Günlerdir merak ediyordum. Mark Grossman, kalkıp Türkiye'ye geliyor ve 15 dakikası İsmail Cem ile olmak üzere bir buçuk saatlik kalıştan sonra, buna yollarda geçirdiği zaman da dahil, kalkıp gidiyor..
Üstelik de konuştuğu konu, Bush'un Füze Kalkanı olunca, bu kadar kısa süre içinde, bu kadar çok önemli bir konuda, ne konuştular acaba? Hangi noktalar ele alındı?
Yoksa başka bir şey mi var işin içinde?
Türkiye, uzun zamandır Füze Kalkanı ile ilgili olarak ABD ile temasta. Bunu biliyoruz.. Askeri alanı ilgilendiren bu konu iki taraf arasında yoğun biçimde zaten görüşülüyor. Yani Mark Grossman ile İsmail Cem arasında 15 dakikaya sığdıralacak gibi bir konu değil bu..
Gazetecinin birinci özelliği, her ne kadar insanın başını bazen derde sokarsa da, merak olduğundan, açtık telefonu, aradık bulduk bizim Washington'daki Beltway ekibini.. Onlara sorduk.. Gördük ki, onların ağızlarının içinde bir şeyler var.. Ama adeta kerpetenle aldık ağızlarındakini.. Birlikte dinleyelim:
"Türkiye, ABD ve İsrail, ortak bir Anti-Balistik Füze Sistemi konusunda, sessiz sedasız, işleri bir hayli ilerletmişler. Bu projenin gerçekleşmesi halinde, Türkiye, çevresini saran füzelerin tehdidinden tamamen çıkacak.. Çünkü bu sistem o kadar ileri ki.."
Sonra sistemle ilgili başka bazı bilgiler verdiler ama, şu aşamada yazılmamasını da istediler.. İsteklerine uyuyoruz..
Bu sütunda defalarca "Türkiye'nin savunmasında en büyük sorunun bu olduğunu" yazdık. Genelkurmay'dan da bu konuda, son derece kısa bir açıklama aldık. Sadece bizim bilgimize sunulan, telefonla yapılmış bir açıklama idi bu..
Etrafımızdaki ülkelere bakınca, Türkiye'nin böyle bir savunma sistemine ne kadar ihtiyacı olduğu apaçık görülüyor. Dört bir yanı, füzelerle çevrili bir ülkeyiz.. Güneydeki üç komşumuz dışında, Ermenistan ve Kıbrıs Rum Kesimi'nde de var füzeler.. Ve herhalde başka yerlere yönelik değil.. Güneydeki komşularımızın ne zaman ve yapacaklarının belli olmadığını, sahip oldukları kimyasal ve biyolojik silahların yanına bir de nükleer silahları eklemek için nasıl çalıştıklarını da unutmayalım..
Kulağımıza fısıldadıkları bir başka nokta da, Haziran ayı sonunda gerçekleştirilecek olan Türkiye'nin ilk Uzay Araştırma Merkezi'nin açılışı.. Amerikalar'la bizimkiler ortak hazırlamışlar burayı.. Bu açılış sırasında, bir de fuar düzenlenecekmiş.. Bu vesile ile de ülkemize gelecek olan Amerikan ve İsrail savaş uçakları, Türk Hava Kuvvetleri'nin de katılımı ile, ortak uçuş, bir tür ortak tatbikat yapacaklarmış..
Bu de son derece ilginç bir gelişme ve bölgedeki diğer ülkeler bir türlü mesaj niteliğini taşıyor.. Böylece bu üç ülkenin Deniz Kuvvetleri'nin birlikteliğine, şimdi Hava Kuvvetleri de katılacak.. Bu konudaki resmi açıklamada, önümüzdeki günlerde yapılacakmış..
Washington'dan son notumuz DYP lideri Tansu Çiller ile ilgili. AJC'de yaptığı konuşmada başka konular yanında, bakın neler söylemiş. Çok özetle:
Erbakan'dan "Kendini imam sanıyordu" cümlesini kullanarak sözetmiş.
Irak için "Saddam nükleer silah peşinde ve bir tehdittir" demiş.
İran için "Bu ülkeye çok dikkatli yaklaşmalıyız" ifadesi var kayıtlarda.
Suriye konusunda da, "Beşir'in kontrolü eline geçirip geçirmediği belli değil, babasının deneyimi de onda yok" yorumunu yapmış.
Washington'dan bugünlük bu kadar..