kapat
18.05.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

ciceknet

Dünyadan
Spor

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Finansbank

 
HINCAL ULUÇ(uluch@sabah.com.tr )

Anıt yapmayı sonunda öğrendik de..

Herşey ne güzel başlamıştı.. Gazetedeki odamın penceresinden duydum bando sesini.. Baktım bir yürüyüş kolu, bizim yoldan aşağı iniyor..

Tamam.. Hüsrev Gerede Anıtının açılışı var..

Koşarak indim aşağıya.. Yanlarında yürümeye başladım.. Bando.. Bayraklar.. Flamalar.. Boru ve trampet takımları ile Şişli'nin tüm liselerinden öğrenciler.. Atatürk'le birlikte Samsun'a çıkan 18 kahramanın, ki aralarında Hüsrev Gerede de var, öğrenciler tarafından taşınan adları..

Anıtın ortasında durduğu meydana geldik.. Bayrağa sarılı, Erhan'ın anıtı.. Marşlar çalıyor.. Ankaranın Taşı.. Onuncu Yıl!.. Heyecan dorukta.. Şimdi kurdela kesilecek, bayrak çekilecek ve anıt ortaya çıkacak..

Siz öyle sanın..

Nutuk çekilmeden, tüm hevesliler konuşmadan açılış olur mu?..

Genel durumu görmek için, karşı kaldırımdan izliyorum olup bitenleri..

Mıy mıy da, mıy mıy.. Birileri konuşuyor.. Görmek mümkün değil, duymak mümkün değil.. Bozuk bir ses düzeni.. İyi olsa ne fark eder ki?..

Çocukken babam Abidin Daver Şilebinin öyküsünü anlatırdı. Tersanede bitirmiş, kızağa almışlar. Kıçına şampanya vurulacak ve denize inecek..

İlk büyük yerli gemi ya.. Herkes sahiplenmek, paylanmak istiyor. Herkes nutuk atıyor, atıyor, atıyor.. Saatler sonra şampanyayı vuruyorlar geminin kıçına..

Iıı.Iııhhh!.. Kıpırdamıyor gemi.. Bre aman.. Törende skandal..

Anlaşılıyor.. Uzun konuşmalar saatleri bulunca, kızaktaki yağ donmuş, gemi de kaymamış..

Bu gelenek bozulmadı. Bizin nutuk atmamız işin kendisinden uzun sürer, işin kendisinden öne çıkar..

Şinasi Nahit'in "Bu memleket uzun laftan battı" demesi bundandır.

Öğrenciler yolda dikilmekten sıkıldılar. Kaldırım kenarına oturanlar oldu.. Oturanların etraflarında kümelenmeler.. Artık kimsenin törenle ilgisi yok.. Hava söndü..

"Öff.. Bitse de gitsek"e döndü ortam..

Birden dehşet içinde, yolun tepesinde duran Şişli Belediyesi otobüsünün hem de ters yönde ilerlemeye başladığını gördüm.. Öğrencilerin arasına dalıyor resmen.. Uyarı yok.. O kadar görevli var.. O otobüs her ne karın ağrısı iş için aşağı inecekse, yolu boşaltan yok.. Öğrenci kalabalığının içine sürüyor, şöför olduğunu sanan, herif-i naşerif.. Çocukları otobüsü ile kürüyor yoldan aynen.. Gözünüzün önüne getirebiliyor musunuz?.

"Sen çıldırdın mı?.. Ne işin var burda" diye bağırdım gücümün yettiğince.. Efendim bu otobüs üzerinde hoparlörler varmış.. Az sonra başkan konuşacakmış. Onun için otobüs yanaşmak zorundaymış..

Gidinin yalakaları.. Gidinin kraldan fazla kralcıları.. Trafik polislerini uyardım.. Onlar da bu "Zorba"yı uyardılar. Otobüs geri bastı ve nihayet sıra başkana geldi.. Otobüsün kerameti o zaman anlaşıldı.. Şişli Belediye Başkanının sesi gümbür gümbür ve çok net, Beşiktaş'tan duyulabilirdi nerdeyse.. Ondan önce konuşanları biz karşı kaldırımdan duymazken.

Başkanın konuşması bitti.. Fiş çekildi.. Otobüsteki ses sistemi devreden çıktı. Gene eski köhne sistemde birileri, gene anlaşılmaz laflar ettiler..

Yahu elinde böyle bir sistem varsa, ötekiler de onunla konuşsa olmaz mı?.. Niye iyi sistem sadece başkana?..

Ne kadar iyi niyetle gelmiştim o meydana.. Ne güzel şeyler yazmayı planlıyordum..

Üç beş işgüzar, üç beş yalaka ve o bir zorba, içimdeki bütün güzellikleri yok etti..

O anıtın önünden bile geçmek içimden gelmiyor artık..

Bir Tavsiye

Herkes kendi evinde.. ne..?..
Müthiş bir tiyatro oyunu olurdu bu.. Alaçatı'da terkedilmiş bir çiftlik evinde geçen, üç oyunculu bir tiyatro oyunu..

Ve de Erol Keskin, baş rolde tiyatroculuk yaşamının doruklarına çıkar "Yılın Oyuncusu" olarak Afife Ödülünü tartışmasız alırdı..

Ne var ki, Herkes Kendi Evinde Tiyatro değil.. Sinema!..

Salona girdim, baktım benden başka kimse yok.. Tek başıma film izleyeceğim.. Reklamlar biterken iki kişi daha geldi.. Üç kişi olduk. Üç kişi izledik, hepsi o..

Niye?..

Kriz mriz.. Yok canım.. Dansın Sultanları 25 milyon liralık biletlerle mayıs, haziran kapalı gişe, temmuza uzanmışsa, dünyanın öbür ucunda, mahallenin sineması için kriz biraz abartma..

O zaman ne?..

O zaman seyircinin kendi arasındaki o inanılmaz iletişim..

Eleştirmenlerin göklere çıkarmak için yarışmasından da biraz "Huy" kapıyor olabilirler..

Gitmiyorlar..

Git-mi-yor-lar!..

İyi de ediyorlar..

Halk için sinema yapmak ayıp.. İzlenen film yapmak ayıp.. Sadece eleştirmenlerin anladığı(!), onları da sıkıntıdan patlattığı halde Sinema Sanatı(!) adına övmek zorunda kaldıkları filmleri halk ayıklıyor..

Herkes Kendi Evinde..

Filmin ingilizce adı Away From Home.. Yani Evden Uzakta..

Herkes kendi evinde mi, evinden uzakta mı, ona bile karar verememişler..

Bitmez, tükenmez lastik gibi uzayan sahnelerle dolu bir film..

Bir sahne.. Bomboş bir meydan.. Gece.. yağmur yağıyor.. Erol Keskin olduğunu tahmin ettiğimiz birisi (Çünkü sırtı dönük ve çekim uzaktan) meydana giriyor.. Saatte bir adım atarak ilerlerken, bir de sokak köpeği giriyor meydana.. O da yürüyor.. Yürüyorlar.. Yürüyorlar.. Yürüyorlar.. Yürüyorlar..

Ne o?.. Sıkıldınız mı?.. Daha sahnenin dörtte birini okurken sıkılırsanız, film ne olur?.. Sonra sahne bitiyor.. Niye başladı, niye bitti?.. Boşuna kafa yormayın. Bu sahne sizin için çekilmedi ki?.. Burada sembolizm var.. Sadece eleştirmenlerin anladığı sembolizm.. Onlar da, filmin dörtte üçünü sadece kendilerinin anladığını(!) bilirler ve o yüzden severler zaten..

Bir sahne.. Çiftlik evi kıraç bir tarlanın yanında.. İlerde kasaba görünüyor.. Erol Keskin bu evden çıkıp, kasabanın nalburundan bir iki şey alacak.. Bütün tarlayı yürüyorsunuz. Kasaba yollarını da yürüyorsunuz..

Film değil, sağlık sporu mübarek.. Çıkar yürüme sahnelerini film yarı yarıya kısalır..

Erol Keskin hatır hatır rol kesiyor.. Ama nasıl kesiyor anlatılmaz.. Dedim ya.. Tiyatro olsa, olağanüstü.. Müthiş performans.. Ama bu tiyatro değil.. Sinema.. Muhsin Ertuğrul Sinemasından hala kurtulamamışız..

Filmde olağanüstü güzel olan birşey var..

Fotoğraflar.. Bir kartpostal olacak, çerçeveletilip duvara asılacak kadar güzel fotoğraflar..

Haik Kirakossian nasıl, ama nasıl güzel kullanmış kamerasını.. Foto direktörü değil, ressam adam..

Belli yönetmen de doyamamış..

Filmin yarısı yürüyüş, yarısı manzara.. Arada da, sinemada tiyatro!.. Tiyatro sineması.. Ya da artık ne derseniz deyin ve filmin adının tavsiyesine uyun..

Herkes kendi evinde.. otursun!..

Delidolu bir gece..
Altan Günbay, elindeki metinden bir saatine kıyabilse, ve Deli Dolu 3 yerine iki saat sürseydi, o gece herkes ama herkes çok keyifle ayrılırdı salondan..

Ben kendi şahsıma başından sonuna zevk aldım, o ayrı..

Rey kardeşlerin bu ünlü operetinin metnini ve notalarını bir araya getirmek aylar süren bir araştırma gerektirmiş.. Ustalardan kalanlar darmadağın.. Kapanın elinde kalmış, herşey nerdeyse de ondanmış..

Günbay, çok güzel birşey yapmış.. Bugünün insanına o günün tiyatrosunu sunma kararı vererek.. Bugüne, bugünün anlayışına gelmemiş oyun.. O yıllarda Darülbedayi nasıl sahnelenmişse o yöntemi kullanmış..

Ben bu tiyatronun sonuna yetiştim.. Halide Pişkin Tiyatrosunu, Ses Operetini falan izledim, o yılların müzikallerini oynarken..

Nasıl hayale daldım.. Bir o günleri hatırlıyorum, bir bugünü izliyorum..

Çapkın jigoloyu oynayan Bora Gencer gidiyor gözümün önünden, ben doğmadan beş yıl önce, ayni rolü oynayan Muammer Karaca geliyor yerine.. Az gelişmiş oğul Firuz'da Taylan Memioğlu, gözlerimi biran kapayınca Vasfi oluyor.. Vasfi Rıza!..

Olağanüstü bir Marika oynayan Meltem Özlevent, Bedia Muvahit olsa nasıl olurdu acaba?..

Hele seyrine gerçekten doyamadığım Yalçın Otağ'ın İzak kompozisyonunu, Büyük Behzat'tan (Butak) izlesem..

Arda Aydoğan, Cemal Reşit Rey Salonu etrafında mucizeler yaratıyor.. Orkestra kuruldu.. Müzikaller başladı.. Şimdi sıra Şehir Operasında.. Kolları sıvamış engelleri aşmaya savaşıyor..

Kurulmalı..

Konservatuarlar yığınla genç mezun ediyor her yıl.. Bunlar için yeni salonlar, yeni orkestralar, yeni kumpanyalar gerek ki, sahneye çıkabilsinler..

Bravo Arda.. Bravo Altan..

Bravo 2001 Deli Dolusunun tüm emek verenleri.. Alev Baymur'un dansçıları başta..

Ben çok güzel bir gece geçirdim.. Fırsat bulursam bir daha giderim..

Ama gene de tavsiyem.. Ellerine makası alıp, bir saatı atabilirlerse, taa 1930'larda yazılmış bu yerli Dallas müzikali, bu İstanbul insan mozayığının "Deli Dolu" gösterisi, Lüks Hayat gibi yıllarca oynar!..

Vay Hain Sinyor vay!..
En büyük Fener düşmanı kendini ele verdi..

Sinyor Can Bartu!..

Vay hain Sinyor vay.. Zaten Ali Şen anlamıştı ne olduğunu senin de, Fener'den ihraç etmeye kalkmıştı, Lefter ve Şenes Erzik'le birlikte.. Adamın günahını almışlardı o zaman..

Sinyor "Fener şampiyon olursa, Aziz Yıldırım istifa edecek" diyor, "Bırakıp gidecek" diyor, "Gına geldi" başlıklı yazısında..

Yahu biz topu topu Teknik Direktör için "Bırakır" diye yazdık, yer yerinden oynadı.. Katlimize ferman çıkarıldı..

Şimdi Can kalkmış "Başkan" diyor..

Yani Fener düşmanlığının bu derecesi bende bile olmaz ha!..

Kapıyı aç..
Miroslav Holub'un dizelerini Özlem Duru göndermiş. Teşekkürlerimizle..

Git, kapıyı aç.

Belki dışarıda bir ağaç,

Ya da bir orman,

Bir bahçe

Ya da büyük bir kent var.

Git, kapıyı aç.

Belki ortalığı eşeleyen bir köpek

Belki bir yüz göreceksin,

Ya da bir göz

Ya da bir resmi resmin

Git, kapıyı aç.

Sis varsa, kalkacak

Git, kapıyı aç.

Sadece karanlık varsa bile tıkırdayan

Sade boş bir yel varsa bile

Git, kapıyı aç.

Hiç olmazsa bir hava girer içeriye

SEVDİĞİM LAFLAR
Limandaki gemi emniyettedir. Ama gemi onun için inşa edilmemiştir ki!..

İspanyol atasözü

TEBESSÜM
Kemal Güven göndermiş..

Bir ana cadde üzerinde karı koca ortak işlettikleri muayenehane ve caddeden görülecek şekilde astıkları tabelaları:

Jinekolog Doktor Oya Bilir

Operatör Doktor Kaya Bilir

Gel de bu doktorlara git..

BİZİM DUVAR
Kabakulak bulaşıcı hastalık. Telekulak ulaşıcı hastalık.

Hakan&Utku

 
Ekonomik programın başarıya ulaşacağına inanıyor musunuz?

Evet
Hayır

 


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır