağa gibiyim.

- Mesut Yılmaz ile savcı Talat Şalk'ın kavgası için ne diyorsunuz?

Ayaşlı da dedi ki: